MAHKEMESİ :İŞ MAHKEMESİDAVA : Davacı, ücret, ikramiye, fazla mesai ücreti, ilave tediye alacaklarının ödetilmesine karar verilmesini istemiştir.Yerel mahkemece, davanın kısmen kabulüne karar verilmiştir. Hüküm süresi içinde davalı avukatı tarafından temyiz edilmiş olmakla, dava dosyası için Tetkik Hakimi tarafından düzenlenen rapor dinlendikten sonra dosya incelendi, gereği konuşulup düşünüldü: Y A R G I T A Y K A R A R I A) Davacı İsteminin Özeti:Davacı vekili, müvekkilinin davalı belediyede elektrik ustası olarak çalıştığını, ancak alacaklarının vasıfsız işçi gibi ödendiğini, 15.05.2009 tarihinde davacının emekli olduğunu ve bu tarihte de söz konusu alacak farklarının ödenmediğini, bu nedenle 1996 yılından başlamak üzere birikmiş ücret, ikramiye, ilave tediye farklarının bulunduğunu iddia ederek, ücret alacağı, ikramiye, fazla mesai ücreti ve ilave tediye alacaklarının tahsiline karar verilmesini talep etmiştir.B) Davalı Cevabının Özeti:Davalı vekili, davacının 01.05.1986 tarihinde vasıfsız işçi olarak işe başladığını, 15.11.1993 tarihinde yapılan sınav sonucu elektrik usta yardımcılığı kadrosuna atandığını, ancak, Teftiş Kurulu Başkanlığınca yapılan inceleme ve tanzim edilen rapora istinaden davacının kadrosunun iptal edildiğini ve bu duruma davacının da hiçbir ihtirazı kayıt olmadan tebellüğ ettiğini, 14.05.2009 tarihinde tüm hakları ödenerek emekli olduğunu savunarak davanın reddini istemiştir.C) Yargılama Süreci ve Yerel Mahkeme Kararının Özeti:Yerel Mahkemenin davanın reddine dair verdiği 08.04.2011 tarihli hükmün davacı vekilince temyizi üzerine Dairemizin 03.10.2013 tarihli ilamı ile, "Dosyanın incelenmesinden, davacının, davalı işyerinde usta olarak atanmasına esas teşkil eden sınavın iptalinden sonra, fiilen ne şekilde çalıştığı, düz işçiliğe dönüp dönmediği veya usta yardımcısı olarak görevini sürdürüp sürdürmediği araştırılmamıştır. Davacının kadro iptalinden önceki ve sonraki ücret bordrolarının celbedilerek ücret miktarlarının belirlenmesi ve ücret açısından sınav iptalinden sonra fark olup olmadığının tespiti gerekirken eksik inceleme ile hüküm verilmesi hatalı olup bozmayı gerektirmiştir.Nitekim, Dairemizin benzer nitelikli bir kararında, "Bir kısım işçilerin 1993-1994 yıllarında unvanlarının değiştirildiği ve kadro yükselişlerinin yapıldığı, ancak bu değişiklikler yapılırken davacı ve bir kısım işçilerin durumlarında çeşitli usulsüzlükler yapıldığı gerekçesi ile unvan ve pozisyonlarının iptal edilip, eski kadro ve unvanlarına atamalarının yapıldığı, olay tarihinde ve sonraki dönemlerde geçerli olan ... hükümleri göz önünde bulundurularak iptal tarihine kadar ücret ve diğer haklarının kabulü gerekeceği, iptalden sonraki dönemde şayet iptal işlemine rağmen eski unvan ve kadro işini yapmaya devam etmiş ise iptal işlemi yokmuş gibi sonuca gidilmesi gerektiği, iptal kararından sonra davacıya unvan ve kadro işi yaptırılmamış ise ...' lere göre belirlenen temel ücretten