İhbarname No : KYB - 2013/397188 Resmî belgede sahtecilik ve işkence suçlarından şüpheliler S.. P.., M.. Ö.., H.. E.., B.. D.., N.. Ö.. ve H.. K.. haklarında yapılan soruşturma evresi sonucunda Polatlı Cumhuriyet Başsavcılığınca verilen 20.05.2013 tarihli ve 2012/3584 soruşturma, 2013/790 sayılı kovuşturmaya yer olmadığına dair karara karşı yapılan itirazın reddine ilişkin mercii (SİNCAN) 1. Ağır Ceza Mahkemesinin 29.07.2013 tarihli ve 2013/2803 değişik iş sayılı kararını kapsayan dosyasıyla ilgili olarak;Dosya kapsamına göre, müştekinin gözaltı sırasında oluşan yaralan- malarının polis memurlarına mukavemeti sonucunda kendisine karşı orantılı zor kullanılması ile meydana geldiği, müştekinin tekme ve yumrukla polis memurlarına vurmaya çalışması üzerine, orantılı olarak tutulup zaptedildiği ve kendisine kelepçe takıldığı, bu esnada halen direnmeye devam eden müştekinin adli raporunda belirtilen yaralanmalarının direnme sırasında oluştuğu, şüpheli polis memurlarının zor kullanmada sınırı aştıklarına veya yakalama ve üst arama tutanaklarına müştekinin yerine sahte imza attıklarına dair yeterli şüphe oluşturacak delil elde edilemediğinden bahisle atılı suçlardan şüpheliler hakkında kovuşturmaya yer olmadığına karar verilmiş ise de,5271 sayılı Ceza Muhakemesi Kanunu'nun 160. maddesinde yer alan “Cumhuriyet Savcısı, ihbar veya başka bir suretle bir suçun işlendiği izlenimini veren bir hâli öğrenir öğrenmez kamu davasını açmaya yer olup olmadığına karar vermek üzere hemen işin gerçeğini araştırmaya başlar. Cumhuriyet Savcısı, maddî gerçeğin araştırılması ve adil bir yargılamanın yapılabilmesi için, emrindeki adlî kolluk görevlileri marifetiyle, şüphelinin lehine ve aleyhine olan delilleri toplayarak muhafaza altına almakla ve şüphelinin haklarını korumakla yükümlüdür.” şeklindeki düzenleme karşısında, Cumhuriyet Savcısının soruşturma yapmak zorunda olduğu, somut olayda, olay tarihinde sahte nüfus cüzdanı kullandığı iddiasıyla polis ekiplerince yakalanarak P.. Çarşı Karakolunda gözaltına alman müştekinin, gözaltında bulunduğu sırada kötü muamele ve işkenceye maruz kaldığını, şüpheli polis memurlarının kendisini darp ettiğini, ayrıca 18.10.2011 tarihli iki adet üst arama tutanağı ile aynı tarihli iki adet yakalama tutanağını imzalamadığı halde, şüpheli polis memurlarınca yerine imza atılmak suretiyle evrakta sahtecilik yapıldığını, darp raporu olduğu halde polis fezlekesine darp yazılmadığının iddia edildiği olayda, müştekinin gözaltına alınırken alman 18.01.2011 tarihli adli raporunda, herhangi bir darp cebir izine rastlanmadığı belirtildiği halde, gözaltından çıkış sonrası alman 19.01.2011 tarihli adli raporunda, vücudunun değişik yerlerinde bir çok ekimoz ve alt dişlerde bir adet kırık tespit edilmiş olması karşısında, söz konusu yaralanmanın ne şekilde oluştuğunun tespiti amacıyla etkin bir soruşturma yapılması, olay tarihindeki karakol kamera görüntülerinin celbedilip çözümlenmesi, müştekideki yaralanmanın ne şekilde oluştuğunun tespit edilmesi, tedavi evrakları ve geçici adli raporları celbedilerek kesin raporunun aldırılması, varsa tanık beyanlarının alınması, sahteliği iddia olunan 18.10.2011 tarihli iki adet üst arama tutanağı ile aynı tarihli iki adet yakalama tutanağında şüpheli A.. D..’