Anasayfa / İçtihat / Yargıtay Karar No : 12352 - Karar Yıl 2016 / Esas No : 35704 - Esas Yıl 2014





MAHKEMESİ :İŞ MAHKEMESİDAVA :Taraflar arasındaki, kıdem tazminatı, ihbar tazminatı ile yıllık izin ücreti, fazla mesai ücreti, hafta tatili ücreti, ve genel tatil ücreti alacaklarının ödetilmesi davasının yapılan yargılaması sonunda; ilamda yazılı nedenlerle gerçekleşen miktarın faiziyle birlikte davalıdan alınarak davacıya verilmesine ilişkin hükmün süresi içinde duruşmalı olarak temyizen incelenmesi davalı avukatınca istenilmesi üzerine dosya incelenerek işin duruşmaya tabi olduğu anlaşılmış ve duruşma için 24/05/2016 Salı günü tayin edilerek taraflara çağrı kağıdı gönderilmişti. Duruşma günü davalı adına Avukat .... ile karşı taraf adına Avukat... geldiler. Duruşmaya başlanarak hazır bulunan avukatların sözlü açıklamaları dinlendikten sonra duruşmaya son verilerek Tetkik Hakimi tarafından düzenlenen rapor sunuldu, dosya incelendi gereği konuşulup düşünüldü:Y A R G I T A Y K A R A R IA) Davacı İsteminin Özeti:Davacı vekili; müvekkilinin davalıya ait iş yerinde 28/11/2007-07/09/2012 tarihleri arasında uzun yol şoförü olarak çalıştığını, hizmet sözleşmesinin asılsız bir ihbara istinaden haksız olarak feshedildiğini,müvekkilinin ihtarname keşide ederek işçilik haklarını talep ettiğini ancak davalının hiçbir ödeme yapmadığını, en son net ücretinin 1.350,00 TL olduğunu, hizmet süresi boyunca fazla çalışma yapmasına, genel tatillerde çalışmasına karşın ücretlerinin ödenmediğini ileri sürerek; kıdem ve ihbar tazminatları ile yıllık izin, fazla çalışma ve genel tatil ücreti alacaklarının davalıdan tahsiline karar verilmesini talep ve dava etmiştir.B) Davalı Vekilinin Cevabının Özeti:Davalı vekili; davacının iş sözleşmesinin haklı nedene dayalı olarak feshedildiğini, ücretinin brüt 1.200,00 TL olduğunu, fazla çalışmasının bulunmadığını ve genel tatil günlerinde çalışmadığını ve tüm alcak kalemlerinin zamanaşımına uğradığını savunarak davanın reddine karar verilmesini talep etmiştir.C) Yerel Mahkeme Kararının Özeti:Mahkemece, davanın kısmen kabulüne karar verilmiştir. D) Temyiz:Karar süresinde davalı vekilince temyiz edilmiştir.E) Gerekçe:1- Dosyadaki yazılara, delillerin taktirinde bir isabetsizlik bulunmamasına göre davalının aşağıdaki bentlerin kapsamı dışında kalan temyiz itirazları yerinde görülmemiştir.2- Davacı işçinin ulusal bayram ve genel tatillerde çalışma karşılığı ücretlere hak kazanıp kazanmadığı hususu taraflar arasında uyuşmazlık konusudur. 4857 sayılı İş Kanununun 47 nci maddesinde, Kanunun kapsamındaki işyerleri bakımından, ulusal bayram ve genel tatil günü olarak kabul edilen günlerde çalışma karşılığı olmaksızın o günün ücretinin ödeneceği, tatil yapılmayarak çalışıldığında ise, ayrıca çalışılan her gün için bir günlük ücretin ödenmesi gerektiği hükme bağlanmıştır. 2429 sayılı Ulusal Bayram ve Genel Tatiller Hakkında Kanunun 2 nci maddesinde ise, resmi ve dini bayram günleriyle yılbaşı gününün genel tatil günleri olduğu açıklanmıştır. Buna göre; genel tatil günleri, 1 Ocak, 23 Nisan, 19 Mayıs, 30 Ağustos günleri ile Arife günü saat 13.00’da başlanan üçbuçuk günlük Ramazan Bayramı ve Arife günü saat 13.00’de başlayan dörtbuçuk günlük Kurban Bayramı günlerinden oluşur. Ulusal bayram günü 28 Ekim saat 13.00 ten itibaren başlayan 29 Ekim günü de devam eden birbuçuk gündür. 