MAHKEMESİ :İŞ MAHKEMESİDAVA : Davacı, izin ücreti, fazla mesai ücreti, genel tatil ücreti alacaklarının ödetilmesine karar verilmesini istemiştir.Yerel mahkemece, davanın kısmen kabulüne karar verilmiştir. Hüküm süresi içinde davalılardan ... ile ... avukatı tarafından temyiz edilmiş olmakla, dava dosyası için Tetkik Hakimi tarafından düzenlenen rapor dinlendikten sonra dosya incelendi, gereği konuşulup düşünüldü: Y A R G I T A Y K A R A R I A) Davacı Talebinin Özeti:Davacı vekili, davacının 10/01/1985 tarihinde davalı ... Belediyesinde iş makinesi operatörü olarak çalışmaya başladığını, davacının hendek belediyesindeki çalışması sırasında fazla çalışma ve genel tatil ücretlerinin ödenmediğini, davacının izinlerini tam olarak kullanamadığını ve izin ücretlerinin de ödenmediğini, davalı ...Büyükşehir Belediyesi ile davalı ... Belediyesi arasında 12/07/2005 tarihinde imzalanan protokol uyarınca davacının 01/08/2005 tarihinden itibaren davalı...'de çalışmaya başladığını, 2007 yılına kadar...'de çalışmasına devam ettiğini,...'de çalıştığı dönemde davacının tüm haklarının tam olarak ödendiğini, davacının 2007 yılında davalı ... Belediyesine ait ... adlı şirkette çalışmaya başladığını, bu şirkette 2 yıl kadar çalıştığını, 27/08/2009 tarihinde Hendek Belediyesinde sözleşmeli işçi olarak çalışmasına devam ettiğini, 14/04/2010 tarihinde davacının emekli olduğunu, davacının Hendek Belediyesi bünyesinde çalıştığı döneme ait fazla çalışma ücreti, genel tatil ücreti ve izin ücreti alacaklarının tahsili için dava açmak zorunda kalındığını ileri sürerek, izin ücreti, fazla çalışma ücreti ve genel tatil ücreti alacaklarını talep etmiştir.B) Davalı Cevabının Özeti:Davalı ...... vekili, davacının davalı belediyede bir çalışmasının bulunmadığını savunarak, davanın reddine karar verilmesini talep etmiştirDavalı... Genel Müdürlüğü vekili, davacının... Genel Müdürlüğünde çalıştığı döneme ait tüm hak ve alacaklarının ödendiğini savunarak, davanın reddine karar verilmesini talep etmiştir.Davalı ... vekili, davacının talep ettiği alacaklardan diğer davalıların sorumlu olduğunu savunarak, davanın reddine karar verilmesini talep etmiştir. C) Yerel Mahkeme Kararının Özeti ve Yargılama Süreci:Mahkemece, toplanan kanıtlar ve bilirkişi raporuna dayanılarak, davacının davalı ...Büyükşehir Belediye Başkanlığının işçisi olmadığı, bu davalı nezdinde davacının bir çalışmasının bulunmadığı, davacının fazla çalışma yapmasına, genel tatil günlerinde çalışmasına rağmen bu çalışmaların karşılığının ödenmediğini, davacının yıllık izinlerini eksik kullandığı ve kullanılmayan izin ücretlerinin ödenmediği gerekçesiyle; davalı ...... aleyhine açılan davanın husumet yokluğundan reddine, diğer iki davalı hakkında açılan davanın ise kısmen kabulüne karar verilmiştir.D) Temyiz:Kararı davalı ... vekili ile davalı... Genel Müdürlüğü vekili temyiz etmiştir.E) Gerekçe:1-Dosyadaki yazılara toplanan delillerle kararın dayandığı kanuni gerektirici sebeplere göre, davalı ... vekili ile davalı... Genel Müdürlüğü vekilinin aşağıdaki bentlerin kapsamı dışında kalan temyiz itirazları yerinde değildir.2- 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu'nun konuya ilişkin ve “Somutlaştırma yükü ve delillerin gösterilmesi” başlıklı 194. maddesi uyarınca:“(1)Taraflar, dayandıkları vakıaları, ispata elverişli şekilde somutlaştırmalıdırlar. (2) Tarafların, dayandıkları delilleri ve hangi delilin hangi vakıanın ispatı için gösterildiğini açıkça belirtmeleri zorunludur." Hükmün gerekçesine göre: “Bu hükümle, somutlaştırma yükünün (194,1) delillerle ilişkisi ortaya konulmuştur. Dava açılırken ve cevap dilekçesi