MAHKEMESİ : BAKIRKÖY 6. İŞ MAHKEMESİTARİHİ : 25/11/2011NUMARASI : 2007/1100-2011/603DAVA :Davacı, ihbar tazminatı, fazla mesai ücreti, hafta tatili ücreti, genel tatil ücreti, izin ücreti, ek iş bedeli alacağı, Türkiye Spor Yazarları Derneği ödülü pay alacağı, ikramiye alacağı ile istemlerinin %5 fazlasının ödetilmesine karar verilmesini istemiştir. Yerel mahkeme, isteği kısmen hüküm altına almıştır. Hüküm süresi içinde taraflar avukatlarınca temyiz edilmiş olmakla, dava dosyası için Tetkik Hakimi tarafından düzenlenen rapor dinlendikten sonra dosya incelendi, gereği konuşulup düşünüldü: Y A R G I T A Y K A R A R I A) Davacı İsteminin Özeti:Davacı, davalıya ait gazetenin spor servisinde sayfa sekreteri olarak çalışırken iş akdini haksız olarak feshedildiğini, 14.400-TL kıdem-ihbar tazminatı ve izin ücreti ödendiğini, maçların olduğu tarihlerde 24.00-02.30 a kadar çalışma olduğunu, izinlerini kullanmadığını, ikramiye ödenmediğini, S.. Spor gazetesinde çalıştığı halde ek iş bedeli ödenmediğini, Türkiye Spor Yazarları Derneği tarafından verilen en iyi kupon ödülü adlı para ödülünün kendi payına düşen kısmının ödenmediğini, ay başında peşin ödenen ücretinin fesihten sonraki kalan kısmının geri alındığını ileri sürerek, ihbar tazminatı ile fazla çalışma, genel tatil, hafta tatili, ücret, ek iş bedeli, Türkiye Spor Yazarları Derneği ödülü payı, ikramiye ,%5 fazla ve yıllık izin ücreti alacaklarının davalıdan tahsilini istemiştir.B) Davalı Cevabının Özeti:Davalı, yeniden yapılanma kapsamında iş akdinin sona erdiğini, davacının verdiği ibraname ile ihbar-kıdem tazminatı ve yıllık izin haklarını aldığını kabul ettiğini , işyerinde yasal sürenin dışında fazla çalışma yapılmadığını, kurum kar etmediğinden ikramiye talep etmesinin mümkün olmayacağını, en iyi kupon ödülü diye bir şey bilmediklerini savunarak, davanın reddini istemiştir.C) Yerel Mahkeme Kararının Özeti: Mahkemece, davacının emeklilik nedeniyle hak kazandığı kıdem tazminatı ödenmiş ve önceki çalışması tasfiye edilmiş olduğundan, emeklilik sonrası çalışmalarının yeni bir iş sözleşmesi niteliği taşıdığı bu nedenle önceki dönem çalışma süresinin feshe bağlı alacaklar yönünden değerlendirilmesine hukuki olanak bulunmadığı, hizmet akdinin 3. maddesinde fazla çalışma, bayram ve genel tatil ve hafta tatil günlerinde yapılacak çalışmaların aylık ücretinin içinde bulunduğu belirtildiğinden davacının fazla mesai, hafta tatili ve bayram-genel tatil ücreti namı ile talep hakkı olamayacağı, en iyi kupon ödülünün 13/09/2006 tarihinde ödendiği anlaşıldığından söz konusu ödül payının kimlere dağıtılacağına ilişkin somut bir belge de sunulmadığından bütün çalışanlara dağıtılacağı kanaatine varıldığı gerekçesiyle davanın kısmen kabulüne karar verilmiştir. D) Temyiz:Kararı taraflar temyiz etmiştir. E) Gerekçe: 1. Miktar ve değeri temyiz kesinlik sınırını aşmayan taşınır mal ve alacak davalarına ilişkin nihai kararlar HUMK.nun 426/A maddesi uyarınca temyiz edilemez. Kesinlik sınırı kamu düzeni ile ilgilidir. Temyiz kesinlik