Anasayfa / İçtihat / Yargıtay Karar No : 10669 - Karar Yıl 2016 / Esas No : 9270 - Esas Yıl 2016





MAHKEMESİ :İŞ MAHKEMESİDAVA : Davacı, kıdem tazminatının ödetilmesine karar verilmesini istemiştir.Yerel mahkemece, davanın kabulüne karar verilmiştir. Hüküm süresi içinde davalı avukatı tarafından temyiz edilmiş olmakla, dava dosyası için Tetkik Hakimi tarafından düzenlenen rapor dinlendikten sonra dosya incelendi, gereği konuşulup düşünüldü: Y A R G I T A Y K A R A R I A) Davacı İsteminin Özeti:Davacı vekili, davacının 06/01/1997 tarihinden itibaren ... ya bağlı Kamu Hastanelerinde doktorluk görevini ifa ettiğini, 2005 yılında ... hastanelerinin devlet hastanesine dönüştürülmesi üzerine görevine Sakarya Yenikent Devlet Hastanesinde devam ettiğini, 15/04/2010 tarihinde kamudaki görevinden istifa ederek özel sektörde çalışmaya devam ettiğini, göreve başladığı 06/01/1997 tarihinden itibaren 2368 sayılı kanun uyarınca kendisine tanınan mesai saatleri dışında serbest çalışabilme hakkından yararlandığını, davalı iş yerinde iş yeri hekimi olarak part-time 01/03/2013 tarihinde çalışmaya başladığını ve kamudaki görevinden istifa ettikten sonrada iş yeri hekimliğine devam ettiğini, 29/03/2013 tarihinde iş akdinin emeklilik nedeniyle sona erdiğini, davalı işverenden talep etmesine rağmen kıdem tazminatının ödenmediğini belirterek kıdem tazminatının tahsiline karar verilmesini talep etmiştir.B) Davalı Cevabının Özeti:Davalı vekili, davacının işyerinde, iş kanununa uygun olarak çalışmadığını, davacının haftalık 6 saat çalışması mevcut olup kıdem tazminatının bu çalışma saatlerine göre hesaplanması gerektiğini, davanın reddi gerektiğini savunmuştur.C) Yerel Mahkeme Kararının Özeti:Mahkemece yapılan yargılama sonunda, davacının iş yerinde hekim olarak çalıştığı tanık beyanları ve dosya kapsamı ile sabittir. Davacının işyerinde çalıştığı süre, yapmış olduğu işin niteliği ve mesleği, taraflar arasında imzalı sözleşmelerin her ikisinde de ücret ödemelerinde Bölge Tabip Odası Başkanlığının tespit ettiği ücret tutanağının ödeneceğinin kararlaştırıldığı, Tabipler odası tarafından gönderilen ücret bilgilerinde 200-224 arası işçi olan işyerleri için net ücretin 3472,95 TL olarak tespit edildiğinin belirtildiği, ayrıca davacının ücretinin yatırıldığı banka tarafından gönderilen kayıtlarda 1500 TL ödeme yapıldığının anlaşıldığı, davacı tarafından ibraz edilen belgelerde davacının ücretinin 2010 yılında 2500 TL , 2012 yılında ise 3000 TL ücret aldığının belirtildiği anlaşıldığından davacının 3000 TL net ücret karşılığında çalıştığının sonucuna varıldığı, davacının 29/03/2013 tarihinde tahsis talebinde bulunduğu ve 01/06/2013 tarihinden itibaren emekli aylığı bağlandığı, davalı işveren tarafından 29/03/2013 tarihinde çıkışının verildiği, iş sözleşmesinin davacı işçi tarafından emeklilik suretiyle fesih edildiği gerekçesi ile davanın kısmen kabulüne karar verilmiştir.D) Temyiz:Karar davalı vekili tarafından temyiz edilmiştir. E) Gerekçe:1. Usul yönünden;6100 sayılı HMK.’un 166/1. Maddesi uyarınca “Aynı yargı çevresinde yer alan aynı düzey ve sıfattaki hukuk mahkemelerinde açılmış davalar, aralarında bağlantı bulunması durumunda, davanın her aşamasında, talep üzerine veya kendiliğinden ilk davanın açıldığı mahkemede birleştirilebilir”. Aynı maddenin 4. Fıkrasında ise bağlantının ne olduğu açıklanmış ve “davaların aynı veya birbirine benzer sebeplerden doğması ya da biri hakkında verilecek hükmün diğerini etkileyecek nitelikte bulunması durumunda, bağlantı var sayılacağı” belirtilmiştir.Somut uyuşmazlıkta, davacının sağlık hizmetini birden fazla işverene karşı yerine