Asliye Ceza MahkemesiSUÇ : Hakkı olmayan yere tecavüzHÜKÜM : Hükümlülük Gereği görüşülüp düşünüldü: Bir fiilin suç olup olmadığı işlendiği tarihte yürürlükte bulunan yasalara göre belirlenir. Diğer bir anlatımla, sanık hakkında suç tarihinde yürürlükte bulunan yasalar uygulanır. İstisnası suç tarihinden sonra yürürlüğe giren lehe yasanın geçmişe uygulanmasıdır. 765 sayılı TCK.nun 2. maddesinde olduğu gibi 5237 sayılı Yasanın 7. maddesinde de, sonradan yürürlüğe giren lehe yasadan söz edilmektedir. Degişikliğin yasalarla yapılmayıp idari kararlarla yapılması yahut köy merasının suç işlendikten sonra imara açılması, köy yerleşim yeri olarak kabul edilmesi gibi statü değişikliğinin olması hallerinde lehe yasanın uygulanmasından söz edilemez. Sonradan yürürlüge giren yasa, önceki yasada suç olarak kabul edilen fiili suç olmaktan çıkarmalı veya suçun unsurlarında sanık veya hükümlüler lehine değişiklik yapmalıdır. Bu hallerde lehe yasanın uygulanması gerekmektedir. Kural olarak suçun unsurlarıyla ilgili idari düzenlemenin suçun oluşumunu etkilemeyeceği kabul edilmekle beraber, yürürlükten kaldırılan 1918 sayılı Kaçakçılığın Men ve Takibine Dair Kanunun ek 7. maddesinde olduğu gibi “ithalat ve ihracat rejimi kararlarında veya 1615 sayılı Gümrük Kanunu'nun 19 ve 20. maddelerine göre, Bakanlar Kurulu'nca alınan kararlarda lehe değişiklik yapılması veya bu kararların yürürlükten kaldırılması halinde, lehe olan kanun ve kanun hükümleri uygulanır” şeklinde yasayla özel bir düzenleme yapılması halinde, idari kararlar lehe sonuç doğurabilir. Ceza Genel Kurulu'nun 23.03.1987 gün, 612/145; 11.10.1993 gün, 213/236; 13.12.1993 gün, 308/312 ve 20.12.1993 gün, 299/334 sayılı kararlarında işgal edilen ve orman sayılan taşınmazın sonradan 6831 sayılı Yasanın 2/B maddesine göre orman dışına çıkarılmasının oluşan suçu ortadan kaldırmayacağı, ancak manevi unsurun değerlendirilmesi gerektiği kabul edilmiş, 05.12.1994 gün 304/329 sayılı kararında da suç işlendikten sonra idarece çıkarılan tebliğle yazar kasa kullanma zorunluluğunun ortadan kaldırılması- nın işlenen suçu etkilemeyeceği belirtilmiştir. 6360 sayılı on dört İlde Büyükşehir Belediyesi ve yirmi yedi İlçe Kurulması ile Bazı Kanun ve Kanun Hükmünde Kararnamelerde Değişiklik Yapılmasına Dair Yasanın 30.03.2014 tarihinde yürürlüğe giren 1/3. madde ve fıkrasına göre, büyükşehir belediyesi kurulan illere bağlı ilçelerin mülki sınırları içerisinde yer alan köy ve belde belediyelerinin tüzel kişiliği kaldırılmış, köyler mahalle olarak, belde belediyeleri ise belde ismiyle tek mahalle olarak bağlı bulundukları ilçenin belediyesine katılmıştır. Geçici 1. maddenin 3. fıkrasında, tüzel kişilikleri kaldırılan belediye ve köylerin taşınmaz mallarının ilçe belediyesine devredileceği, 13. fıkrasına göre de tüzel kişiliği kaldırılan belediye ve köylerin mahkemelerde süren davalarında katıldıkları ilçe beledi- yesinin taraf olacağı düzenlenmiştir. Görüldüğü gibi 6360 sayılı Yasa ile TCK.nun 154. maddesinde değişiklik yapılmadığı gibi, yasanın yürürlüğe girmesinden önceki suçlara ilişkin olarak geçici bir madde ile düzenleme yapılmamıştır. Aksine aynı hak sahiplerinin yararlanmaya devam edecekleri anılan yasanın 16. maddesiyle kabul edilmiş, davalarda köy tüzel kişiliği yerine ilçe belediyelerinin taraf olacağı hükme bağlanmıştır. Dolayısıy- la, yasayla yapılan bir idari yapılanma değişikliği olup, suç tarihinde köylünün ortak yararlanmasına tahsis edilmesi nedeniyle tecavüz edilmesi suç teşkil eden köy merasının, sonradan bir belediyeye katılması kullanım şeklini ve bunlardan yararlanabilecekleri etkilememekte, değiştirmemektedir. 