MAHKEMESİ :İŞ MAHKEMESİDAVA : Davacı, feshin geçersizliğine ve işe iadesine karar verilmesini istemiştir.Yerel mahkemece, davanın reddine karar verilmiştir.Hüküm süresi içinde davacı avukatı tarafından temyiz edilmiş olmakla, dava dosyası için Tetkik Hakimi tarafından düzenlenen rapor dinlendikten sonra dosya incelendi, gereği konuşulup düşünüldü:Y A R G I T A Y K A R A R IA) Davacı İsteminin Özeti:Davacı vekili, davacının, davalı işyerinde 19/03/1997 - 02/02/2015 tarihleri arasında ... sarma ustası olarak çalıştığını, 02/02/2015 tarihli iş sözleşmesini karşılıklı anlaşma yoluyla sona erdirilmesi ve sona erdirilmenin sonuçlarına ilişkin sözleşme ile iş yasasının 18.maddesi çerçevesinde davacının iş sözleşmesine son verildiğini, davalı işverenliğin, davacıya ikale sözleşmesi imzalatmak suretiyle iş sözleşmesini sona erdirmek istediğini, ikale sözleşmesinin tarafların ortak, serbest iradesiyle sona erdirilmesi olsada dava konusu olayda; ikale icabının davalı işverenlikten gelmiş olup davacının hür iradesi bulunmaksızın imzalamak zorunda bırakıldığını, Yargıtaya göre ikale sözleşmesi yapmak için makul yarar gerektiğini, geçerli bir ikaleden söz edilebilmesi için davalı işveren tarafından gelen ikale icabına karşı davacının, davalı işverenlikte geçen hizmet süresi dikkate alınarak işçiye makul bir yarar sağlanması gerektiğini, davacının18 yıllık kıdeme sahip kalifiye bir işçi olduğunu, feshin gerçek sebebinin davacının sendikal faaliyette bulunması olduğunu, davacının ... yaptığını, davacının grev oylaması öncesinde fabrikada çalışan tüm işçileri sendikal faaliyet ve grev konusunda bilgilendirdiğini, grev boyunca işçilere öncülük ettiğini, bu durumun davalı işvereni rahatsız ettiğini şirket için tehdit unsuru olarak öngördüğünü, 18 yıllık kıdemli işçisini hiçbir hukuki sebep ileri sürmeksizin iş sözleşmesini sona erdirdiğini, 29 Ocak 2015 günü başlayan grevin, 30 Ocak 2015 günü Bakanlar kurulunun vermiş olduğu grev erteleme kararıyla birlikte ertelendiğini ve 2 Şubat 2015 Pazartesi günü iş başı yapmak için işyerine giden davacının iş sözleşmesinin ikale sözleşmesini imzalamadığı takdirde 4857 sayılı yasanın m.25/2 ye göre işten çıkartılacağı baskısı altında imzalamak zorunda bırakıldığını iddia ederek müvekkilinin işe iadesini, müvekkilinin sendikal faaliyetlere katılması sebebiyle işten çıkarılması nedeniyle sendikal tazminatın hüküm altına alınmasını talep ve dava etmiştir.B) Davalı Cevabının Özeti:Davalı vekili, davacının müvekkili şirkette uzun yıllar çalıştığını, davacının şirkette son zamanlarda diğer çalışanlarla sorunlar yaşadığını, çalışma ortamınnda gerici davrandığını, davacı hakkında bir çok sözlü şikayet alındığını, sözlü uyarılara rağmen davranışlarında bir değişiklik göstermediğini, müvekkili şirket yetkilileri tarafından tutum ve davranışları gerekçe gösterilerek iş akdinin sonlandırılacağı ancak eski bir çalışan olması nedeniyle tazminatının kendisine ödenerek ikale sözleşmesi ile anlaşmalı ayrılık teklif edildiğini, davacının süre istediğini, kendisine verilen sürenin ardından kıdem tazminatı, ihbar tazminatı ve artı iki