MAHKEMESİ :İŞ MAHKEMESİDAVA : Davacı, kıdem tazminatı ile ikramiye alacağı, aylık zam alacağı ve fazla mesai ücreti alacaklarının ödetilmesine karar verilmesini istemiştir. Yerel mahkemece, davanın kısmen kabulüne karar verilmiştir. Hüküm süresi içinde davalı avukatı tarafından temyiz edilmiş olmakla, dava dosyası için Tetkik Hakimi tarafından düzenlenen rapor dinlendikten sonra dosya incelendi, gereği konuşulup düşünüldü: Y A R G I T A Y K A R A R I A) Davacı isteminin özeti: Davacı vekili, davacının 2010 yılı performansının davalı tarafından “exellant” olarak belirlendiğini, işten çıkış tarihinden önceki son birkaç ay içinde davalı tarafından davacı üzerinde psikolojik baskı yaratıldığını, davacının işi bırakması için yoğun yıpratma politikası uygulandığını, oluşturulan bu durum nedeni ile iş aktinin haksız feshinin sağlandığını, davalının en son davacıya istifa dilekçesi verir ise kıdem tazminatının, zamlarının, fazla mesai ücretinin tamamınının, performansa bağlı davalının devamlı uyguladığı 2 maaş bonus diye adlandırılan ikramiyesinin ödeneceğinin belirtildiğini ve davacının 16/02/2011 tarihinde istifa dilekçesini bu yoğun baskılar altında verilmesinin sağlandığını, istifa dilekçesi verdirilmesinden sonra davacı 31/03/2011 tarihinde işten ayrılır iken vaad edilen bu ödemelerin yapılmadığını, davalının bu şekilde psikolojik baskı yaparak başka çalışanların da işten ayrılmalarını sağladığını, bu durumun davalının genel uygulaması haline geldiğini ileri sürerek kıdem tazminatı, fazla mesai ücreti, ikramiye ve aylık zam ücreti alacaklarını istemiştir.B)Davalı cevabının özeti: Davalı vekili, davacının davalıya istifa yazısı vererek kendi hür iradesi ile işten ayrıldığını, davacıya baskı yapılmadığını, davacının baskı yapıldığını iddia etmesine ve istifa dilekçesine rağmen 1,5 ay daha çalıştığını, üstelik davacıya istifa etmemesi yönünde telkinlerde bulunulduğunu, davacının çalışmasından memnun olduklarını, davacının yapıldığını ileri sürdüğü psikolojik baskıyı kimin nasıl, ne şekilde yaptığını somutlaştırmadığını, iddia ve taleplerin yersiz olduğunu savunarak davanın reddini istemiştir.C)Yerel Mahkeme kararının özeti:Mahkemece, toplanan delillere ve bilirkişi raporuna göre, yapılan feshin haklı ve geçerli nedenlere dayalı olarak yapıldığı yönünde davalı işverenlik tarafından yeterli delil sunulmadığı, davacının istifa ettiği iddia edilmiş ise de bu konuda herhangi bir yazılı belge sunulmadığı, gerekçesi ile kıdem tazminatı talebinin kabulüne, sair taleplerinin reddine karar verilmiştir.D)Temyiz: Karar süresi içinde davalı vekili tarafından temyiz edilmiştir.E)Gerekçe: 1- Dosyadaki yazılara, toplanan delillerle kararın dayandığı kanuni gerektirici sebeplere göre davalının aşağıdaki bentlerin kapsamı dışında kalan temyiz itirazları yerinde değildir. 2- Somut uyuşmazlıkta yargılama sırasında dosyaya sunulmuş bir istifa dilekçesine rastlanmamış ise de davacının istifa dilekçesi verdiği taraflar arasında ihtilaf konusu değildir. Bu nedenle “davacının istifa ettiği iddia edilmiş ise de bu konuda herhangi bir yazılı belge sunulmadığı” yönündeki Mahkeme gerekçesi yerinde değildir. Davalı vekilinin temyiz dilekçesi ekinde UYAP'tan istifa dilekçesi gönderilmiştir.