Anasayfa / İçtihat / Yargıtay Karar No : 12542 - Karar Yıl 2015 / Esas No : 7018 - Esas Yıl 2014





DAVA : Davacı, kıdem tazminatı, ihbar tazminatı ile fazla mesai ücreti, hafta tatil ücreti, yıllık izin ücreti, ikramiye alacaklarının ödetilmesine karar verilmesini istemiştir.Yerel mahkemece, davanın kısmen kabulüne karar verilmiştir.Hüküm süresi içinde taraflar avukatlarınca temyiz edilmiş olmakla, dava dosyası için Tetkik Hakimi ... tarafından düzenlenen rapor dinlendikten sonra dosya incelendi, gereği konuşulup düşünüldü: Y A R G I T A Y K A R A R IA) Davacı İsteminin Özeti:Davacı, iş sözleşmesinin işverence haksız feshedildiğini ileri sürerek, kıdem ve ihbar tazminatları ile yıllık izin ücreti, fazla çalışma, hafta tatili ve ikramiye alacaklarını istemiştir.B) Davalı Cevabının Özeti:Davalı, davacının kendi isteğiyle işten ayrıldığını savunarak, davanın reddini istemiştir.C) Yerel Mahkeme Kararının Özeti:Mahkemece, toplanan kanıtlar ve bilirkişi raporuna dayanılarak, davacının istifa ile ayrıldığı, kıdem ve ihbar tazminatlarına hak kazanamadığı gerekçesiyle davanın kısmen kabulüne karar verilmiştir.D) Temyiz:Kararı taraflar temyiz etmiştir.E) Gerekçe:1- Dosyadaki yazılara , toplanan delillerle kararın dayandığı kanuni gerektirici sebeplere göre tarafların aşağıdaki bendin kapsamı dışında kalan temyiz itirazlarının yerinde olmaması nedeni ile reddine,2- Hükme esas alınan bilirkişi raporunda fazla çalışma ücretinin hesabına esas alınan süre bakımından taraflar arasında uyuşmazlık vardır.Sözkonusu raporda, davacının davalı işyerinde mesai başlangıcı saat 8.00 olarak kabul edilmişse de, beyanlarına başvurulan tüm tanıklar, işyerinde mesainin 8.30'da başladığını belirtmişlerdir. Bu durumda, mahkemece, bilirkişiden ek rapor alınarak saat 8.30'un mesai başlangıcı kabul edilmesiyle hesaplanacak fazla çalışma alacağı hüküm altına alınmalıdır.3-Taraflar arasındaki bir başka uyuşmazlık konusu da davacı işçinin, kıdem ve ihbar tazminatına hak kazanıp kazanamadığı hususudur.Davacı, prim, mesai ve diğer alacaklarının ödenmediğini, bunları talep ettiğinde ''işine gelirse, yoksa istifa et ve ibraname imzala, aksi halde başka işyerlerine olumsuz referansoluruz ve aynı sektörde başka iş bulamazsın'' tarzında baskı ve telkinlerle hak ve alacakları ödenmeden bir belge imzalatılmak suretiyle işten çıkarıldığını iddia etmiştir.Mahkemece, davacının bu iddiasını ispat edemediği, işyerinden istifa ile ayrıldığı kabul edilerek kıdem ve ihbar tazminatlarının reddine karar verilmiştir.Yerel mahkemece, irade fesadı iddiasının ispatlanamadığına hükmedilmişse de, ifadelerine başvurulan davacı tanığıyla birlikte, davalı tanıklarından ...'nın da “...işyerinde istifa edildiğinde haklarının ödeneceği yönünde benimde duyumum olmuştur, istifa et haklarını vereceğiz şeklinde bazı duyumalarım oldu, ancak bizzat kime söylendiği yönünde bir bilgim yoktur, içerde konuşulanlardan dolayı biliyorum, işyerinde ayrıca istifa etmezsen sonraki çalışılacak yerlerde kötü referansolunacağı veya iyi referansverilmeyeceği yönünde telkinler de vardı, ...”şeklindeki beyanlarıyla, davacının istifa dilekçesini baskı altında imzaladığını teyit etmiş durumdadır.O halde, mahkemece, davacının istifa dilekçesini iradesi fesada uğratılmak suretiyle imzaladığı ve istifanın geçersiz hale geldiği kabul edilerek kıdem ve ihbar tazminatlarının hüküm altına alınması gerekirken yazılı ve yanılgılı değerlendirme ile reddine karar verilmesi hatalıdır.F) Sonuç:Temyiz olunan kararın , yukarıda yazılı nedenlerden dolayı BOZULMASINA , peşin alınan temyiz harcının istek halinde ilgiliye iadesine 31.03.2015 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.