verilirken taraflar, dayandıkları vakıaların hangi delillerle ispat edileceğini de belirtmek zorundadırlar. Taraflarca getirilme (hazırlama) ilkesinin uygulandığı davalarda, deliller kural olarak taraflarca gösterilir; hâkim, delillere kendiliğinden başvuramaz (Kuru Baki, Arslan Ramazan, Yılmaz Ejder, Medeni Usul Hukuku Ders Kitabı, 2011, 22. Baskı, s.377, 378Ancak iki hali birbirinden ayırt etmek gerekmektedir: A)Kendiliğinden araştırma ilkesinin uygulandığı davalarda; hâkim, davanın ispatı için gereken bütün delillere kendiliğinden başvurur; taraflar da duruşma bitinceye kadar delil gösterebilirler. Dava ile ilgili olguların hazırlanmasında, tarafların yanında, hakimin de görevli olmasına, kendiliğinden araştırma ilkesi denir. Bu ilke kamu düzenini ilgilendiren çekişmeli davalarda ve çekişmesiz yargı işlerinde önem gösterir. b)Taraflarca hazırlama ilkesinin uygulandığı davalarda; deliller kural olarak taraflarca gösterilir; hâkim delillere kendiliğinden başvuramaz. Fakat hâkim, bilirkişi ve keşif delillerine kendiliğinden de başvurabilir (m. 266 ve m. 288). Hâkim isticvaba da kendiliğinden karar verebilir (m. 169,1). Bundan başka hâkim, davanın her safhasında, iki tarafın iddiaları sınırı içinde olmak üzere, tarafları dinleyebilir ve gerekli olan delillerin gösterilmesini ve verilmesini emredebilir (m. 31) (Kuru B., Arslan R., Yılmaz E., age, s.377, 378). Mahkemenin hüküm vermesi için, kendisine yöneltilen talebin formüle edilmesi ve ileri sürülmesi tarafların görevi ise de, bunları anlamlandırmak veya gerektiğinde açıklattırmak hâkimin görevidir. Ancak bu durum, hâkimin tarafların ileri sürmediği vakıaları ileri sürmelerine imkan vermesi veya hatırlatması anlamını taşımaz. Burada mevcut olmayanın talep edilmeyenin ortaya çıkartılması değil, talep edilenin netleştirilmesi, aydınlatılması, belirlenmesi sözkonusudur. Dava malzemesinin taraflarca getirilme ilkesi, dava malzemelerinin mahkemeye kimin tarafından getirileceğiyle ilgili bir ilkedir. Buna göre, hâkim, kendiliğinden, taraflarca ileri sürülmemiş vakıaları araştıramaz, hükmüne esas alamaz. Mahkeme, sadece tarafların getirdiği vakıalara göre talep sonucunu inceleyip karar verir. Taraflarca getirilme ilkesi Hukuk Muhakemeleri Kanunu’nun 25. maddesinde şu şekilde ifade edilmiştir: “(1) Kanunda öngörülen istisnalar dışında, hâkim, iki taraftan birinin söylemediği şeyi veya vakıaları kendiliğinden dikkate alamaz ve onları hatırlatabilecek davranışlarda dahi bulunamaz. (2) Kanunda belirtilen durumlar dışında, hâkim, kendiliğinden delil toplayamaz.”Bu ilkenin bir sonucu olarak mahkeme, sadece taraflarca ileri sürülen vakıaları inceleyebilir. Buna kural olarak deliller de dahildir (m. 25/2). Ancak hâkim, keşfe ve bilirkişi incelemesi yapılmasına karar verebilir. Ayrıca hâkim, olayın aydınlatılması için tarafların delil ikamesini isteyebilir, ancak tarafa belli bir delili hatırlatamaz. Taraflarca getirilme ilkesi, hâkimin soru sorma ve davayı aydınlatma ödevi (m. 31) çerçevesinde yumuşatılmıştır (Pekcanıtez Hakan, Atalay Oğuz, Özekes Muhammet, Medeni Usul Hukuku, 2011, 11.Bası, s. 248 vd). 