MAHKEMESİ :İŞ MAHKEMESİDAVA : Davacı, ücret alacağının ödetilmesine karar verilmesini istemiştir.Yerel mahkemece, davanın reddine karar verilmiştir. Hüküm süresi içinde davacı avukatı tarafından temyiz edilmiş olmakla, dava dosyası için Tetkik Hakimi tarafından düzenlenen rapor dinlendikten sonra dosya incelendi, gereği konuşulup düşünüldü: Y A R G I T A Y K A R A R I A) Davacı İsteminin Özeti:Davacı vekili; müvekkilinin 15/05/2013 tarihinde yaptığı belirli süreli hizmet sözleşmesi ile davalı işyerinde çalışmaya başladığını, turizm sektöründe uzun yıllardır bulunduğunu, tecrübesinden ve müşteri kitlesinden yararlanmak isteyen davalı ile yaptıkları anlaşma gereğince davalı şirketin oteline getirdiği bireysel ya da toplu müşterilerin ödeyecekleri konaklama bedelleri için davalı şirketin keseceği fatura üzerinden % 10 ve her türlü yemek, toplantı ve benzeri organizasyonlarından ise %5 ile % 10 arasında komisyon ödenmesi şeklinde anlaştıklarını, işini layıkıyla yaparak otele müşteri getirdiğini, 2013 yılı Haziran ayında 15 gün için 920 TL, Temmuz ayında 2.266 TL, Ağustos ayında 2.500 TL, Eylül ayında 5.080 TL, kış döneminde ise Ekim ayında 4.450 TL, Kasım ayında 2.470 TL, Aralık ayında 1.087 TL, 2014 Ocak ayında 1.007 TL ücret aldığını ve 15/02/2014 tarihinde haksız olarak işten çıkarıldığını, belirli süreli hizmet sözleşmesi olduğu için kalan sürede elde edebileceği menfaatlere karşılık olmak üzere 07/03/2014 tarihinde 2.500 TL ve Nisan 2014 tarihinde 2.500 TL olmak üzere yalnızca 5.000 TL ödendiğini ileri sürerek, 15/02/2014-Ekim 2014 tarihleri arası için 8 ay 15 gün karşılığı ücretlerinin davalıdan tahsiline karar verilmesini talep etmiştir.B) Davalı Cevabının Özeti:Davalı vekili; davanın belirsiz alacak davası olarak açılmasının mümkün olmadığını, davacı ile aralarındaki ilişkinin hizmet sözleşmesi niteliğinde olmadığını, bu nedenle davanın Asliye Ticaret Mahkemelerinde görülmesi gerektiğini, sözleşmenin belirli süreli olarak kabul edilmesinin mümkün olmadığını ve müvekkili şirketi zor durumda bıraktığı için sözleşmeyi haklı olarak feshettiklerini, buna rağmen iyiniyetle hareket ettiklerini, sözleşmede bahsi geçen erken fesih tazminatını davacıya ödediklerini savunarak, davanın reddini talep etmiştir.C) Yerel Mahkeme Kararının Özeti:Mahkemece taraflar arasındaki sözleşmenin hizmet sözleşmesi niteliğinde olmadığı, hizmet sözleşmesi niteliğinde olduğu kabul edilse dahi sözleşme belirli süreli sözleşme olmadığı için bakiye süre ücret alacağı talep edilemeyeceği gerekçesiyle davanın reddine hükmedilmiştir.D) Temyiz:Kararı davacı temyiz etmiştir.E) Gerekçe:Uyuşmazlık taraflar arasında iş ilişkisi bulunup bulunmadığı noktasında toplanmaktadır.4857 sayılı Kanun’un 8. maddesinin 1. fıkrasına göre, iş sözleşmesi, bir tarafın (işçi) bağımlı olarak iş görmeyi diğer tarafın (işveren) da ücret ödemeyi üstlenmesinden oluşan sözleşmedir. Ücret, iş görme ve bağımlılık iş sözleşmesinin belirleyici öğeleridir. Fesihten sonra yürürlüğe giren 6098 sayılı Türk Borçlar Kanunu’nun 393. maddesinde hizmet sözleşmesi “işçinin işverene bağımlı olarak belirli veya belirli olmayan süreyle iş görmeyi ve işverenin de ona zamana veya yapılan işe göre ücret ödemeyi üstlendiği sözleşme” olarak tanımlanmış ve İş Kanunu’ndan farklı olarak iş görme ve ücret unsurunun alt unsurları vurgulanarak açıklanmıştır.İş sözleşmesini belirleyen ölçüt hukuki-kişisel bağımlılıktır. Gerçek anlamda hukuki bağımlılık işçinin işin yürütümüne ve işyerindeki talimatlara uyma yükümlülüğünü içerir. İş sözleşmesinde bağımlılık unsurunun içeriğini işverenin talimatlarına göre hareket etmek ve iş sürecinin ve sonuçlarının işveren tarafından denetlenmesi oluşturmaktadır. Bağımlılık iş sözleşmesini karakterize eden unsur olup, genel anlamıyla bağımlılık, hukuki bağımlılık olarak anlaşılmakta olup, işçinin belirli veya belirsiz bir süre için işverenin talimatına göre ve onun denetimine bağlı olarak çalışmasını ifade eder. İş sözleşmesinde bağımlılık unsurunun içeriğini; işverenin talimatlarına göre hareket etmek ve iş sürecinin ve sonuçlarının işveren tarafından denetlenmesi oluşturmaktadır. Somut uyuşmazlıkta, davacının, davalı işverenliğe bağımlı olarak çalışmadığı, davacı ile davalı arasında iş ilişkisi bulunmadığı, esasen bu durumun mahkemenin de kabulünde olduğu anlaşıldığından, bu nedenle davanın görev yönünden dava şartı yokluğu nedeni ile usulden reddi yerine esastan reddine karar verilmesi hatalıdır.F) Sonuç:Temyiz olunan kararın yukarıda yazılı sebepten BOZULMASINA, peşin alınan temyiz harcının istek halinde ilgilisine iadesine, 03/05/2016 gününde oybirliğiyle karar verildi.