2429 sayılı Yasanın, 5892 sayılı Yasayla değişik 2 nci maddesi uyarınca da, 1 Mayıs genel tatil günüdür. İşçinin ulusal bayram ve genel tatil günlerinde çalışıp çalışmayacağı toplu iş sözleşmesi veya iş sözleşmesiyle kararlaştırabilir Ulusal bayram ve genel tatil günlerinde çalıştığını iddia eden işçi, bu iddiasını ispatla yükümlüdür. İşçinin imzasını taşıyan bordro sahteliği ispat edilinceye kadar kesin delil niteliğindedir. Bir başka anlatımla bordronun sahteliği ileri sürülüp kanıtlanmadıkça, imzalı bordroda yer alan bayram ve genel tatil ücreti ödemesinin yapıldığı varsayılır. Bordroda ilgili bölümünün boş olması ya da bordronun imza taşımaması halinde işçi, ulusal bayram ve genel tatil günlerinde çalıştığını her türlü delille ispat edebilir.Ulusal bayram ve genel tatillerde çalışıldığının ispatı konusunda işyeri kayıtları, özellikle işyerine giriş çıkışı gösteren belgeler, işyeri iç yazışmaları, yazılı delil niteliğindedir. Ancak, sözü edilen çalışmanın bu tür yazılı belgelerle kanıtlanamaması durumunda, tarafların dinletmiş oldukları tanık beyanları ile sonuca gidilmesi gerekir. Bununla birlikte, işyerinde çalışma düzenini bilmeyen ve bilmesi mümkün olmayan tanıkların anlatımlarına değer verilemez.İmzalı ücret bordrolarından, ulusal bayram ve genel tatil ücretlerinin ödendiği anlaşılıyorsa, işçi tarafından daha fazla çalışıldığının ileri sürülmesi mümkün değildir. Ancak, işçinin alacağının bordroda görünenden daha fazla olduğu yönünde bir ihtirazi kaydının bulunması halinde, ulusal bayram ve genel tatil çalışmalarının ispatı her türlü delille yapılabilir. Somut olayda; dosyaya ibraz edilen ücret bordroları incelendiğinde, davacı imzasını içeren ve genel tatil ücreti tahakkuku bulunan aylar olduğu saptanmıştır. Yukarıdaki ilkeler uyarında bu ayların dışlanarak, alacağın hüküm altına alınması gerekirken yazılı şekilde sonuca gidilmesi hatalıdır.3- Taraflar arasında uyuşmazlık, işçinin kullandırılmayan izin sürelerine ait ücretlere hak kazanıp kazanmadığı noktasında toplanmaktadır. 4857 sayılı İş Kanununun 59 uncu maddesinde, iş sözleşmesinin herhangi bir nedenle sona ermesi halinde, işçiye kullandırılmayan yıllık izin sürelerine ait ücretlerin son ücret üzerinden ödeneceği hükme bağlanmıştır. Yıllık izin hakkının ücrete dönüşmesi için iş sözleşmesinin feshi şarttır. Bu noktada, sözleşmenin sona erme şeklinin ve haklı nedene dayanıp dayanmadığının önemi bulunmamaktadır. Yıllık izinlerin kullandırıldığı noktasında ispat yükü işverene aittir. İşveren yıllık izinlerin kullandırıldığını imzalı izin defteri veya eşdeğer bir belge ile kanıtlamalıdır.Hükme esas alınan bilirkişi raporunda, davalının sunmuş olduğu izin belgeleri dikkate alınarak; davacının, 22 gün yıllık izin kullandığı kabulü ile bakiye izin ücreti alacağı hesaplanmıştır. Davacı imzasını içeren bordrolar incelendiğinde; davacının, 2012 yılı Ocak ayında 14 gün, 2010 yılı Temmuz ayında 3 gün ve 2010 yılı Mart ayında 2 gün yıllık izin kullandığı anlaşılmaktadır. İmzalı bordrolar ile kullanıldığı anlaşılan bu izin sürelerinin de alacak hesaplanırken düşülmesi gerektiğinin gözetilmemesi hatalıdır. 4- Davalı vekilince, süresinde ıslaha karşı zamanaşımı def'inde bulunulması üzerine mahkemece dosya ek rapor düzenlenmesi için aynı bilirkişiye tevdi edilmiştir. Hükme esas 01.07.2014 tarihli ek rapor incelendiğinde, fazla çalışma ücreti hesabında hafta sayılarının kök rapordakinden farklı olduğu görülmüştür. Örneğin, 20.06.2013 tarihli kök raporda; 01.07.2009-31.12.2009 ve 01.07.2010-31.12.2010 tarihleri arasındaki dönem 25 hafta olarak kabul edilerek hesaplama yapılmışken, ek raporda bu dönemlerin 26 hafta olarak kabul edildiği ve hesaplamanın buna göre yapıldığı anlaşılmıştır. Çelişkili bilirkişi raporuna istinaden alacağın hüküm altına alınması hatalı olup, bozmayı gerektirmiştir. F) SONUÇ: Temyiz olunan kararın yukarıda yazılı sebeplerden dolayı BOZULMASINA, davalı yararına takdir edilen 1.350.00 TL.duruşma avukatlık parasının davacıya yükletilmesine, peşin alınan temyiz harcının istek halinde ilgiliye iadesine, 24/05/2016 gününde oybirliğiyle karar verildi.