getirdiği savunulmuş ve Dairemizin 2015/694 ve 2016/6071 Esaslarında incelemesi yapılan dosyalarda aynı davacı tarafından açılan kıdem tazminatı istemli davada hizmet verilen diğer işverenler aleyhine aynı mahkemece kıdem tazminatına karar verilmiştir. Aynı davacı tarafından birden fazla şirkete karşı iş görme edimi nedeni ile aynı taleple açılan davada davacı ve dava konusu aynı olup, verilecek hüküm diğer davalıları da etkileyeceğinden, anılan davaların birleştirilerek görülmesi gerekirken Mahkemece birleştirme kararı verilmeden karar verilmesi usule aykırıdır.2. Esas yönünden;İş Sözleşmesine katılma ayrı bir kural olarak öngörülmemiş ise de sözleşmeye katılma 6098 sayılı TBK. ‘un 206 maddesinde tanımlanmış ve kurala bağlanmıştır. Ancak bu düzenlemeden önce doktrinde bu sözleşme türü ifadesini bulmuş(M. ALP. İş Sözleşmesinin Devrinde Bazı Sorunlar. DEÜ. Hukuk Fakültesi Dergisi. Cilt 9. Özel Sayı, 2007) ve Yargıtay kararına da(Dairemizin 17.06.2013 gün ve 2011/2705 E, 2013/18665 K.) konu olmuştur. İş sözleşmesine katılmada başlangıçta tek bir işverenle kurulan iş ilişkisine zamanla diğer bir işveren katılmakta ve işçi iş görme edimini bu katılan şirkete karşı da yerine getirmektedir. İsçinin ilk işvereni ile bağlantısı kopmamakta, iş sözleşmesinin devri değil, işveren tarafında bir çoğalma söz konusu olmaktadır. Bu durumda da tek bir iş ilişkisi vardır. Birlikte istihdam ve iş sözleşmesine katılmada tek bir iş ilişkisi ve dolayısı ile tek bir ücret ödemesi sözkonusudur. İşçinin diğer şirketlere karşı iş görme edimi, fazla iş olarak değerlendirilemez ve bu nedenle ayrıca ücretin ödenmesi gerekmez. Elbette ister başlangıçta birden fazla işveren olsun, ister sonradan işveren çoğalmasına gidilsin, ayrı ayrı iş ilişkisi de kurulabilir. Aksi öngörülmedikçe iş akdinin kurulması özel bir şekle tabi olmadığından işin gereğine göre bu hizmetin ancak ücret karşılığında görülebileceği kabul edilebilir ve her şirket ile ayrı bir iş sözleşmesi kurulmuş sayılabilir. Fiili iş ilişkisi ile de aynı sonuca varmak mümkündür.Dosya içeriğine göre davacının davalının da içinde bulunduğu birden fazla işverene ait işyerinde çalışanlara sağlık hizmeti verdiği ve her işverenle ayrı kısmi süreli hekim işyeri sözleşmesi imzaladığı, ancak sağlık hizmetini bütün işverenlere aynı yerde verdiği anlaşılmaktadır. Her şirket ile ayrı kısmi süreli iş sözleşmesi imzalaması ayrı ücret kararlaştırılması, iş sözleşmesine katılmayı etkilemez. Burada davacının sözleşmede kararlaştırılan ücretleri her bir işverenden ayrı ayı alacağı sabittir. Ancak davacı yıllık izne ayrıldığında, tüm işverenler yönünden izne ayrılmış olacaktır. Burada davacının her bir sözleşme imzalanan işverenden ayrı ayrı kıdem tazminatı talep edebileceği kabul edilse dahi, iş görme ediminin aynı yerde birden fazla işverene karşı yerine getirilmesi nedeni ile tüm işverenler açısından kıdem tazminatı tavanının dikkate alınması gerekir. Kısaca davacı, tüm işverenlerden fesih tarihinden geçerli kıdem tazminatı tavanını aşmayacak şekilde kıdem tazminatına hak kazanır. Bir işveren yönünden tavanı aşmaz ise de diğer işveren yönünden tavanı aşmayan yıllık kıdem tazminatı toplandığında tavanı aşabilir. Kısaca iş sözleşmesine katılan tüm işverenler yönünden müştereken ve müteselsilen tavanı aşmayacak şekilde kıdem tazminatına karar verilmesi gerekirken Mahkemece bu olgu gözden kaçırılarak karar verilmesi isabetsizdir. F) Sonuç:Temyiz olunan kararın, yukarıda yazılı nedenlerden dolayı BOZULMASINA, peşin alınan temyiz harcının istek halinde ilgiliye iadesine 27.04.2016 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.