maaşlık ücretinin ödenmesi halinde ikale sözleşmesi imzalamak suretiyle işten ayrılmayı teklif ettiğini, davacının iddia ettiği gibi müvekkili şirket tarafından dayatma ile ikale sözleşmesi imzalanması şeklinde olmadığını, karşılıklı anlaşma ile ikale sözleşmesi imzalanması şeklinde olduğunu, müvekkili şirkette sendikal faaliyetlerin olduğunu ve buna ilişkin olarak da tüm çalışmaların yasal çerçevede ilerletildiğini, davacının İddia ettiği gibi bir ortam oluşmadığını, aksine müvekkili şirkette grev oylamasına ilişkin bilgilendirme toplantıları da yapılmak suretiyle tüm çalışanların oylamaya katılmasının teşvik edildiğini, oyun rengi konusunda herhangi bir talep veya etkide bulunulmadığını, çalışanların iradelerini hür ve demokratik bir ortamda sağlıklı bir şekilde dile getirmesinin sağlandığını, oylama sonucunda grev kararı çıktığını, müvekkili şirketin bu durumu gayet makul bir şekilde karşıladığını, hiçbir çalışanına bu hususta baskı uygulamadığını, Bakanlar Kurulu tarafından alman kararla grev kararının ertelendiğini, bu durumda davacı asilin sırf grev kararı nedeniyle işinden ayrılmaya zorlandığı iddiasının tutarsız bir hal aldığını, davacının müvekkil şirket bünyesinde sendikal bir görevde bulunmadığı gibi oylama neticesi ortaya çıkan grev kararına da etki edebilecek noktada olmadığını, karşılıklı anlaşma neticesinde iş akdinin sonlandırılması durumunda işçi kıdem tazminatı alırken ihbar tazminatına hak kazanmadığını, hal böyle iken müvekkili firmaca davacıya kıdem tazminatı dışında ihbar tazminatı ve 2 maaşlık ödeme de yapılmak suretiyle ekstra bir menfaat sağlandığını, bu talebin davacı tarafından gelerek müvekkili firmaca kabul edildiğini, müvekkili şirketin davacı asile iş akdini sonlandırmak adına öneride bulunduğunun doğru olduğunu, ancak ne önerinin yapıldığı ne de sözleşmenin imzalandığı aşamada davacı asilin baskı altında tutulmadığını, bu anlamda olmak üzere davacı vekilince dile getirilen İş Kanununun 25/2 maddesi gereği haklı fesihle tazminat ödemeksizin iş akdinin feshine gidileceği, baskısı altında ikale sözleşmesinin imzalandığı hususunun tamamen gerçek dışı olduğunu, Mahkemeyi yanıltmaya yönelik bir ifade olduğunu, aksine ikale sözleşmesinin 4. Maddesinden de anlaşılacağı üzere davacıya ikale ile 18. Madde kapsamında bir fesih teklifi hazırlandığını, kendisine 25. Maddeye göre tazminatsız fesih işlemi yapılacağından bahis dahi edilmediğini, direkt olarak tazminatları ödenmek suretiyle ikale teklifinde bulunulduğunu, davacının karşı teklif olarak 2 maaş daha ilave ile ikale sözleşmesi imzalamayı teklif ettiğini ve bunun üzerine ikale sözleşmesinin imzalanarak gerekli ödemelerin de yapıldığını, hal böyle iken davacı tarafça gerçek durumu yansıtmayan bir şekilde haklı fesih baskısı altında ikale sözleşmesini imzaladığı yönünde ortaya atılan iddianın tamamen hakkın kötüye kullanılmasını teşkil etmekte olduğu gibi M.K. m. 2’de ifade bulan iyiniyet kaidesine de aykırılık içerdiğini, tüm Yargıtay kararları ile kökleşmiş içtihatların işçinin kaybolan bir menfaatinin olup olmadığı, işveren tarafından işçi lehine makul yararın