Anasayfa / İçtihat / Yargıtay Karar No : 10473 - Karar Yıl 2016 / Esas No : 33535 - Esas Yıl 2014





MAHKEMESİ :İŞ MAHKEMESİDAVA :Taraflar arasındaki, kıdem tazminatı, ihbar tazminatı, maddi tazminat, manevi tazminatı ile hafta tatili ücreti, genel tatil ücreti, yıllık izin ücreti alacaklarının ödetilmesi davasının yapılan yargılaması sonunda; ilamda yazılı nedenlerle gerçekleşen miktarın faiziyle birlikte davalıdan alınarak davacıya verilmesine ilişkin hükmün süresi içinde taraflarca temyiz edilmiş, duruşmalı olarak temyizen incelenmesi davacı avukatınca istenilmiş ise de davacı asilin temyiz talebinden feragat ettiği ancak bu hususun Dairemizce gözden kaçırılarak duruşma için 26/04/2016 Salı günü tayin edilerek taraflara çağrı kağıdı gönderilmişti. Duruşma günü davacı asil ile karşı taraf adına Avukat ... geldiler. Duruşmaya başlanarak hazır bulunan tarafların sözlü açıklamaları dinlendikten sonra duruşmaya son verilerek Tetkik Hakimi tarafından düzenlenen rapor sunuldu, dosya incelendi gereği konuşulup düşünüldü:Y A R G I T A Y K A R A R IA) Davacı İsteminin Özeti:Davacı, kendisinin ....'ın eski sermayelerinden biri olduğunu, 13 yaşında satıldığı ...'ın yanında toplam 23 yıl çalıştığını, 13 yaşından beri kaçak ve sigortasız çalıştırıldığını ve işçilik alacaklarının ödenmediğini ileri sürerek; kıdem, ihbar ve manevi tazminat ile hafta tatili, genel tatil ve yıllık izin ücreti alacaklarının davalıdan tahsiline karar verilmesini talep ve dava etmiştir.B) Davalı Vekilinin Cevabının Özeti:Davalı vekili; davacının, müvekkilinin annesine ait işyerinde hiç çalışmadığını, müvekkilinin genelev işletmeciliği yapmadığını, işyerinin miras olarak kendisine intikal ettiğini, 2001 yılı Kasım ayından itibaren işyerinin kapalı olduğunu, işyerinde çalışan sigortalı çalışan işçilerin listelerinin ...'nde olduğunu, çalışanların gün sayılarını gösteren dönem bordroları işyerinde asılı olduğunu, davacının herhangi bir alacağıın bulunmadığını savunarak; davanın reddine karar verilmesini talep etmiştir. C) Yerel Mahkeme Kararının Özeti:Mahkemece, davanın kısmen kabulüne karar verilmiştir.D) Temyiz:Karar süresinde davalı vekilince temyiz edilmiştir.E) Gerekçe:Davacı işçinin manevi tazminata hak kazanıp kazanmadığı taraflar arasında uyuşmazlık konusudur.Somut uyuşmazlıkta, geçmeden önce, haksız fiil, haksız fiilin unsurları, zarar ve zararın türleri kavramlarının doktrin ve Yargıtay uygulamaları kapsamında incelenmesinde fayda vardır.Haksız fiil, bir kimsenin hukuka aykırı ve kusurlu bir davranışla diğer bir kimseye zarar vermesidir. Yukarıdaki tanıma göre haksız filinin unsurlarını; fiil (davranış), zarar, kusur, fiil ile zarar arasında illiyet bağı ve hukuka aykırılık olarak sayabiliriz. Bu unsurları kısaca incelemekte fayda vardır;I- FİİL (DAVRANIŞ):Fiil kavramı, insanın yapma veya yapmama şeklindeki insan davranışlarıdır. Davranış, insanın bir şey yapmaya ve yapmamaya dair bilinçli ve irade ürünü bir hareket tarzıdır. Dışa yansıyan vücut hareketleri, davranışın maddi unsurunu, bu hareketlerin iradi olması ise psikolojik unsurunu oluşturmaktadır. Davranış, bir şey yapma, aktif bir eylemde bulunmada olduğu