Tebliğname No : 8 - 2013/134917MAHKEMESİ : Kars 1. Sulh Ceza MahkemesiTARİHİ : 07/02/2013NUMARASI : 2012/286 (E) ve 2013/111 (K)SUÇ : 6136 sayılı Yasaya aykırılık Gereği görüşülüp düşünüldü: 5237 sayılı TCK.nun "hata" başlıklı 30. maddesi; -"Fiilin icrası sırasında suçun kanuni tanımındaki maddi unsurları bilme- yen bir kimse, kasten haraket etmiş olmaz. Bu hata dolayısıyla taksirli sorumluluk hali saklıdır. -Bir suçun daha ağır veya daha az cezayı gerektiren nitelikli hallerinin gerçekleştiği hususunda hataya düşen kişi, bu hatasından yararlanır. -Ceza sorumluluğunu kaldıran veya azaltan nedenlere ait koşulların gerçekleştiği hususunda kaçınılmaz bir hataya düşen kişi, bu hatasından yararlanır" şeklinde düzenlenmiş iken, 08.07.2005 tarih ve 25869 sayılı Resmi Gazete'de yayımlanarak yürürlüğe giren 5377 sayılı Kanunun 4. maddesi ile eklenen, "işlediği fiilin haksızlık oluşturduğu hususunda kaçınılmaz bir hataya düşen kişi, cezalandırılmaz" biçimindeki dördüncü fıkra ile son halini almıştır. 5377 sayılı Kanun ile eklenen dördüncü fıkrada, kişinin işlediği fiilden dolayı kusurlu ve sorumlu tutulabilmesi için, bu fiilin bir haksızlık oluşturduğunu bilmesi gerektiği vurgulanmıştır. Fail; yasalarla yasaklandığının bilinmemesi hükmün uygulan- ması için yeterli olmayıp fiili, bir haksızlık yaptığını da bilmemelidir. Buna göre fail, işlediği fiilin haksızlık oluşturduğu konusunda kaçınılmaz bir hataya düşmüş, diğer bir ifadeyle eyleminin hukuka aykırı olmadığı, haksızlık oluşturmadığı, meşru olduğu düşüncesiyle hareket etmiş ve bu yanılgısı da içerisinde bulunduğu şartlar bakımından kaçınılmaz nitelikte ise, artık cezalandırılmayacaktır. Hatanın kaçınılmaz olduğunun belirlenmesinde, kişinin yaşı, bilgi düzeyi, gördüğü eğitim, yetiştiği ve halen içinde bulunduğu sosyal ve kültürel çevre şartları göz önünde bulundurulmalıdır. Üçüncü ve dördüncü fıkraların uygulanması yönüyle kişinin kaçınılmaz bir hataya düşmesi şartı aranmakta olup, hatanın kaçınılabilir olması halinde kişi kusurlu sayılacak, diğer bir ifadeyle fiilden dolayı sorumlu tutulacak, ancak bu hata temel cezanın belirlenmesinde dikkate alınacaktır. Kast ise; suçun kanuni tanımındaki unsurların bilerek ve istenerek gerçek- leştirilmesi olup, suç tipindeki maddi unsurlara ilişkin bilgisizlik, eksik ya da yanlış bilgi, maddi unsurlara ilişkin hatadır. Hatanın varlığı kabul edildiğinde kasten işlenmiş bir suçtan söz edilemez, ancak hatanın; kastın varlığına engel olacak düzeyde bulunması halinde sanığa ceza verilemeyecektir. Suçun maddi unsurlarına ilişkin hatanın, fiilin suç teşkil etmesi için bulunması zorunlu hususlara ilişkin esaslı bir yanılma olması gerekir. Somut olayda; üniversite öğrencisi olup, Iğdır merkezde oturan sanığın, suça konu üzerinde taşıdığı bıçağın sustalı çakı olduğunu, yaşı, öğrenimi ve yaşadığı yer itibariyle bilecek konum ve durumda bulunduğu, sanığın bıçağın suç olduğunu bilmeme- sine ilişkin savunmasının hayatın olağan akışına uygun olmadığı, yasak bıçağı taşıyan sanığın eyleminin bir haksızlık oluşturduğunu bilecek eğitim ve bilgiye sahip bulunması nedeniyle 5237 sayılı TCK.nun 30. maddesinde düzenlenen hata halinin uygulanma şartlarının da bulunmadığı, Erzurum Kriminal Polis Labaratuvarı ekspertiz raporuna ve tüm dosya kapsamına göre, sanığın sustalı çakı niteliğinde bıçağı taşıması biçimindeki eyleminde atılı suçun oluştuğu gözetilmeden, mahkumiyeti yerine yazılı biçimde beraatine karar verilmesi, Yasaya aykırı, C.Savcısının temyiz itirazları bu itibarla yerinde görülmüş olduğundan hükmün bu sebepden dolayı 5320 sayılı Yasanın 8/1. maddesi uyarınca uygulanması gereken 1412 sayılı CMUK.nun 321. maddesi gereğince (BOZULMA- SINA), 28.01.2014 gününde oybirliğiyle karar verildi.