sağlanıp sağlanmadığı, iradenin etki altında kaldığı iddia edildiği durumlarda bu hususun gerçeği yansıtıp yansıtmadığı hususlarını ele aldığını, müvekkili şirketin davacı asile tüm hak ve alacaklarını fazlasıyla vererek davacı lehine makul yararı sağladığını, iddia edildiği gibi sendikal faaliyetler nedeniyle davacı asilin ikale sözleşmesine zorlanmadığını, müvekkili şirkette bu hususta sadece davacı asile değil tüm çalışanlara aynı mesafe ile yaklaşılarak kimse baskı altında tutulmadığını, davacı asilin kötü niyetli davranarak özgür iradesi ile imzaladığı ikale sözleşmesini kah İş Kanununun 25/2 maddesi tehdidi ile imzaladığı kah sendikal nedenlerle imzaladığı iddiasını ortaya atarak gölgelemek istediğini, davacı tarafın iddia ettiği şekilde baskı altında değil karşılıklı mutabakat sonucunda imza altına alınmış ikale sözleşmesi ile tarafların arasındaki iş ilişkisinin sonlandırıldığını savunarak davanın reddini savunmuştur.C) Yerel Mahkeme Kararının Özeti:Mahkemece, davacıya davalı işverence ek ödeme yapıldığı, davalı işverence davacıya ikale sözleşmesi imzalaması için süre tanındığı, davacıya düşünme fırsatı verildiği, davacının iradesinin davalı işverence fesada uğratılmadığı ve feshin geçerli nedene dayandığı kabul edilerek davanın reddine karar verilmiştir.D) Temyiz:Kararı davacı vekili temyiz etmiştir.E) Gerekçe:Sendikal tazminat 6356 sayılı Sendikalar ve Toplu İş Sözleşmesi Kanunu'nun 25'inci maddesinde düzenlenmiş, işçilerin işe alınmalarının, belli bir sendikaya girmeleri veya girmemeleri veya belli bir sendikadaki üyeliği korumaları veya üyelikten istifa etmeleri şartına bağlı tutulamayacağı ilk fıkrada hükme bağlanmıştır. Sözü edilen maddenin ikinci fıkrasında ise, işverenin, sendika üyesi olan işçilerle sendika üyesi olmayan işçiler veya ayrı sendikalara üye olan işçiler arasında, çalışma şartları veya çalıştırmaya son verilmesi bakımından herhangi bir ayrım yapamayacağı kuralı getirilmiştir.İşverenin, 6356 sayılı Sendikalar ve Toplu İş Sözleşmesi Kanunu'nun 25'inci maddesinin beşinci fıkrası uyarınca iş sözleşmesini sendikal nedenlerle feshetmesi halinde işçi, 4857 sayılı Kanunun 18, 20 ve 21 inci madde hükümlerine göre dava açma hakkına sahiptir. İş sözleşmesinin sendikal nedenle feshedildiğinin tespit edilmesi hâlinde, 4857 sayılı Kanunun 21 inci maddesine göre işçinin başvurusu, işverenin işe başlatması veya başlatmaması şartına bağlı olmaksızın sendikal tazminata karar verilir. Ancak işçinin işe başlatılmaması hâlinde, ayrıca 4857 sayılı Kanunun 21 inci maddesinin birinci fıkrasında belirtilen tazminata hükmedilmez. İşçinin 4857 sayılı Kanunun yukarıdaki hükümlerine göre dava açmaması ayrıca sendikal tazminat talebini engellemez.Dairemizce, sendikal tazminat davalarında ispat yükünün işçide olduğu hallerde, iş yerinde çalışan ve sendikaya üye olan işçilerin sayısı, hangi tarihlerde üye oldukları, üyelikten çekilen işçilerin olup olmadığı, iş yerinde çalışmakta olan işçilerin bulunup bulunmadığı, aynı dönemde yetki prosedürünün işletilip işletilmediği, iş yerinde önceki dönemlerde toplu iş sözleşmelerinin bağıtlanıp