Kanun Detayı

Anasayfa / İçtihat / Yargıtay Karar No : 11651 - Karar Yıl 2014 / Esas No : 6871 - Esas Yıl 2012





MAHKEMESİ : İSTANBUL 1. İŞ MAHKEMESİTARİHİ : 28/12/2011NUMARASI : 2010/1012-2011/1221DAVA :Davacı ve karşı davalı, kıdem tazminatı ile ihbar tazminatı alacaklarının ödetilmesine; davalı ve karşı davacı, ihbar tazminatı alacağının ödetilmesine karar verilmesini istemiştir. Yerel mahkeme, her iki davanın reddine karar vermiştir. Hüküm süresi içinde davacı ve karşı davalı avukatı tarafından temyiz edilmiş olmakla, dava dosyası için Tetkik Hakimi tarafından düzenlenen rapor dinlendikten sonra dosya incelendi, gereği konuşulup düşünüldü: Y A R G I T A Y K A R A R I A) Davacı İsteminin Özeti:Davacı/karşı davalı vekili, dava dilekçesinde özetle, müvekkilinin davalı şirkete ait P.. Ticaret Merkezi .... Blok K...... No....Şişli’de kurulu işyerine 31.04.2002 tarihinde girdiğini ve iş sözleşmesinin kendisi tarafından haklı nedenle sona erdirildiği 31.03.2009 tarihine kadar kesintisiz şekilde çalıştığını, iş sözleşmesinin feshi sırasında müvekkilinin davalı yanca tehdit edildiğini ve müvekkilinin bu tehdide binaen kanuni haklarını saklı tutarak ihtirazi kayıtla iş sözleşmesini feshettiğini beyan eden bir dilekçe imzaladığını, müvekkilinin iş sözleşmesini SGK’dan aldığı yazıyla da sabit olduğu üzere kıdem tazminatı almaya hak kazanmış olması nedeniyle haklı olarak feshettiğini beyanla fazlaya ilişkin haklarını saklı tutarak 16.689,44 TL kıdem tazminatının akdin feshi tarihinden en yüksek mevduat faiziyle ve 7.090,86 TL ihbar tazminatının yasal faiziyle birlikte davalıdan tahsiline karar verilmesini talep etmiştir.B) Davalı Cevabının Özeti:Davalı/karşı davacı vekili cevap/karşı dava dilekçesinde özetle, müvekkili işyerinde 30.04.2002 tarihinde çalışmaya başlayan davacı/karşı davalının, 20.03.2009 tarihinde verdiği dilekçe ile istifa ederek işten ayrılmak istediğini, davacının istifası kabul edilerek çıkışının yapılacağı ancak yasal hakkı bulunmadığı için kıdem tazminatının ödenmeyeceğinin kendisine bildirildiğini, davacının önel süresine uymayarak 31.03.2009 tarihinden itibaren işyerini terk edip işe gelmediğini, davacının 28.03.2009 tarihli dilekçesi ile 31.03.2009 tarihinden itibaren işyerinden ayrılmak istediğini bildirerek kendisinden ihbar tazminatı talep edilmemesini rica ettiğini, davacının 02.04.2009 tarihinde işyerine gelerek kıdem tazminatı talep ettiğini, istifa ettiğinden hakkı olmadığının belirtilmesi üzerine tehditler yağdırdığını, bu konuda tutanak tutulduğunu, davacının işten ayrıldıktan sora S..... Gıda Şti.’de işe başladığını ve müvekkili şirketin müşterilerine davacının artık bu firmada teknik müdür olarak çalışmaya başladığı ifade edilerek işbirliği yapılmasını talep eden fakslar gönderildiğini, davacının 03.04.2009 tarihinde müvekkili şirketin yurtdışı bağlantılı görevlisine gönderdiği e-mail’de neden istifa ettiğini yazdığını, bu durumun, davacınınEğitim ve kıdemi ile farklı tarihlerde iki ayrı dilekçe vermiş olmasının davacının baskı olmaksızın istifa ettiğini kanıtladığını, davacının brüt ücreti nazara alındığında talep edilen tazminat tutarlarının da fazla olduğunu beyanla davanın reddini savunmuş, karşı dava olarak da, fazlaya ilişkin haklarını saklı tutarak, 8 haftalık ihbar öneline uymayan davacı/karşı davalıdan 6.943,95 TL ihbar tazminatının dava tarihinden itibaren yasal faiziyle ödenmesine karar verilmesini talep etmiştir.C) Yerel Mahkeme Kararının Özeti:Mahkemece her iki tarafın davalarının reddine karar verilmiştir.D) Temyiz:Kararı davacı ve karşı davalı yasal süresi içerisinde temyiz etmiştir.E) Gerekçe:1- Dosyadaki yazılara toplanan delillerle kararın dayandığı kanuni gerektirici sebeplere göre davacı- karşı davalının aşağıdaki bendin kapsamı dışında kalan temyiz itirazları yerinde değildir.2- İş sözleşmesinin