Anasayfa / İçtihat / Yargıtay Karar No : 11728 - Karar Yıl 2015 / Esas No : 132 - Esas Yıl 2014





MAHKEMESİ :İŞ MAHKEMESİDAVA : Davacı, icra takibine yapılan itirazın iptali, takibin devamı ile %40 icra inkar tazminatına hükmedilmesine karar verilmesini istemiştir.Yerel mahkemece, davanın reddine karar verilmiştir. Hüküm süresi içinde davacı avukatı tarafından temyiz edilmiş olmakla, dava dosyası için Tetkik Hakimi ... tarafından düzenlenen rapor dinlendikten sonra dosya incelendi, gereği konuşulup düşünüldü: Y A R G I T A Y K A R A R I A) Davacı İsteminin Özeti:Davacı, iş sözleşmesini ücretinin ödenmediği gerekçesiyle feshettiğini ileri sürerek kıdem tazminatı ile fazla çalışma, yıllık ücretli izin, ücret alacaklarının tahsili için başlattığı icra takibine karşı davalı tarafından ileri sürelen itirazın iptali ile icra inkar tazminatının davalıdan tahsiline karar verilmesini istemiştir.B) Davalı Cevabının Özeti:Davalı, davanın reddine karar verilmesini istemiştir.C) Yerel Mahkeme Kararının Özeti:Mahkemece, toplanan kanıtlara dayanılarak, davanın reddine karar verilmiştir.D) Temyiz:Kararı davacı vekili temyiz etmiştir.E) Gerekçe:Davacı, iş sözleşmesini, işvereni ... tarafından ücretinin ödenmediği gerekçesiyle feshettiğini ileri sürerek kıdem tazminatı ile fazla çalışma, yıllık ücretli izin, ücret alacaklarının tahsili için başlattığı icra takibine karşı, davalının işyerini iş akdinin fesih tarihinden sonra tüm aktif ve pasifleriyle devralalmasına itiraz ettiğini ileri sürerek, itirazın iptali ile icra inkar tazminatı talep etmiştir. Davalı, davacının işçisi olmadığını ve işyerini devralmadan önceki dönemdeki işçilik alacaklarından tutulamayacağını savunmuştur.İlk derece Mahkmesi'nce iş yeri devri nedeniyle davalının sorumlu tutulabilmesi için devir tarihinde mevcut iş sözleşmesinin bulunması gerektiği gerekçesi ile davanın reddine karar verilmiştir.İşyeri devrinin esasları ve sonuçları 10.6.2003 tarihinde yürürlüğe giren 4857 sayılı İş Kanununun 6. maddesinde düzenlenmiştir. Sözü edilen hükümde, işyerinin veya bir bölümünün devrinde devir tarihinde mevcut olan iş sözleşmelerinin bütün hak ve borçlarıyla devralan işverene geçeceği öngörülmüştür. Devir tarihinden önce doğmuş ve devir tarihinde ödenmesi gereken borçlarda ise, devreden işverenle devralan işverenin birlikte sorumlu olduğu aynı yasanın 3. fıkrasında açıklanmış ve devreden işverenin sorumluluğunun devir tarihinden itibaren iki yıl süreyle sınırlı olduğu hükme bağlanmıştır. Borçlar Kanunun 179. maddesinde, “Bir mameleki veya bir işletmeyi aktif ve pasifleriyle birlikte devralan kimse, bunu alacaklılara ihbar veya gazetelerde ilan ettiği tarihten itibaren onlara karşı mamelekin veya işletmenin borçlarından mesul olur; şu kadar ki, iki yıl müddetle evvelki borçlu dahi yenisiyle birlikte müteselsilen mesul kalır; bu müddet muaccel borçlar için ihbar veya ilan tarihinden ve daha sonra muaccel olacak borçlar için de muacceliyet tarihinden itibaren işlemeye başlar” şeklinde kurala yer verilmiştir. Bahsi geçen hükme göre, işyerinin ve işletmenin tüm aktif ve pasifleriyle devrinde, devir anında doğmuş bulunan borçlardan devralan işveren sorumlu olmaktadır. Devreden işveren bakımından bahsi geçen müteselsil sorumluluk, ihbar ve ilan tarihinden itibaren işlemeye başlar ise de, somut olayda devralan işverenin sorumluluğu tartışıldığından böyle bir ihbar ve ilan yoluna gidilmemiş olmasının bir önemi bulunmamaktadır. Davaya konu alacakların ait olduğu dönemde genel kanun niteliğinde olan Borçlar Kanunun 179. maddesine göre çözüme gidilmelidir. Bu durumda devir tarihinden önce doğmuş bulunan tazminat ve işçilik alacaklarından devralan işverenin sorumlu olduğu kabul edilmelidir. Gerekirse bu yönde bilirkişiden hesap raporu alınmalı ve Mahkemece bilirkişi raporu değerlendirmeye tabi tutularak karar verilmelidir. F) Sonuç:Temyiz olunan kararın, yukarıda yazılı sebepten dolayı BOZULMASINA, peşin alınan temyiz harcının istek halinde ilgiliye iadesine 24/03/2015 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.