sınırı belirlenirken yalnız dava konusu edilen taşınır malın veya alacağın değeri dikkate alınır. Faiz, icra (inkar) tazminatı, vekalet ücreti ve yargılama giderleri hesaba katılmaz. Birleştirilen davalarda, temyiz sınırı her dava için ayrı ayrı belirlenir. İhtiyari dava arkadaşlığında, temyiz sınırı her dava arkadaşının davası için ayrı ayrı belirlenir. Karşılık davada, temyiz sınırı asıl dava ve karşılık dava için ayrı ayrı belirlenir. Tespit davalarında, temyiz sınırı tespit davasının öncüsü olduğu eda davasının miktar ve değerine göre belirlenir. Temyiz sınırından fazla bir alacağın tamamının dava edilmiş olması halinde, hükümde asıl istemin kabul edilmeyen bölümü temyiz sınırını geçmeyen tarafın temyiz hakkı yoktur. Kısaca temyize konu edilen miktara bakılarak kesinlik belirlenir. Alacağın bir kısmının dava edilmesi halinde, kısmi davada kesinlik sınırı dava edilen miktara göre değil, alacağın tamamına göre belirlenir. Yargıtay İçtihadı Birleştirme Büyük Genel Kurulu’nun 06.06.1975 gün ve 1975/6-8 sayılı içtihadında, “ 5521 sayılı yasada açık düzenleme olmamakla birlikte, bu yasanın 15. maddesindeki düzenleme gereği HUMK.nun 426/A maddesindeki kesinlik sınırının iş mahkemelerinde verilen kararlarda da uygulanması gerektiği, grup halinde açılan davaların salt iş mahkemelerine özgü bir dava türü olmadığı, bu nedenle seri olarak açılan davalarda her dosya için kesinlik sınırına bakılması gerektiği” açıkça belirtilmiştir. Dosya içeriğine göre hüküm altına alınan miktar 246.00 TL olup, karar tarihi itibari ile 1540,00- TL kesinlik sınırı kapsamında kaldığından davalının temyiz isteminin HUMK.nun 426/A, 432 maddeleri, uyarınca REDDİNE, nispi temyiz harcının istek halinde ilgiliye iadesine,2. Davacının temyizine gelince; a-Dosyadaki yazılara, toplanan delillerle kararın dayandığı kanuni gerektirici sebeplere göre davacının aşağıdaki bendin kapsamı dışında kalan temyiz itirazları yerinde değildir.b) Davacının davalı yanında 08.02.1999 tarihinde çalışmaya başlayıp 30.04.2004 tarihinde yaşlılık aylığı almak için ayrıldığı , daha sonra 04.05.2004 tarihinden itibaren sosyal güvenlik destek primi ödeyerek çalışmaya başlayıp, 03.07.2007 tarihine kadar çalışıp iş sözleşmesinin davalı tarafından feshedildiği ve her iki dönem için de ayrı ayrı bir miktar ödemede bulunulduğu dosya içindeki belgelerden anlaşılmaktadır. Dosyaya sunulan 01.03. 1999 tarihli iş sözleşmesinde davacının aldığı ücrete fazla çalışmaya ilişkin ücretin dahil olduğu belirtilmiştir. 02.01.2006 tarihli iş sözleşmesinde ise davacının 1.700.00 TL net ücret alacağı ve her ne sebeple olursa olsun ücreti dışında başkaca ücret talep edemeyeceği düzenlemesi bulunmaktadır. Mahkemece ilk dönem çalışmasının kıdem tazminatı ödemesi yapıldığından tasfiye edildiği, ikinci dönem çalışmasının ayrı bir iş sözleşmesi olduğu ve davacının ücretinin iş sözleşmesinde belirtilen miktar kadar olduğu kabul edilerek hesaplama yapılan bilirkişi raporu doğrultusunda karar verilmiştir. 