Anasayfa / İçtihat / Yargıtay Karar No : 11391 - Karar Yıl 2016 / Esas No : 1669 - Esas Yıl 2015





MAHKEMESİ :İŞ MAHKEMESİDAVA : Davacı, kıdem tazminatı, ihbar tazminatı ile fazla mesai ücreti, izin ücreti, hafta tatil ücreti, genel tatil ücreti alacaklarının ödetilmesine karar verilmesini istemiştir.Yerel mahkemece, davanın kısmen kabulüne karar verilmiştir. Hüküm süresi içinde davalı avukatı tarafından temyiz edilmiş olmakla, dava dosyası için Tetkik Hakimi tarafından düzenlenen rapor dinlendikten sonra dosya incelendi, gereği konuşulup düşünüldü: Y A R G I T A Y K A R A R I A) Davacı İsteminin Özeti:Davacı vekili özetle; davacının davalı işyerinde 25.12.2006 tarihinde çalışmaya başladığını, performans düşüklüğü gerekçe gösterilerek iş akdinin 15.08.2009 günü işverenlik tarafından feshedildiğini, fesih sonrası açılan işe iade davası sonucu davacının işe iadesine karar verildiğini, kesinleşen işe iade kararı doğrultusunda yapılan işe iade başvurusuna karşılık işverence yapılan işe davetin samimi olmadığını ve davacının eski işine başlatılmadığını, işe iade davasından doğan tazminatlar ile bir kısım işçilik alacaklarının ödenmediğini iddia ederek; 4 aylık boşta geçen süre ücreti ve diğer hakları, 4 aylık ücret tutarında işe başlatmama tazminatı, kıdem tazminatı, ihbar tazminatı, fazla mesai ücreti, hafta tatili ücreti, genel tatil ücreti ve yıllık izin ücreti alacaklarının faizi ile birlikte davalıdan tahsilini talep ve dava etmiştir. B) Davalı Cevabının Özeti:Davalı vekilince özetle; kesinleşen işe iade kararı sonrası davacının işe iade başvurusuna karşılık yasal süresi içerisinde işe başlama daveti yapıldığı ancak davacının herhangi bir bildirimde bulunmaksızın izinsiz ve mazeretsiz olarak 20-21-23-24.02.2013 tarihlerinde işe gelmemesi üzerine iş akdinin, 4857 sayılı İş Kanunu’nun 25. maddesinin II-g bendi gereği işverenlik tarafından haklı nedenle feshedildiği, ödenmeyen ücret alacağı bulunmadığı, yıllık izinlerin kullanıldığı, fazla mesai ve hafta tatili ücretine hak kazanılamayacağı, çağrıldığı halde işbaşı yapmayan davacının boşta geçen süre ücreti ve işe başlatmama tazminatı talep edemeyeceği savunularak davanın reddi talep edilmiştir.C) Yerel Mahkeme Kararının Özeti:Mahkemece, toplanan kanıtlar ve bilirkişi raporuna dayanılarak;4 aylık boşta geçen süre ücreti ve diğer hakları, işe başlatmama tazminatı, kıdem tazminatı, ihbar tazminatı ve yıllık izin ücreti taleplerinin kabulüne, ispatlanamayan fazla mesai ücreti, hafta tatili ücreti ve genel tatil ücreti taleplerinin reddine karar verilmiştir. D) Temyiz:Kararı, davalı temyiz etmiştir. E) Gerekçe:1-6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanununun 27. maddesinde yer bulan “Hukuki Dinlenilme Hakkı” gereğince davanın tarafları, müdahiller ve yargılamanın diğer ilgilileri, kendi hakları ile bağlantılı olarak hukuki dinlenilme hakkına sahip olup, bu hak yargılama ile ilgili olarak bilgi sahibi olunmasını, açıklama ve ispat hakkını, mahkemenin, açıklamaları dikkate alarak değerlendirmesini ve kararların somut ve açık olarak gerekçelendirilmesini içermektedir. Bu hak açıklamada bulunma hakkını ve dolayısı ile delil bildirime ve bildirilen delillerin toplanmasını ve değerlendirilmesini kapsar. Davanın taraflarının, usul hukuku hükümlerine aykırı olarak ispat hakkını kullanmalarının kısıtlanması, iddia ve savunma hakkının kısıtlanması sonucunu doğurur. Somut uyuşmazlıkta; davalı vekilince bildirilen davalı tanıklarına usulüne uygun tebligat çıkarılmış, tebligatlar tanıkların adresten taşındıkları gerekçesiyle bila tebliğ dönmüştür. Davalı vekilinin mazeret sunduğu 23/10/2013 tarihli celsede, bu nedenle “Dosya kapsamı nazara alındığında davalı tanıklarının dinlenmesine yer olmadığına, “şeklinde ara karar oluşturulmuştur. Bir sonraki 19/03/2014 tarihli celsede; davalı vekili tanıklarının dinlenmesini talep etmiş ise de mahkemece, “Geçen celsenin bir nolu ara kararında bir değişiklik olmadığından davalı tanığının dinlenmesine yer olmadığına” şeklinde kurulan ara karar ile, talep tekrar reddedilmiş ve davalı tanıkları dinlenmeden yargılama yapılarak nihai karar verilmiştir. Davalı tarafın tanıklarının dinlenmemesi ispat hakkının kısıtlanması sureti ile hukuki dinlenme hakkının ortadan kaldırılmasıdır. Tebligat yapılamayan davalı tanıklarına ilişkin olarak, HMK’nun 240/3. maddesi uyarınca, işlem yapılmadan, davalı tanıkları dinlenmeden, eksik araştırma ile sonuca gidilmesi hatalıdır.2-HMK’nun 280. maddesi uyarınca, bilirkişi raporu davalıya tebliğ edilmeden karar verilmesi hukuki dinlenilme hakkının ihlalidir.3-Hükmedilen miktarların net mi yoksa brüt mü olduğunun, hükümde belirtilmemesinin HMK ‘nun 297/2. maddesine aykırı olduğunun ve infazda tereddüte yol açacağının düşünülmemesi de hatalı olup, bozmayı gerektirmiştir. F)Sonuç: Temyiz olunan kararın yukarıdaki sebeplerden dolayı BOZULMASINA, bozma sebebine göre sair temyiz itirazlarının incelenmesine yer olmadığına, peşin alınan temyiz harcının istek halinde ilgiliye iadesine, 05/05/2016 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.