İstifa dilekçesinin irade fesadı altında verildiği iddiasını ispat külfeti davacıya düşmektedir. Bu nedenle Mahkeme'nin “feshin haklı ve geçerli nedenlere dayalı olarak yapıldığı yönünde davalı işverenlik tarafından yeterli delil sunulmadığı” yönündeki gerekçe ile ispat yükünü davalı tarafa yüklemesi yerinde değildir.Davacı, irade fesadını ispatlamak üzere tanık deliline dayanmıştır.Davacı tanıklarından DİDEM BASMACI; "Şu anda davalı Şirketle aramda dava vardır. Davacı ile çalıştığım süreçte aynı yerde birlikte çalıştık. Davacı, performansı iyi olmasına rağmen ve çok yoğun, başarılı çalışmasına rağmen terfi etme koşullarını hak etmesine rağmen terfi ettirilmedi, işten ayrılması, istifa etmesi hususunda bu ve benzeri konularda baskı uygulandı, kendisi baskıya dayanamayarak Mart ayında istifa etmek suretiyle işten ayrıldı.", davacı tanığı MEHALAT ...;"Ben davalı Şirket'te 1997 yılından 2010 yılı Aralık ayına kadar pazarlama bölümünde reklam ve organizasyon sorumlusu olarak çalıştım. Davacı ben ayrıldığımda halen çalışmaktaydı. Benden birkaç ay sonra işten ayrıldı. Davacı reklam sorumlusu olarak çalışmakta idi. Aynı bölümde çalıştığımızdan yaklaşık 13 yıl birlikte çalıştık. Davalı Şirket, son zamanlarda şirket politikası olarak, eski çalışanlarını işten çıkarma yönünde politika izledi ve bu yüzden birçok eski çalışanına baskı yapmak, onları istifa ettirmek suretiyle zorlamak suretiyle işten çıkarttıklarına tanık oldum. Ayın şekilde ben ve davacı bu şekilde baskı yapılmak suretiyle işten çıkarılanlar arasındayız. Ben herhangi bir şekilde dava açmadım. Bana tüm haklarımı ödediler. Davacı oldukça performansı iyi, olumlu çalışmasına rağmen baskı yapılmak suretiyle istifa ettirilmek zorunda kalınmıştır." yönünde beyanda bulunmuştur.Davacı tanıklarının bu beyanları irade fesadını ispatlamaya yeter somut veriler içermediği gibi, ilk davacı tanığının davalıya karşı açılmış davası olduğu beyanından anlaşılmakta, diğer davalı tanığı ise davacıdan önce işten ayrıldığını beyan ettiğinden davacının iş aktinin sona eriş tarihindeki olayları somut olarak bilme imkanının olmadığı da anlaşılmaktadır. Bu nedenlerle davacının, davacı tanıkları ile istifa dilekçesini irade fesadı ile imzaladığı iddiasını ispatladığı kabul edilemez.Davalı tanıklarından PASCALE NATHALİE MOURRE TANKURT; “Ben davalı şirkette insan kaynakları direktörü olarak çalışmaktayım. Davacıyı aynı şirkette çalışması nedeni ile tanırım. Kendisinin istifa ettiği bana bildirilince konuyu konuşmak üzere yanıma çağırdım. Bana 13 yıldır çalıştığını, artık çalışmak istemediğini, kazanımlarının yettiğini, bu nedenle istifa ettiğini söyledi. Tazminatlarını da isteyince bende kendisine, çalışmasının 15 yıldan az olduğu ve çalışmaya devam etmesi hususunda uyararak ikna etmeye çalıştım. Ancak kendisi artık çalışmayacağını söyledi ve ikna çabam sonuç vermedi. Bu nedenle davacının istifa ederek ayrıldığını biliyorum. Davacı ile konuşurken terfi konusunda gündeme geldi. Kendisi terfi edemeyeceğini anladığını söyledi. Ben de kendisine pazarlama bölümünde terfi edemeyeceğini yer olmadığından dolayı söylemiştim.” yönünde beyanda bulunmuştur. Bu nedenle, davalı tanığının beyanı ile de irade fesadının ispatlandığı söylenemez.Yukarda açıklanan nedenler ile istifa dilekçesini irade fesadı altında imzaladığını ispat edemeyen davacının iş akdini haklı bir nedene dayanmadan istifa ederek feshettiğinin kabulü ile kıdem tazminatı talebinin reddi yerine bu talebin kabulüne karar verilmesi hatalıdır.F)Sonuç: Temyiz olunan kararın yukarda yazılı sebepten BOZULMASINA, peşin alınan temyiz harcının istek halinde ilgiliye iadesine, 19/01/2016 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.