Anasayfa / İçtihat / Yargıtay Karar No : 102 - Karar Yıl 2009 / Esas No : 34180 - Esas Yıl 2007





Davacı, ihbar ve kıdem tazminatı, fazla çalışma, yıllık izin, hafta tatili, ulusal bayram ücreti alacaklarının ödetilmesine karar verilmesini istemiştir. Yerel mahkeme, isteği kısmen hüküm altına almıştır. Hüküm süresi içinde davacı avukatı tarafından temyiz edilmiş olmakla, dava dosyası için Tetkik Hakimi S.Bıçaklı tarafından düzenlenen rapor dinlendikten sonra dosya incelendi, gereği konuşulup düşünüldü: Y A R G I T A Y K A R A R I 1-Dosyadaki yazılara toplanan delillerle kararın dayandığı kanuni gerektirici sebeplere göre, davacının aşağıdaki bendin kapsamı dışında kalan temyiz itirazları yerinde değildir. 2-Davacı, işyerinde 11.10.2004 tarihinde iş kazası geçirdiğini,sonrasında sürekli tedavi gördüğünü, işveren tarafından bir daha gelmemesi söylenerek sözleşmesinin feshedildiğini iddia etmiştir. Davalı işveren, davacının kaza nedeniyle raporlu olup iş sözleşmesinin askıda bulunduğunu, sözleşme feshedilmediğinden kıdem ve ihbar tazminatı talep edilemeyeceğini savunmuştur. Mahkemece dava tarihinde fesih işlemi bulunmadığından kıdem ve ihbar tazminatı isteklerinin reddine ilişkin hüküm kurulmuştur. Dosya içeriğine göre, işçinin iş kazası nedeniyle kullandığı istirahat sürelerinin 17. maddeye göre belirlenen bildirim süresini altı hafta aştığı, bu nedenle sözleşmenin 4857 sayılı yasanın 25/l. maddesi uyarınca feshinin söz konusu olduğu anlaşılmaktadır. Davacı bu durumda ihbar tazminatı talep edemeyecektir, ancak kıdem tazminatına hak kazanmıştır. Mahkemece kıdem tazminatı isteğinin kabul edilerek hüküm altına alınması gerekirken, yazılı şekilde reddi hatalı olup bozmayı gerektirmiştir. 3) Taraflar arasındaki bir başka uyuşmazlık konusu, davacının fazla çalışma ve ulusal bayram-genel tatil çalışması yapıp yapmadığı hususundadır. Fazla çalışma ve ulusal bayram-genel tatil çalışması yaptığını iddia eden işçi norm kuramı uyarınca bu iddiasını ispatla yükümlüdür. Ücret bordrolarına ilişkin kurallar burada da geçerlidir. İşçinin imzasını taşıyan bordro sahteliği ispat edilinceye kadar kesin delil niteliğindedir. Bir başka anlatımla bordronun sahteliği ileri sürülüp kanıtlanmadıkça, imzalı bordroda görünen bu alacakların ödendiği varsayılır. Bordroda bu bölümlerin boş olması ya da bordronun imza taşımaması halinde işçi fazla çalışma ve ulusal bayram-genel tatil çalışması yaptığını her türlü delille ispat edebilir. Bu çalışmaların ispatı konusunda işyeri kayıtları, özellikle işyerine giriş çıkışı gösteren belgeler, işyeri iç yazışmaları, delil niteliğindedir. Ancak, fazla çalışmanın bu tür yazılı belgelerle kanıtlanamaması durumunda tarafların dinletmiş oldukları tanık beyanları ile sonuca gidilmesi gerekir. Bunun dışında herkesçe bilinen genel bazı vakıalar da bu noktada göz önüne alınabilir. Somut olayda, her iki taraf tanık anlatımları ile davacının fazla çalışma yaptığı, ulusal bayram-genel tatil çalışması gerçekleştirdiği sabittir. Bir kısım davalı tanıklarının bu günlere ilişkin çalışmaların ücretlerinin zamlı ödendiğini beyan etmeleri sonuca etkili değildir; işverence bu çalışmaların karşılığının ödendiği yazılı delillerle kanıtlanamamıştır. Zamanaşımı def’i dikkate alınarak, takdiri indirimle fazla çalışma ve ulusal bayram-genel tatil ücreti isteklerinin hüküm altına alınması gerekirken, yazılı şekilde reddedilmesi de hatalı bulunmuştur. SONUÇ: Temyiz olunan kararın yukarıda yazılı sebepten BOZULMASINA, peşin alınan temyiz harcının istek halinde ilgiliye iadesine, 19.01.2009 gününde oybirliğiyle karar verildi.