4857 sayılı İş Kanununda 32 nci maddenin ilk fıkrasında, genel anlamda ücret, bir kimseye bir iş karşılığında işveren veya üçüncü kişiler tarafından sağlanan ve para ile ödenen tutar olarak tanımlanmıştır.Çalışma yaşamında daha az vergi ya da sigorta pirimi ödenmesi amacıyla zaman zaman, iş sözleşmesi veya ücret bordrolarında gösterilen ücretlerin gerçeği yansıtmadığı görülmektedir. Bu durumda gerçek ücretin tespiti önem kazanır. İşçinin kıdemi, meslek unvanı, fiilen yaptığı iş, işyerinin özellikleri ve emsal işçilere ödenen ücretler gibi hususlar dikkate alındığında imzalı bordrolarda yer alan ücretin gerçeği yansıtmadığı şüphesi ortaya çıktığında, bu konuda tanık beyanları gözetilmeli ve işçinin meslekte geçirdiği süre, işyerinde çalıştığı tarihler, meslek unvanı ve fiilen yaptığı iş bildirilerek sendikalarla, ilgili işçi ve işveren kuruluşlarından emsal ücretin ne olabileceği araştırılmalı ve tüm deliller birlikte değerlendirilerek bir sonuca gidilmelidir. Davacı ücretinin iş sözleşmesinde belirtilen miktardan fazla olduğunu ileri sürmüş ve bunu kanıtlamak için işyerinde çalışan başka işçilere ait çifte bordro düzenlendiği kanısını güçlendiren bazı belgeler ve bordrolar sunmuştur. Bu nedenle yukarıdaki açıklamalar doğrultusunda davacının ilk dönem çalışmasının sona erdiği nisan 2004 ayında ve iş aktinin sona erdiği mayıs 2007 ayında alabileceği ücretin araştırılarak, gelen cevaplar tüm dosya içeriği ile bir değerlendirmeye tabi tutularak davacının ücreti kesin olarak belirlendikten sonra davacının talepleri hakkında bir karar verilmelidir. Davacının ücretinin daha fazla olduğu kabul edilirse; davacının çalışmasının kesintiye uğrayıp uğramadığı, ilk dönem çalışmasının tasfiye edilip edilmediği, bu dönemin sonunda ödenen miktarın kıdem tazminatı avansı olarak kabul edilip edilemeyeceği tartışılarak buna göre davacının işyerinde iki dönem halinde mi yoksa tek dönem mi çalıştığının belirlenip buna göre karar verilmelidir.c) Taraflar arasında imzalanan 01.03.1999 tarihli iş sözleşmesinde fazla çalışma ücretinin ücrete dahil olduğu yönünde açıkça bir düzenleme bulunmakla birlikte 02.01.2006 tarihli iş sözleşmesinde bu hüküm bulunmamaktadır. Dolayısıyla davacının ikinci sözleşme dönemi için fazla çalışma, genel tatil ve hafta tatili ücreti alacağının hesaplanmaması hatalıdır.d) 5953 sayılı Basın Mesleğinde Çalışanlarla Çalıştırılanlar Arasındaki Münasebetlerin Tanzimi Hakkında Kanunun 6-21 ve 29 maddeleri gereğince basın işçisine kullanmadığı yıllık izin ücretinin fesih sırasında peşin olarak 2 katı olarak ödenmesi gerekir. Bu durumda davacıya fesih sırasında ödenen 67 günlük izin ücretinin de 2 katı olarak ödenmesi gerektiğinden davacının bakiye 69 günlük yıllık izin alacağının 2 kat hesaplanıp ödenen miktar tenzil edilerek karar verilmesi gerekirken halde yazılı şekilde hüküm kurulması isabetsizdir.F) Sonuç:Temyiz olunan kararın, yukarıda yazılı sebeplerden dolayı BOZULMASINA, peşin alınan temyiz harcının istek halinde ilgiliye iadesine 08.05.2014 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.