aşağıda bir indirim yapılmamak koşulu ile işçi, yapılan işe göre ücrete hak kazanacağından buna göre hesaplama yapılması gerektiği” belirtilmiştir." denilmek suretiyle bozulmuştur.Yerel Mahkemece bozmaya uyularak yapılan yargılama sonucunda bilirkişiden rapor alınmış; davacı vekili 31.03.2016 tarihli dilekçesi ile ıslah talebinde bulunmuş, yerel Mahkemece 04.04.2016 tarihli hüküm ile davanın kısmen kabulüne karar verilmiştir.D) Temyiz:Kararı davalı vekili temyiz etmiştir. E) Gerekçe: 1-Dosyadaki yazılara, toplanan delillerle kararın dayandığı kanuni gerektirici sebeplere göre davalının aşağıdaki bendin kapsamı dışında kalan temyiz itirazları yerinde değildir. 2-Somut uyuşmazlıkta, Mahkeme'nin davanın reddine dair ilk kararı Dairemizin 2011/25199 E. 2013/24950 K. sayılı kararı ile bozulmuş, Mahkemece bu bozma ilamına uyularak davanın kısmen kabulüne karar verilmiştir. Bozmadan sonra davacı vekili tarafından ilk kez ıslah yoluna gidilerek fark ücret alacağı ve ilave tediye alacağının miktarları ıslah yoluyla artırılmış, Mahkemece bozmadan sonra yapılan ıslaha itibar edilerek hüküm kurulmuştur. Dairemizin önceki uygulamalarında usulü bozmalar ile hesap raporu alınmadan reddedilen alacaklara ilişkin olarak bozmadan sonra ıslah yapılabileceği kabul edilmekteydi.Bozmadan sonra ıslah yapılıp, yapılamayacağı hususunda Yargıtay Hukuk Daireleri arasındaki içtihat uyuşmazlığının giderilmesi amacı ile içtihatların birleştirilmesi gündeme gelmiş, konu Yargıtay İçtihatları Birleştirme Genel Kurulunda değerlendirilmiş ve Yargıtay İçtihatları Birleştirme Genel Kurulu' nun 06.05.2016 tarih ve 2015/1 E. 2016/1 K. sayılı kararı ile “ Her ne sebeple verilirse verilsin bozmadan sonra ıslah yapılamayacağına dair 04.02.1948 tarih ve 1944/10 E. 1948/3 K. sayılı YİBK. nın değiştirilmesine gerek olmadığına” karar verilmiştir.Yargıtay Kanunu' nun 45/5. maddesi “ İçtihadı birleştirme kararlarının benzer hukuki konularda Yargıtay Genel Kurullarını, Dairelerine ve Adliye Mahkemelerini bağlayacağı “ hükmünü içermektedir.Yargıtay Kanunu' nun 45/5. maddesi karşısında Dairemizce “ Yargıtay İçtihatları Birleştirme Genel Kurulu' nun bozmadan sonra ıslah yapılamayacağına ilişkin 06.05.2016 tarih ve 2015/1 E. 2016/1 K. sayılı kararına uygun karar verilmesi gerekmiştir. Somut uyuşmazlıkta, Mahkemece bozmadan sonra yapılan ıslaha değer verilerek karar verilmesi HMK.nun 177/1. maddesinin “Islah tahkikatın sona ermesine kadar yapılabilir” hükmü ile “ Her ne sebeple verilirse verilsin bozmadan sonra ıslah yapılamayacağına dair 04.02.1948 tarih ve 1944/10 E. 1948/3 K. sayılı YİBK. nın değiştirilmesine gerek olmadığına ilişkin 06.05.2016 tarih ve 2015/1 E. 2016/1 K. sayılı YİBK” karşısında isabetsiz olup, bozmayı gerektirmiştir.F) Sonuç:Temyiz olunan kararın, yukarıda yazılı sebepten dolayı BOZULMASINA, peşin alınan temyiz harcının istek halinde ilgiliye iadesine, 13.06.2016 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.