Anasayfa / İçtihat / Yargıtay Karar No : 11632 - Karar Yıl 2016 / Esas No : 2152 - Esas Yıl 2015





MAHKEMESİ :İŞ MAHKEMESİDAVA : Davacı, kıdem tazminatı, ihbar tazminatı ile fazla mesai ücreti, maaş alacağı, ikramiye alacağı, maaş farkı alacağı, hafta tatil ücreti, yıllık izin ücreti, ulusal bayram ve genel tatil ücreti alacaklarının ödetilmesine karar verilmesini istemiştir.Yerel mahkemece, davanın kısmen kabulüne karar verilmiştir. Hüküm süresi içinde davalı avukatı tarafından temyiz edilmiş olmakla, dava dosyası için Tetkik Hakimi tarafından düzenlenen rapor dinlendikten sonra dosya incelendi, gereği konuşulup düşünüldü: Y A R G I T A Y K A R A R I A) Davacı İsteminin Özeti:Davacı vekili dava dilekçesinde özetle;müvekkilinin 21/10/2001 - 12/10/2010 tarihleri arasında kozmatik bujiteri ve iç giyim bölümleri olmak üzere 3 departmandan sorumlu olduğunu ve kozmatik satın alma müdürü pozisyonunda çalıştığını,işveren tarafından müvekkilinin hesabına para gönderildiği gerekçesiyle iş sözleşmesinin haklı nedene dayalı olarak feshedildiğinin bildirildiğini,.. ... davacının kızının okul taksitlerine yardımcı olmak amacıyla 10/09/2009 ve 28/01/2010 tarihlerinde kızı ...hesabına 4.000,00 TL banka havalesi yapıldığını, söz konusu havalenin davalı şirket işi ile ilgisinin olmadığını, iş sözleşmesinin işverence haksız nedenle feshedildiğini ileri sürerek; kıdem tazminatı, ihbar tazminatı, fazla mesai alacağı, maaş ve ikramiye alacağı, maaş farkı alacağı, hafta sonu alacağı, ulusal bayram ve genel tatil ücreti alacağı ve yıllık ücretli izin alacaklarını istemiştir.B) Davalı Cevabının Özeti:Davalı vekili cevap dilekçesinde özetle; dava konusu yapılan alacakların zaman aşımına uğradığını, ... Mağazasından davacı ve kızı...hesabına muhtelif tarihlerde havale yapıldığının tespit edildiğini, işverenin güvenini kötüye kullanması nedeniyle davacının iş akdinin İş Kanunu'nun 25.maddesi kapsamında haklı sebeple feshedildiğini, ... Cumhuriyet Başsavcılığı'na davacı hakkında suç duyurusunda bulunduğunu savunarak; davanın reddini istemiştir.C) Yerel Mahkeme Kararının Özeti:Mahkemece toplanan deliller,tanık beyanları,bilirkişi raporu ve tüm dosya kapsamının değerlendirilmesinde;davacının davalı iş yerinde 05/03/2002 - 12/10/2010 tarihleri arasında 8 yıl 7 ay 7 gün süre ile çalıştığının belirlendiği,dosya içerisinde mevcut bulunan tanık beyanları, emsal ücret araştırmasına ilişkin yazı cevapları birlikte değerlendirildiğinde davacının davalı iş yerinde en son aylık net 3.000,00 TL ücret ile çalıştığının kabul edildiği,davalı tarafından davacının ve kızı ...'nin hesabına şirket müşterisi tarafından muhtelif tarihlerde havale yapıldığı, bu şekilde şirket işi için davacının menfaat temin ettiği gerekçesiyle iş sözleşmesinin haklı sebebe dayalı olarak feshedildiği ileri sürülmüş ise de, dinlenen tanık beyanları, dosya kapsamı birlikte değerlendirildiğinde davacı işçinin yaptığı görev gereği şirket müşterisinden menfaat temin ettiği bu şekilde işverenin güvenini kötüye kullandığı ileri sürülmüş ise de bu husus işverence inandırıcı delillerle kanıtlanmadığı,hükme esas alınan bilirkişi raporu doğrultusunda;kıdem tazminatı,ihbar tazminatı,ücret alacağı,izin ücreti,fazla mesai ücreti alacağı,ulusal bayram ve genel tatil ücreti alacaklarının kabulüne,maaş farkı ve hafta tatili alacaklarının reddine karar verilerek hüküm kurulmuştur. D) Temyiz:Kararı davalı temyiz etmiştir.E) Gerekçe:1- Dosyadaki yazılara, toplanan delillerle kararın dayandığı kanuni gerektirici sebeplere göre davalı vekilinin aşağıdaki bendin kapsamı dışında kalan temyiz itirazları yerinde değildir.2-Taraflar arasında işçiye ödenen aylık ücretin miktarı konusunda uyuşmazlık bulunmaktadır. 4857 sayılı İş Kanununda 32 nci maddenin ilk fıkrasında, genel anlamda ücret, bir kimseye bir iş karşılığında işveren veya üçüncü kişiler tarafından sağlanan ve para ile ödenen tutar olarak tanımlanmıştır.Ücret kural olarak dönemsel (periyodik) bir ödemedir. Kanunun kabul ettiği sınırlar içinde tarafların sözleşme ile tespit ettiği belirli ve sabit aralıklı zaman dilimlerine, dönemlere uyularak ödenmelidir. Yukarıda değinilen Yasa maddesinde bu süre en çok bir ay olarak belirtilmiştir. İş sözleşmesinin tarafları, asgarî ücretin altında kalmamak kaydıyla sözleşme özgürlüğü çerçevesinde ücretin miktarını serbestçe kararlaştırabilirler. İş sözleşmesinde ücretin miktarının açıkça belirtilmemiş olması, taraflar arasında iş sözleşmesinin bulunmadığı anlamına gelmez. Böyle bir durumda dahi ücret, Borçlar Kanunun 323 üncü maddesinin ikinci fıkrasına göre tespit olunmalıdır. İş sözleşmesinde ücretin kararlaştırılmadığı hallerde ücretin miktarı, işçinin kişisel özellikleri, işyerindeki ya da meslekteki kıdemi, meslek unvanı, yapılan işin niteliği, iş sözleşmesinin türü, işyerinin özellikleri, emsal işçilere o işyerinde ya da başka işyerlerinde ödenen ücretler, örf ve adetler göz önünde tutularak belirlenir. 