MAHKEMESİ : MARMARİS 1. ASLİYE (İŞ) HUKUK MAHKEMESİTARİHİ : 27/10/2011NUMARASI : 2009/8-2011/528DAVA :Davacı, kıdem tazminatı, ihbar tazminatı, fazla mesai ücreti, genel tatil ücreti, hafta tatili ücreti, yıllık izin ücreti ile ücret alacaklarının ödetilmesine karar verilmesini istemiştir. Yerel mahkeme, isteği kısmen hüküm altına almıştır. Hüküm süresi içinde davalı avukatı tarafından temyiz edilmiş olmakla, dava dosyası için Tetkik Hakimi tarafından düzenlenen rapor dinlendikten sonra dosya incelendi, gereği konuşulup düşünüldü: Y A R G I T A Y K A R A R I A) Davacı İsteminin Özeti:Davacı, iş akdinin haksız ve ihbarsız olarak feshedildiğini ileri sürerek kıdem ve ihbar tazminatı ile fazla çalışma ücreti, genel tatil ücreti, hafta tatili ücreti, yıllık ücretli izin ve ücret alacaklarının tahsiline karar verilmesini talep etmiştir.B) Davalı Cevabının Özeti:Davalı, davanın reddini talep etmiştir.C) Yerel Mahkeme Kararının Özeti:Mahkeme, toplanan kanıtlar ve bilirkişi raporuna dayanarak davanın kısmen kabulüne karar vermiştir. D) Temyiz:Kararı davalı temyiz etmiştir. E) Gerekçe:1-Dosyadaki yazılara, toplanan delillerle kararın dayandığı kanuni gerektirici sebeplere göre, davalının aşağıdaki bendin kapsamı dışında kalan temyiz itirazları yerinde değildir.2-Taraflar arasında davacı işçinin çalışma süresi ihtilaflıdır. Davacı, davalı işveren nezdinde 01.11.2006 tarihinden 15.11.2008 tarihine kadar kesintisiz olarak çalıştığını iddia etmiştir.Mahkemece davacının davalı işyerindeki çalışma süresi 25.04.2007-15.11.2008 tarihleri arası olarak kabul edilmiştir. Davacının Marmaris 1. Asliye Hukuk Mahkemesi’nin (İş Mahkemesi sıfatıyla) 2008/610 Esasına kayıtlı olarak açtığı hizmet tespitine ilişkin davada davalı iş yerindeki çalışmasının fiilen kesintisiz 08.04.2007-15.11.2008 tarihleri arasında olduğu tespit edilmiş olup, bu karar Yargıtay denetiminden geçerek kesinleşmiştir.Bu durumda, davacı hakkında kesinleşen hizmet tespiti davasında kabul edilen çalışma süresi esas alınarak davacının kıdeminin belirlenmesi gerekirken, Mahkemece yazılı şekilde hizmet süresinin tespiti isabetsizdir.3-Davacı işçinin hafta tatili ücretine hak kazanıp kazanmadığı hususu taraflar arasında uyuşmazlık konusudur. Hafta tatili gününde çalıştığını iddia eden işçi, norm kuramı uyarınca bu iddiasını ispatla yükümlüdür. Ücret bordrolarına ilişkin kurallar burada da geçerlidir. İşçinin imzasını taşıyan bordro sahteliği ispat edilinceye kadar kesin delil niteliğindedir. Bir başka anlatımla bordronun sahteliği ileri sürülüp kanıtlanmadıkça, imzalı bordroda yer alan hafta tatili ücreti ödemesinin yapıldığı varsayılır. Bordroda ilgili bölümünün boş olması ya da bordronun imza taşımaması halinde, işçi hafta tatilinde çalışma yaptığını her türlü delille ispat edebilir.Hafta tatillerinde çalışıldığının ispatı konusunda işyeri kayıtları, özellikle işyerine giriş çıkışı gösteren belgeler, işyeri iç yazışmaları, yazılı delil niteliğindedir. Ancak, sözü edilen çalışmanın bu tür yazılı belgelerle kanıtlanamaması durumunda tarafların dinletmiş oldukları tanık beyanları ile sonuca gidilmesi gerekir. Bunun dışında herkesçe bilinen genel bazı vakıalar da bu noktada göz önüne alınabilir. Hafta tatili