gibi olumlu olabileceği gibi yapmama, kaçınma şeklinde olumsuz da olabilmektedir.II- ZARAR:Bir fiilin tazminat borcu doğurabilmesi için en önemli unsur zarardır. Zarar, doktrinde geniş anlamda zarar ve dar anlamda zarar olarak ikiye ayrılmaktadır. Dar anlamda zarar, maddi zararı ifade etmekte olup kişinin malvarlığında uğradığı zararı ifade etmektedir. Geniş anlamda zarar ise maddi zarar dışında kişinin şahıs varlığında, manevi varlığında uğradığı zararı ifade eden manevi zararı da kapsamaktadır. Geniş anlamda zarar, bir kişinin malvarlığında ya da şahıs varlığında iradesi dışında meydana gelen eksilmedir.Zararın türleri:a) Maddi zarar: Yukarıda da belirtildiği üzere maddi zarar, kişinin malvarlığında uğradığı zararı, eksilmeyi ifade eder.b) Manevi zarar:Manevi zarar, kişinin kişilik değerlerinde (kişi varlığında, manevi değerlerinde) iradesi dışında meydana gelen eksilmedir. Bir şahsın, şahıs varlığını oluşturan hukuki değerlerin ihlal edilmesi, saldırıya uğraması nedeniyle hem objektif hem de sübjektif olarak bir eksilmenin meydana gelmesidir. Objektif eksilme (unsur), zarargörenin şahıs varlığını oluşturan kişilik değerlerinden birinin örneğin yaşama hakkı, şeref, özel hayat vb. gibi bir değerin objektif olarak ihlal edilmesi, bir saldırıya uğramasıdır. Sübjektif unsur (eksilme) ise, zarar görenin söz konusu ihlal, saldırı sonucu kişiliğinde, maneve varlığında objektif olarak meydana gelen bu eksilmeyi yaşaması, duyması, onu hissetmesi bunun sonunda da acı, elem ızdırap duymasıdır. Kişi kişilik değerlerine yapılan bu saldırı sonucu, yaşama sevincinde bir eksilme hissetmeli, huzur, rahatlık ve mutluluk duygularında azalma olmalı, iç dengesi ve özellikle ruhsal bütünlüğü bozulmalı, sarsılmalıdır. III- İLLİYET BAĞI:Gerçekleşen zararla sorumluluğun bağlandığı olay veya davranış arasındaki sebep-sonuç ilişkisine illiyet bağı denmektedir.IV- KUSUR:Kusur, hukuk düzeninin kınadığı, hoşgörmediği davranış biçimidir. Kusurdan bahsedebilmek için hukuka aykırı bir insan davranışı olması gerekir. Kusurun objektif ve sübjektif olmak üzere iki yönü vardır. Kusurun objektif yönü, kişinin davranışının, aynı şartlar altında bulunan örnek kişilerden beklenen ortalama davranış biçiminden sapması, ona uygun olmamasıdır. Kusurun sübjektif yönü ise, kişinin sorumluluk ehliyeti ile ilgilidir. Zararlı sonucu meydana getiren davranışın kişiye yüklenebilmesidir. Fail ile fiil arasında sübjektif bir bağın kurulması kişinin sorumluluk ehliyetinin olup olmadığını belirleyecektir. Sorumluluk ehliyeti, kişinin ayırt etme gücüyle ilgili olduğundan ayırt etme gücüne sahip olmayan bir kişinin davranışının kusurlu olduğundan söz edilemeyecektir. Ayırt etme gücüne sahip olmayan kişi sorumluluk ehliyetine de sahip değildir. Sorumluluk ya da kusur ehliyeti, kişinin sadece ayırt etme gücüne sahip olmasını gerektirir kişinin ayrıca reşit olması gerekmez. Burada aranan fiil ehliyeti değil, ayırt etme gücüdür. Ayırt etme gücü, kişinin işlem ve eylemlerinin sebeplerini, nitelik ve sonuçlarını değerlendirip, bu değerlendirmeye uygun bir biçimde davranabilme yeteneğidir. Bir başka ifadeyle, kişinin davranışının hukuka aykırı