Anasayfa / İçtihat / Yargıtay Karar No : 210 - Karar Yıl 2017 / Esas No : 10098 - Esas Yıl 2015





6136 sayılı Yasaya aykırılık ve genel güvenliği kasten tehlikeye sokacak şekilde silahla ateş etme suçlarından sanık ... hakkında 03.12.2009 tarihli verilen hükmün açıklanmasının geri bırakılmasına ilişkin karar kaldırılarak hükmün açıklanmasına ve 6136 sayılı Yasanın 13/1 ile 5237 sayılı TCK.nun 170/1-c madde ve fıkraları uyarınca hükümlülüğüne dair; ANKARA 1. Asliye Ceza Mahkemesinin 27.02.2014 gün ve 2013/710 esas, 2014/220 karar sayılı hükmün süresi içinde Yargıtay'ca incelenmesi sanık tarafından istenilmiş olduğundan dava evrakı Cumhuriyet Başsavcılığından tebliğname ile daireye gönderilmekle incelendi: Gereği görüşülüp düşünüldü: Ekspertiz raporu içeriğine göre; suça konu tabancanın mevcut durumu itibariyle bilinen ateşli silah fişeklerini istimale elverişli olmadığı, namlusu içerisindeki gaz dağılımını temin eden gaz ayırıcı parçasının daire şeklinde delikli bir yapıda olduğu, bu haliyle uygun çapta, özel şekil ve nitelikte saçma, kurşun, metal küre vb. bir cisim geçebileceği, teknik özeliklerinde sonradan değişiklik yapıldığını gösterir nitelikte herhangi bir bulgu ve emare görülmediği, Bilim Sanayi ve Teknoloji Bakanlığı'nın yazısında söz konusu tabancayla ilgili ellerinde bilgi bulunmadığı, silahın 2007 yılında üretildiği ve üretici firmasının halen faaliyette bulunmadığının belirtildiği, olayda bir adet ses fişeği kovanının ele geçtiği, tadil edilmiş bilyeli mermi ele geçirilememiş olduğu, sanık tarafından silah üzerinde değişiklik veya ekleme yaptığına dair bir delil elde edilmediği ve sanığın alınan ifadelerinde silahın kuru sıkı olduğu yönündeki savunmasının aksine ele geçen tabancanın vasıflarını bilerek taşıdığına ilişkin cezalandırılmasına yeterli ve kesin delil bulunmadığı, "kuru sıkı" olarak tabir edilen tabanca ile yerleşik yerde ateş etme şeklindeki eyleminin de, 5326 sayılı Kabahatler Kanunu'nun 36/1. madde ve fıkrasında tanımı yapılan gürültüye neden olma kapsamında olup idari yaptırımı gerektirdiği, ancak anılan Yasanın 20/2-c maddesi uyarınca soruşturma zamanaşımı süresinin 3 yıl olduğu, kabahat tarihinden karar tarihine kadar bu sürenin gerçekleştiği gözetilerek 5326 sayılı Yasanın 20/2-c maddesi uyarınca sanık hakkında idari para cezası verilmesine yer olmadığına karar verilmesi yerine yazılı biçimde karar verilmesi, Yasaya aykırı, sanığın temyiz itirazı bu itibarla yerinde görülmüş olduğundan hükümlerin bu sebepten dolayı 5320 sayılı Yasanın 8/1. maddesi gereğince uygulanması gereken CMUK.nun 321. madde ve fıkrası uyarınca BOZULMASINA, 12.01.2017 gününde oybirliğiyle karar verildi.