6360 sayılı Yasanın 16. maddesi uyarınca mahalleye dönüşen köy, köy bağlısı ve belediyelerce kullanılan mera, yaylak, kışlak gibi yerlerden bu mahalle sakinleri ve varsa diğer hak sahipleri 25.02.1998 tarihli ve 4342 sayılı Mera Kanunu hükümleri çerçevesinde yararlanmaya devam edecek olması nedeniyle idari yapının değişmesine rağmen kullanım şekli değişmediği ve 6360 sayılı Yasanın suçun unsurlarını değiştirmediği gözetildiğinde anılan yasadan önce işlenen fiillerin suç niteliği devam etmektedir. Öte yandan Büyükşehir Belediyelerinin kurulmasına ilişkin 2972 sayılı Yasanın yürürlüğe girmesinden sonra da, yürürlük tarihinden önce işlenen fiiller suç olmaya devam etmiştir. Benzer uygulama, meranın köy yerleşim alanına dönüştürülmesinde de devam etmiştir. Ayrıca 6360 sayılı Yasada açık bir hüküm bulunmadığı ve TCK.nun 154. maddesinde değişiklik yapılmadığı halde yasadan önce işlenen fiillerin suç teşkil etmeyeceğinin kabulü halinde kesinleşmiş, infaz edilmemiş, infazı devam eden veya infazına başlanmamış olan mahkumiyet hükümlerinin de uyarlama yargılaması ile yeniden degerlendirilmesi ve eylemin suç olmaktan çıkarılması görüşüyle beraaat kararı verilmesi gerekmektedir. 6360 sayılı Yasayla özel bir hüküm getirmeyen ve 5841 sayılı Yasanın 1. maddesinde olduğu gibi, TCK.nun 154. maddesinde değişiklik yapmayan yasa koyucunun 6360 sayılı Yasa ile 765 sayılı TCK.nun 513. ve 5237 sayılı TCK.nun 154/2. maddesine göre suç oluşturan ve kesinleşmiş bulunan mahkumiyet hükümlerini ortadan kaldırmak amacı bulunmadığı anlaşılmakla, tebliğnamede yer alan bozma düşüncesine iştirak edilmemiştir. I- Sanık ... hakkında kurulan hükme yönelik temyiz incelemesinde; 1- Sanık hakkında 5 ayrı parsel meraya tecavüz ettiğinden bahisle dava açılmış ise de, keşifte düzenlenen bilirkişi raporundan sanığın, 164 ada 1 parsel meraya tecavüz ettiğinin anlaşılması karşısında, eyleminin tek suç oluşturacağı gözetilmeden TCK.nun 43. maddesi uygulanarak fazla ceza tayini, 2- 5237 sayılı Türk Ceza Kanununun 53. maddesinin 3. fıkrası uyarınca, 1. fıkranın (c) bendinde yazılı sanığın kendi altsoyu üzerindeki velayet hakkından, vesayet ve kayyımlığa ait bir hizmette bulunmaktan koşullu salıverme tarihine, 1. fıkrada yazılı diğer haklardan ise 2. fıkra gereğince cezanın infazı tamamlanıncaya kadar yoksun bırakılmasına karar verilmesi gerektiği gözetilmeden yazılı şekilde hüküm kurulması, 3- Yapılan keşifte sanığın suça konu meraya tecavüze devam ettiğinin anlaşılması karşısında, gerekçeli karar başlığındaki suç tarihinin hukuki kesintinin gerçekleştiği iddianame tarihi olan 23.11.2006 olduğunun gözetilmemesi, II- Sanıklar ...ve ... hakkında kurulan hükümlere gelince; UYAP ortamından alınan nüfus kayıt örneklerinden, hükümden sonra 29.04.2014 tarihinde sanık ...ın; 23.12.2014 tarihinde sanık ...'ın vefat ettiklerinin anlaşılması karşısında, bu husus araştırılarak, 5237 sayılı TCK.nun 64. maddesi gereğince adı geçen sanıkların hukuki durumlarının yeniden değerlendirilmesinde zorunluluk bulunması, Bozmayı gerektirmiş, sanıkların temyiz itirazları bu itibarla yerinde görülmüş olduğundan hükümlerin bu sebeplerden dolayı 5320 sayılı Yasanın 8/1. maddesi uyarınca uygulanması gereken 1412 sayılı CMUK.nun 321. maddesi uyarınca (BOZULMASINA), 03.06.2015 gününde oybirliğiyle karar verildi.