bağıtlanmadığı, yeni işçi alınıp alınmadığı ve alınmışsa yeni işçilerin sendikalı olup olmadığı gibi hususlarla, işverence ekonomik veya teknolojik nedenlere dayalı bir fesih yoluna gidilmesi durumunda teknik yönden bu durumun araştırılması gibi ölçütler belirlenmiştir.Somut uyuşmazlıkta, her ne kadar davacının iş akdinin ikale sözleşmesi imzalanarak sona erdirildiği kabul edilmiş ise de, davalı tanığı ve davacının iş akdinin fesih sürecine başından beri hakim olan insan kaynakları müdürünün beyanına göre, davacının iş akdinin feshinden önce işyerinde yetkili sendikanın grev kararı aldığı, davacının bu dönemde aktif rol alarak işçilere propaganda amacıyla sms gönderdiği, daha sonra grev kararının kaldırılması yönünde sendika ile anlaşma yapılması neticesinde davacıyı çağırarak iş akdini feshedeceklerini söylediği, kabul ederse tazminatlarını alabileceğini, etmediği takdirde tazminatsız çıkış işlemlerini yapacaklarını söylediği, sendikanın araya girmesi ve şube başkanının talebi üzerine davacıya iki aylık maaşı tutarında ek ödeme yaptıklarını beyan ettiği anlaşılmakla, davacının iş akdinin davalı işveren tarafından feshedildiği, davacının, yapılan ikale sözleşmesini, iş akdinin tazminatsız sona erdirilme baskısı nedeniyle imzaladığı, taraf tanık beyanlarına göre davacının daha önce iki kez davalı işyerinde sendika temsilciliği yaptığı ve yeniden temsilciliğe aday olmak istediği, temsilcilik yaptığı dönemde işyerinde imzalanan TİS'e işverence uyulması için çaba gösterdiği, bu nedenle yeniden aday olmasının işverence istenmediği ayrıca davacının, grev kararı alınan dönemde işçileri greve gitme konusunda teşvik ettiği yönünde işverende kanaat oluştuğu ve iş akdinin asıl sebebinin bu durum olduğu, davacının iş akdinin sendikal faaliyetleri nedeniyle sona erdirildiği ve yapılan feshin geçersiz olduğu anlaşılmakla davanın kabulü yerine yanılğılı değerlendirme ile reddine karar verilmesi hatalı olup bozmayı gerektirmiştir.4857 sayılı İş Yasasının 20/3 maddesi uyarınca Dairemizce aşağıdaki şekilde karar verilmiştir.HÜKÜM:Yukarda açıklanan gerekçe ile;1. Mahkemenin kararının BOZULARAK ORTADAN KALDIRILMASINA,2. Feshin GEÇERSİZLİĞİNE ve davacının İŞE İADESİNE,3. Davacının başvurusu, işverenin işe başlatması veya başlatmaması şartına bağlı olmaksızın tazminat miktarının feshin sendikal neden ile yapıldığı dikkate alınarak takdiren davacının 1 yıllık brüt ücreti tutarında BELİRLENMESİNE,4. Davacı işçinin işe iadesi için işverene süresi içinde müracaatı halinde hak kazanılacak olan ve kararın kesinleşmesine kadar en çok 4 aya kadar ücret ve diğer haklarının davalıdan tahsilinin GEREKTİĞİNE,5. Harç peşin alındığından yeniden alınmasına yer olmadığına,6. Davacının yaptığı 253.50 TL yargılama giderinin davalıdan tahsili ile davacıya verilmesine, davalının yaptığı yargılama giderinin üzerinde bırakılmasına,7. Karar tarihinde yürürlükte bulunan tarifeye göre belirlenen 1.800 TL ücreti vekaletin davalıdan alınarak davacıya verilmesine,8. Peşin alınan temyiz harcının isteği halinde ilgilisine iadesine,Kesin olarak 27.04.2016 gününde oybirliğiyle karar verildi.