niteliğini değerlendirebilme ve bu değerlendirmeye uygun olarak davranabilme yeteneğidir. Ayırt etme gücü, kişinin zihninde davranışının nitelik ve sonuçlarını değerlendirebilmesi ve bu değerlendirmeye uygun olarak iradi bir şekilde davranma, hareket etme gücüdür. Kişinin davranışının nitelik ve sonuçlarını zihninde değerlendirebilmesine bilinç denmektedir.Kusurun çeşitleri:1) Kast:Kast, hukuka aykırı sonucun bilinmesi ve istenmesidir. Kastta kişinin iradesi, hukuka aykırı sonuca yönelmiştir. Kişi, bilerek ve isteyerek hukukça korunan bir değeri ihlal etmektedir. Kasıtta, kişinin davranışı örnek tipin davranışından bilerek ve istenerek saptığı için kişiye kusur atfedilmektedir.2) İhmal:İhmal, kişinin hukuka aykırı sonucu istememesi ancak böyle bir sonucun meydana gelmemesi için şartların gerekli kıldığı dikkat ve özeni göstermemesidir. İhmal, ağır ihmal, orta ihmal ve hafif ihmal olmak üzere üçe ayrılmaktadır. V- HUKUKA AYKIRILIK:Hukuka aykırılık, hukuka uygunluk sebeplerinin bulunmaması halinde, başkalarına zarar vermeyi yasaklayan veya zararlı sonucu önlemek amacıyla belirli bir davranışı emreden hukuk kurallarına aykırı davranmaktır. Zarar verici fiil, başkasının hukukça korunan bir varlığına müdahaleyi yasaklayan veya böyle bir müdahaleden kaçınmayı emreden hukuk normuyla çatıştığı zaman hukuka aykırılık (haksızlık) gerçekleşmiş olur. Başka bir ifadeyle, kişilerin mal ve şahıs varlıklarını doğrudan doğruya veya dolaylı bir şekilde koruma amacı güden, yazılı ya da yazılı olmayan emredici davranış kurallarının ihlaline hukuka aykırılık denir. Hukuka aykırılığın unsurları:1) Hukuka aykırılığın olumlu unsurları:a) Olumlu unsur, zararlı sonucu, yani zarar vermeyi yasaklayan veya böyle bir sonucu önlemek amacıyla belirli bir davranışı emreden bir hukuk normuna aykırı davranıştır.b) Olumsuz unsur ise, somut olayda hukuka uygunluk sebeplerinin bulunmamasıdır. Hukuka uygunluk sebepleri arasında, kanunun verdiği yetkilerin kullanılması, özel hukuktan doğan bir hakkın kullanılması, zarar görenin zarara razı olması, vekaletsiz iş görme, haklı savunma, zorunluluk hali, kişinin hakkını kendi gücüyle koruması yer almaktadır.Somut uyuşmazlıkta, davacı 13 yaşından itibaren kaçak ve sigortasız çalıştırıldığı için manevi tazminat talebinde bulunmuştur. Mahkemece, davacının yaşı, yaptığı iş ile düştüğü durum ve sosyal algı gerekçe gösterilerek manevi tazminata hükmedilmiştir.Yukarıda yapılan açıklamalar ve somut olay birlikte değerlendirildiğinde işverenin hangi eylemleri ile davacıyı manevi zarara uğrattığı, bu eylemlerinde kusurlu olup olmadığı, hangi hukuk normlarını ihlal ettiği, davacı işçinin bu eylemler sonucunda kişilik değerlerinde objektif ve subjektif açıdan bir eksilme olup olmadığı hususları saptamadan ve karar gerekçesinde değerlendirilmeden yazılı şekilde karar verilmesi hatalı olup, bozmayı gerektirmiştir. F)SONUÇ:Temyiz olunan kararın yukarıda yazılı sebepten BOZULMASINA, davalı yararına takdir edilen 1.350 TL. duruşma avukatlık parası karşı tarafa yükletilmesine, peşin alınan temyiz harcının istek halinde ilgiliye iadesine, 26/04/2016 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.