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu’nun “Hâkimin davayı aydınlatma görevi” başlıklı 31.maddesine göre, “Hâkim, uyuşmazlığın aydınlatılmasının zorunlu olduğu durumlarda, maddi veya hukuki açıdan belirsiz yahut çelişkili gördüğü hususlar hakkında, taraflara açıklama yaptırabilir; soru sorabilir; delil gösterilmesini isteyebilir.” Hâkimin davayı aydınlatma ödevi olarak ifade edilen bu düzenleme ile doğru hüküm verebilmesi ve maddi gerçeğin bulunabilmesi amaçlanmıştır. Düzenlemede her ne kadar “açıklama yaptırabilir” denilmişse de, bunun, hâkimin davayı aydınlatması için bir “ödev” olduğunu kabul etmek gerekir. Çünkü davayı aydınlatma ödevi sayesinde hâkim, iddia ve savunmanın doğru ve tam olarak anlaşılmasını sağlayacak ve bu şekilde doğru olmayan bir kararın verilmesini önleyecektir (Pekcanıtez H., Atalay O., Özekes M., age, s. 248 vd). Somut uyuşmazlıkta dava dilekçesinden davacının hangi çalışma dönemi için, hangi davalıdan hangi alacakları talep ettiği anlaşılamamıştır. Mahkeme tarafından da, davacının taleplerinin açıklattırılması konusunda bir işlem yapılmamıştır.Bu nedenle, mahkemece davacı tarafa, hangi çalışma dönemi için, hangi davalıdan, hangi alacakları talep ettiği konusunda davacının iddialarını somutlaştırması için süre verilmeli, aydınlatma kapsamında çalışma dönemlerine ilişkin tarihler davacıya açıklattırılmalı sonucuna göre talepler hakkında bir karar verilmelidir.Davacının iddia ve talepleri tam ve kesin olarak saptanmadan, davacının hangi davalı nezdinde hangi tarihlerde çalıştığı kesin bir şekilde tespit edilmeden eksik inceleme ile yazılı şekilde karar verilmesi hatalı olup bozmayı gerektirmiştir.3-Zamanaşımı, alacak hakkının belli bir süre kullanılmaması yüzünden dava edilebilme niteliğinden yoksun kalabilmesini ifade eder. Bu tanımdan da anlaşılacağı üzere zamanaşımı, alacak hakkını sona erdirmeyip sadece onu "eksik bir borç" haline dönüştürür ve "alacağın dava edilebilme özelliği"ni ortadan kaldırır. Bu itibarla zamanaşımı savunması ileri sürüldüğünde, eğer savunma gerçekleşirse hakkın dava edilebilme niteliği ortadan kalkacağından, artık mahkemenin işin esasına girip onu da incelemesi mümkün değildir. Kısmi davada ise zamanaşımı yalnızca dava edilen kısım kesilir. Henüz açılmayan (saklı tutulan) ve daha sonra ıslahla arttırılan bölüm için zamanaşımı işlemeye devam eder. Ancak kısmi davadaki miktar, kısmi davanın açıldığı dava tarihine göre geriye doğru belirlenen zamanaşımı süresini kapsar. Bakiye alacak talep edildiği tarihe göre, geriye doğru zamanaşımı süresi içinde kalıyor ise zamanaşımına uğramadığı kabul edilmelidir. Kısaca kısmi davadaki alacak miktarı belirlendiği tarihten itibaren öncelikle ileriye doğru gerçekleşen alacak için mahsup edilmeli, bakiye alacak ise ondan sonraki süreyi kapsamalıdır. İlk kısmi davada belirlenen alacak mahsup edildikten sonra bakiyenin talep edildiği tarihten geriye doğru zamanaşımı süresi içinde kalan alacak, alacaklı lehine hüküm altına alınmalıdır. Dosya içeriğine göre, davalılar 21.05.2014 tarihli ıslaha karşı süresinde ve usulüne uygun olarak zamanaşımı definde bulunmuşlardır. Bu zamanaşımı define göre ilk kısmi davada istenen fazla mesai ücret alacağı miktarı dışlandığında 21.05.2009 tarihinden önceki fazla mesai ücret alacağının zamanaşımına uğradığı anlaşılmaktadır. Diğer tarafan mahkemece hükme esas alınan bilirkişi raporundaki tespit ve hesaplamalar denetime elverişli değildir.Bu nedenle, yukarıda iki numaralı bentte yazılı bozma nedeninde belirtilen eksiklik giderildikten sonra, davalıların ıslaha karşı ileri sürdükleri zamanaşımı defi de gözetilerek, talep edilen alacakların hesaplanması için yeniden bilirkişiden denetime elverişli rapor aldırılmalı ve sonucuna göre bir karar verilmelidir.Islaha karşı ileri sürülen zamanaşımı defi konusunda bir değerlendirme yapılmadan, denetime elverişli olmayan bilirkişi raporuna itibarla yazılı şekilde karar verilmesi hatalıdır.F) Sonuç:Temyiz olunan kararın, yukarıda yazılı sebeplerden dolayı BOZULMASINA, peşin alınan temyiz harcının istek halinde ilgiliye iadesine, 11/05/2016 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.