işçi tarafından yaşlılık aylığı tahsisi amacıyla feshedilip feshedilmediği ve buna göre kıdem hakkının doğup doğmadığı konularında taraflar arasında uyuşmazlık bulunmaktadır.4857 sayılı İş Kanunu'nun 120. maddesi yollamasıyla, halen yürürlükte olan 1475 sayılı Kanun'un 14. maddesinin birinci fıkrasının dördüncü bendinde, işçinin bağlı bulunduğu kurum veya sandıktan yaşlılık, emeklilik veya malullük aylığı yahut toptan ödeme almak amacıyla ayrılması halinde, kıdem tazminatına hak kazanılabileceği hükme bağlanmıştır. O halde anılan hüküm uyarınca, fesih bildiriminde bulunulabilmesi için işçinin bağlı bulunduğu kurum veya sandıktan yaşlılık, emeklilik, malullük ya da toptan ödemeye hak kazanmış olması şarttır. Bundan başka işçinin bağlı bulunduğu kurum ya da sandığa bahsi geçen işlemler için başvurması ve bu yöndeki yazıyı işverene bildirmesi gerekir. Böylece işçinin yaşlılık, emeklilik, mamullük ve toptan ödeme yönlerinden bağlı bulunduğu mevzuata göre hak kazanıp kazanmadığı denetlenmiş olur. Öte yandan işçinin, sosyal güvenlik anlamında bu hakkı kazanmasının ardından, ilgili kurum ya da sandığa başvurmaksızın kıdem tazminatı talebiyle işyerinden ayrılması ve bu yolla hakkın kötüye kullanılmasının önüne geçilmiş olur. İşçi tarafından bağlı bulunduğu kurum ya da sandıktan tahsise ya da tahsis yapılabileceğine dair yazının işverene bildirildiği anda işverenin kıdem tazminatı ödeme yükümü doğar. Faiz başlangıcında da bu tarih esas alınmalıdır. 4447 sayılı Kanun'un 45. maddesi ile 1475 sayılı Kanun'un 14. maddesinin birinci fıkrasına (5) numaralı bent eklenmiştir. Anılan hükme göre, işçinin emeklilik konusunda yaş hariç diğer kriterleri yerine getirmesi halinde kendi isteği ile işten ayrılması imkânı tanınmıştır. Başka bir anlatımla, sigortalılık süresini ve pirim ödeme gün sayısını tamamlayan işçi, yaş koşulu sebebiyle emeklilik hakkını kazanamamış olsa da, anılan bent gerekçe gösterilmek suretiyle işyerinden ayrılabilecek ve kıdem tazminatına hak kazanabilecektir. Ancak, işçinin işyerinden ayrılmasının yaş hariç emekliliğe dair diğer kriterleri tamamlaması üzerine çalışmasını sonlandırması şeklinde gelişmesi ve bu durumu işverene bildirmesi gerekir. Somut olayda makine teknisyeni olarak çalışan davacının 1475 sayılı Kanun'un 14. maddesinin birinci fıkrası (5) numaralı bendi uyarınca on beş yıl sigortalılık ve 3600 gün prim günü şartlarını sağlayıp sağlamadığını öğrenmek amacıyla 03.02.2009 tarihinde Unkapanı Sosyal Güvenlik Merkezine başvurusunun olduğu ve bu başvuruya cevaben verilen yazıda 1475 sayılı Kanun'un 14. Maddesi gereği kıdem tazminatına hak kazanacağının bildirildiği görülmektedir. Davacı 20.03.2009 tarihli istifa dilekçesinde sebep bildirmeden istifa etmiş, duruşmada, hizmet ve pirim sürelerinin dolması nedeni ile kıdem tazminatı alabileceğine ilişkin yazı aldığını, bunu işverene verdiğini, genel müdürün kendisine istifa dilekçesi imzalattığını beyan etmiştir. Davacı 12.05.2009 tarihinde başka bir işverene ait işyerinde çalışmak üzere işe başlamıştır. Davacının işyerinden ayrıldıktan sonra başka bir firmada çalışması hakkın kötüye kullanılması olarak değerlendirilemez. Davacı kanunun kendisine verdiği yaş hariç emeklilik hakkını kullanmıştır. Kanunda tanınan bu hakkın amacı, işyerinde çalışarak yıpranmış olan ve bu arada sigortalılık yılı ile prim ödeme süresine ait yükümlülükleri tamamlayan işçinin emeklilik için bir yaşı beklemesine gerek olmadan iş sözleşmesini sonlandırabilmesine imkân tanımaktır. Davacı yasal hakkını kullandığından kıdem tazminatı talebinin kabulü yerine reddine karar verilmesi hatalı olup bozmayı gerektirmiştir. F) Sonuç:Temyiz olunan kararın, yukarıda yazılı sebepten dolayı BOZULMASINA, peşin alınan temyiz harcının istek halinde ilgiliye iadesine 07.04.2014 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.