çalışmalarının yazılı delil ya da tanıkla ispatı imkân dahilindedir. İşyerinde çalışma düzenini bilmeyen ve bilmesi mümkün olmayan tanıkların anlatımlarına değer verilemez. Davacı tanıklarından komşu işyeri çalışanı olan tanığı, haftada bir gün genelde Cumartesi günleri davacının iznini kullandığını beyan etmiş, diğer tanığı ise davalı işverende 2 veya 3 ay kadar çalışmış olup, hafta tatili yapmadıklarını beyan etmiştir. Davalı tanıkları da haftada bir gün izin kullandıklarını beyan etmişlerdir.Bilindiği üzere, 2429 sayılı Ulusal Bayram ve Genel Tatiller Hakkında Kanunun 3 üncü maddesine göre, hafta tatili Pazar günüdür. Bu genel kural mutlak nitelikte olmayıp, hafta tatili izninin Pazar günü dışında da kullandırılması mümkündür. Tanıkların işyerindeki çalışma süresi, konumları ve anlatımları dikkate alındığında davacının hafta tatilinde çalıştığını ispatladığından söz edilemeyecektir.Netice itibariyle, ispat yükünün gereğini yerine getiremeyen davacının hafta tatili alacağına ilişkin talebinin reddi yerine kabulüne karar verilmesi hatalıdır.4- Davacı işçinin ulusal bayram ve genel tatillerde çalışıp çalışmadığı, şayet çalışmışsa karşılığının ödenip ödenmediği hususu taraflar arasında uyuşmazlık konusudur. Davacı işçi, davalı işverende çalıştığı sürece ulusal bayram ve resmi tatillerde sürekli çalıştığını iddia etmiştir. Mahkemece davacının iddiasına itibarla çalışma süresine rastlayan ulusal bayram ve genel tatillerin tamamında çalıştığı kabul edilerek bu alacak hüküm altına alınmıştır.Ulusal bayram ve genel tatil günlerinde çalıştığını iddia eden işçi, bu iddiasını ispatla yükümlüdür. İşçinin imzasını taşıyan bordro sahteliği ispat edilinceye kadar kesin delil niteliğindedir. Bir başka anlatımla bordronun sahteliği ileri sürülüp kanıtlanmadıkça, imzalı bordroda yer alan bayram ve genel tatil ücreti ödemesinin yapıldığı varsayılır. Bordroda ilgili bölümünün boş olması ya da bordronun imza taşımaması halinde işçi, ulusal bayram ve genel tatil günlerinde çalıştığını her türlü delille ispat edebilir.Ulusal bayram ve genel tatillerde çalışıldığının ispatı konusunda işyeri kayıtları, özellikle işyerine giriş çıkışı gösteren belgeler, işyeri iç yazışmaları, yazılı delil niteliğindedir. Ancak, sözü edilen çalışmanın bu tür yazılı belgelerle kanıtlanamaması durumunda, tarafların dinletmiş oldukları tanık beyanları ile sonuca gidilmesi gerekir. Bununla birlikte, işyerinde çalışma düzenini bilmeyen ve bilmesi mümkün olmayan tanıkların anlatımlarına değer verilemez.Davacı tanıkları davacının iddiasını doğrular bir beyanda bulunmamıştır. Davalı tanığı ise milli bayramlarda çalışma olgusunun varlığını kabul etmiştir.Bu durumda, ulusal bayram ve genel tatil alacağının davalı tanık anlatımlarına göre hesaplanması gerekirken, Mahkemece yazılı şekilde hüküm kurulması isabetsizdir.5-Mahkemece ıslah dilekçesinde ıslah ile artırılan miktarlar için faiz talep edilmemesine karşın taleple bağlılık ilkesine aykırı olarak faiz yürütülmesi hatalı olup bozmayı gerektirmiştir.F) Sonuç:Temyiz olunan kararın, yukarıda yazılı sebepten dolayı BOZULMASINA, peşin alınan temyiz harcının istek halinde ilgiliye iadesine 08.05.2014 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.