4857 sayılı Yasanın 8 inci maddesinde, işçi ile işveren arasında yazılı iş sözleşmesi yapılmayan hallerde en geç iki ay içinde işçiye çalışma koşullarını, temel ücret ve varsa eklerini, ücret ödeme zamanını belirten bir belgenin verilmesi zorunlu tutulmuştur. Aynı yasanın 37 nci maddesinde, işçi ücretlerinin işyerinde ödenmesi ya da banka hesabına yatırılması hallerinde, ücret hesap pusulası türünde bir belgenin işçiye verilmesinin zorunlu olduğu hükme bağlanmıştır. Usulünce düzenlenmiş olan bu tür belgeler, işçinin ücreti noktasında işverenden sadır olan yazılı delil niteliğindedir. Kişi kendi muvazaasına dayanamayacağından, belgenin muvazaalı biçimde işçinin isteği üzerine verildiği iddiası işverence ileri sürülemez. Ancak böyle bir husus ileri sürülsün ya da sürülmesin, muvazaa olgusu mahkemece resen araştırılmalıdır. (Yargıtay 9.HD. 23.9.2008 gün 2007/27217 E, 2008/24515 K.). Çalışma belgesinde yer alan bilgilerin gerçek dışı olmasının da yaptırıma bağlanmış olması, belgenin ispat gücünü arttıran bir durumdur. Kural olarak ücretin miktarı ve ekleri gibi konularda ispat yükü işçidedir. Ancak bu noktada, 4857 sayılı Kanunun 8 inci ve 37 nci maddelerinin, bu konuda işveren açısından bazı yükümlülükler getirdiği de göz ardı edilmemelidir. Bahsi geçen kurallar, iş sözleşmesinin taraflarının ispat yükümlülüğüne yardımcı olduğu gibi, çalışma yaşamındaki kayıt dışılığı önlenmesi amacına da hizmet etmektedir. Bu yönde belgenin verilmiş olması ispat açısından işveren lehine olmakla birlikte, belgenin düzenlenerek işçiye verilmemiş oluşu, işçinin ücret, sigorta pirimi, çalışma koşulları ve benzeri konularda yasal güvencelerini zedeleyebilecek durumdadır. Çalışma belgesi ile ücret hesap pusulasının düzenlenerek işçiye verilmesi, iş yargısını ağırlıklı olarak meşgul eden, işe giriş tarihi, ücret, ücretin ekleri ve çalışma koşullarının belirlenmesi bakımından da önemli kolaylıklar sağlayacaktır. Bu bakımdan ücretin ispatı noktasında delillerin değerlendirilmesi sırasında, işverence bu konuda belge düzenlenmiş olup olmamasının da araştırılması gerekir.Çalışma yaşamında daha az vergi ya da sigorta pirimi ödenmesi amacıyla zaman zaman, iş sözleşmesi veya ücret bordrolarında gösterilen ücretlerin gerçeği yansıtmadığı görülmektedir. Bu durumda gerçek ücretin tespiti önem kazanır. İşçinin kıdemi, meslek unvanı, fiilen yaptığı iş, işyerinin özellikleri ve emsal işçilere ödenen ücretler gibi hususlar dikkate alındığında imzalı bordrolarda yer alan ücretin gerçeği yansıtmadığı şüphesi ortaya çıktığında, bu konuda tanık beyanları gözetilmeli ve işçinin meslekte geçirdiği süre, işyerinde çalıştığı tarihler, meslek unvanı ve fiilen yaptığı iş bildirilerek sendikalarla, ilgili işçi ve işveren kuruluşlarından emsal ücretin ne olabileceği araştırılmalı ve tüm deliller birlikte değerlendirilerek bir sonuca gidilmelidir.Somut uyuşmazlıkta davacı ücretinin net 3.300 TL olduğunu, davalı davacının ücretinin net 700,00 TL olduğunu savunmuştur.Davacı tanıkları beyanlarında davacının net maaşını bilmediklerini ,asgari tutarın bankaya yatırıldığını geri kalan kısmın elden ödendiğini beyan etmiştir.Mahkemece emsal ücret araştırması sonucunda...Sendikası yol,yemek dahil ücretin net 3.000,00 TL olduğunu,... Sendikası net 3.000,00 TL olarak ücret bildirmiş olup ücretin emsal ücretleri de aşar şekilde davacı iddiası gibi net 3.300 TL olarak kabul edilmesi hatalıdır.Mahkemece davacının ücretinin ... Sendikası tarafından bildirilen yol ve yemek dahil net 3.000,00 TL ücret olarak kabulü ile kıdem ve ihbar tazminatının giydirilmiş net 3.300 TL. diğer alacakların yemek ve yol paraları düşülerek bulunacak çıplak ücret üzerinden hesaplanıp, hüküm altına alınması için kararın bozulması gerekmiştir.F) Sonuç:Temyiz olunan kararın, yukarıda yazılı sebepden dolayı BOZULMASINA, peşin alınan temyiz harcının istek halinde ilgiliye iadesine 10.05.2016 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.