MAHKEMESİ : İZMİR 2. İŞ MAHKEMESİTARİHİ : 30/12/2011NUMARASI : 2010/885-2011/850DAVA :Davacı, kıdem tazminatı, fazla mesai ücreti, ulusal bayram ve genel tatil ücreti, izin ücreti alacaklarının ödetilmesine karar verilmesini istemiştir. Yerel mahkeme, isteği kısmen hüküm altına almıştır. Hüküm süresi içinde davalı avukatı tarafından temyiz edilmiş olmakla, dava dosyası için Tetkik Hakimi tarafından düzenlenen rapor dinlendikten sonra dosya incelendi, gereği konuşulup düşünüldü: Y A R G I T A Y K A R A R I A) Davacı İsteminin Özeti:Davacı, davalıya ait işyerinde radyo sunucusu olarak ve 4857 sayılı İş Kanunu kapsamında belirsiz süreli iş sözleşmesi ile çalışırken, fazla çalışma ve genel tatil ücretlerinin ödenmemesi sebebiyle akdi haklı nedenle feshettiğini iddia ederek, kıdem tazminatı, fazla çalışma ücreti, genel tatil ücreti ve yıllık izin ücretinin ödetilmesini istemiştir.B) Davalı Cevabının Özeti:Davalı E.. Medya A.Ş. vekili, davacının başka bir iş bulduğundan işi bıraktığını ve fazla çalışma yapmadığını, izinlerini kullandığını savunarak, davanın reddini istemiştir.C) Yerel Mahkeme Kararının Özeti:Mahkemece, toplanan kanıtlar ve bilirkişi raporuna dayanılarak, yıllık izin ücreti talebinin reddine, diğer taleplerin kabulüne karar verilmiştir.D) Temyiz:Kararı davalı vekili temyiz etmiştir. E) Gerekçe:1-Dosyadaki yazılara, toplanan delillerle kararın dayandığı kanuni gerektirici sebeplere göre davalının aşağıdaki bendin kapsamı dışındaki temyiz itirazları yerinde değildir.2- Somut olayda, davacı işçinin fazla çalışma ve genel tatil ücreti isteklerinin kabulüne karar verilmiştir. Fazla çalışma ile genel tatil ve hafta tatili günü çalışmalarının uzun bir süre için hesaplanması ve miktarın yüksek çıkması hâlinde Yargıtay’ca son yıllarda takdiri indirim yapılması gerektiği istikrarlı uygulama hâlini almıştır (Yargıtay 9.HD. 11.2.2010 gün, 2008/17722 E, 2010/3192 K; Yargıtay, 9.HD. 18.7.2008 gün, 2007/25857 E, 2008/20636 K.). Ancak fazla çalışma ve tatil günü çalışmasının tanık anlatımları yerine yazılı belgelere ve işveren kayıtlarına dayanması durumunda böyle bir indirime gidilmemektedir. Dairemizin önceki kararlarında; fazla çalışma ve tatil ücretlerinden yapılan indirim, kabul edilen fazla çalışma süresinden indirim olmakla, davalı tarafın kendisini avukatla temsil ettirmesi durumunda reddedilen kısım için davalı yararına avukatlık ücretine hükmedilmesi gerektiği kabul edilmekteydi (Yargıtay 9.HD, 11.02.2010 gün, 2008/17722 E, 2010/3192 K.). Ancak, işçinin davasını açtığı veya ıslah yoluyla dava konusunu arttırdığı aşamada, mahkemece ne miktarda indirim yapılacağı işçi tarafından bilenemeyeceğinden, Dairemizce 2011 yılı itibarıyla maktu ve nispi vekâlet ücretlerinin yüksek oluşu da dikkate alınarak konunun yeniden ve etraflıca değerlendirilmesine gidilmiş, bu tür indirimden kaynaklanan ret sebebiyle davalı yararına avukatlık ücretine karar verilmesinin adaletsizliğe yol açtığı sonucuna varılmıştır. Özellikle seri davalarda indirim sebebiyle kısmen reddine karar verilen az bir miktar için dahi her bir dosyada zaman zaman işçinin alacak miktarını da aşan maktu avukatlık ücretleri ödetilmesi durumu ortaya çıkmaktadır. Yine daha önceki kararlarımızda, yukarıda değinildiği üzere fazla çalışma alacağından yapılan indirim sebebiyle ret vekâlet ücretine hükmedilmekle birlikte, 818 sayılı Borçlar Kanunu’nun 161/son, 325/son, 43 ve 44 üncü maddelerine göre, yine 5953 sayılı Yasada öngörülen yüzde beş fazla ödemelerden yapılan indirim sebebiyle reddine karar verilen miktar için avukatlık ücretine hükmedilmemekteydi. Bu durum uygulamada hakkaniyete aykırı sonuçlara neden olduğundan ve konuyla ilgili olarak Avukatlık Asgari Ücret Tarifesi’nde de herhangi bir kurala yer verilmediğinden, Dairemizce eski görüşümüzden dönülmüş ve fazla çalışma ve genel tatil ücreti alacağından yapılan indirim nedeniyle reddine karar verilen miktar bakımından, kendisini vekille temsil ettiren davalı yararına avukatlık ücretine hükmedilemeyeceği kabul edilmiştir. Somut olayda, davacının fazla çalışma ve genel tatil ücreti alacakları tanık beyanına göre hesaplandığından mahkemece, tanık beyanına göre belirlenen bu alacaklardan takdiri indirim yapılmadan hüküm kurulması hatalı olup, bozmayı gerektirmiştir.F) Sonuç:Temyiz olunan kararın yukarıda yazılı nedenlerden dolayı BOZULMASINA, peşin alınan temyiz harcının istek hâlinde ilgiliye iadesine, 05.05.2014 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.