ın isminin altındaki imzaların kimin eli ürünü olduğunun tespit edilmesi amacıyla müşteki ve şüpheli polis memurlarının huzurda bol miktarda imza ve yazı örneklerinin alınması, müşteki ve şüphelilerin, daha önce başka amaçla atılmış samimi imza ve yazı örneklerini içeren belge asılları getirtildikten sonra, suça konu tutanaklarda mevcut şüpheli A.. D.. isminin altındaki imzaların kimin eli ürünü olduğu hususunda, şüphelilerin polis memuru olduğu da gözetilerek, Kriminal Polis Laboratuarı yerine tarafsız, uzman bir kurum veya kuruluşa bilirkişi incelemesi yaptırılarak, gerektiğinde Adli Tıp Kurumu Fizik İnceleme İhtisas Dairesinden bu hususta rapor alınarak şüphelilerin hukuki durumunun tayin ve takdiri gerektiği gözetilmeden itirazın bu yönden kabulü yerine, yazılı şekilde karar verilmesinde isabet görülmediğinden bahisle 5271 sayılı CMK.nun 309. maddesi uyarınca anılan kararın bozulması lüzumu Yüksek Adalet Bakanlığı Ceza İşleri Genel Müdürlüğünün 12.12.2013 gün ve 76147 sayılı kanun yararına bozma istemine atfen Yargıtay C.Başsavcılığının 24.12.2013 gün ve KYB/2013-397188 sayılı ihbarnamesi ile dairemize tevdii kılınmakla incelendi.Gereği görüşülüp düşünüldü:Şikayetçinin iddiasında belirttiği, komiser yardımcısı H.. K.. tarafından P.. İlçe Emniyet Müdürlüğüne hitaben yazılan 19.10.2011 tarihli yazı ve ekleri, yazı içeriğinde şikayetçinin nezarethaneye alındığı sırada darp ve cebir izi bulunmadığına ilişkin rapor bulunduğunun bildirilmesi ve yazıldığı makam ile niteliği, şikayetçiye ait nezarethaneden çıkışında alınan doktor raporunun evrak arasında bulunması tüm dosya kapsamına göre, H.. K.. hakkında verilen kovuşturmaya yer olmadığına dair kararda bir isabetsizlik görülmediğinden, ihbarnamede yer alan H.. K..'ye yönelik kararla ilgili talebin oybirliğiyle (REDDİNE), 2- Şüpheliler S.. P.., M.. Ö.., H.. E.., B.. D.. ve N.. Ö.. ile ilgili olarak yapılan incelemede; Şikayetçinin gözaltında bulunduğu sırada kolluk görevlileri tarafından kendisine yönelik darp ve cebir eylemlerinin gerçekleştirildiğini, ayrıca karakolda yapılan işlemlere ilişkin olarak düzenlenen üst arama ve yakalama tutanaklarına kendi imzası yerine sahte imza atıldığını belirterek şikayetçi olması üzerine başlatılan soruşturma kapsamında, şikayetçinin iddiaları ile ilgili olarak şüpheliler hakkında kovuşturmaya yer olmadığına karar verildiği ve verilen bu karara karşı yapılan itirazın mercii tarafından reddedilmesi üzerine kararın kesinleştiği anlaşılmıştır.5271 sayılı CMK.nun 160. maddesi uyarınca Cumhuriyet Savcısı bir suçun işlendiği izlenimi veren bir hali öğrenir öğrenmez, işin gerçeğini araştırmaya başlamalı ve maddi gerçeğin ortaya çıkarılması ve adil bir yargılama yapılabilmesi için tüm delilleri toplamak zorunda olup, soruşturma sorumluların belirlenmelerine ve gerekirse cezalandırılmalarına yol açabilecek nitelikte etkili olmalıdır. İncelemeye konu olayda, şikayetçinin iddiaları ile ilgili olarak, olay esnasında nezarethanede veya karakolda bulunan ve haklarında işlem yapılan başka kişiler olup olmadığı araştırılmadığı, olay esnasında karakolda görevli olan şüpheliler dışındaki diğer kolluk görevlilerinin beyanları tespit edilmediği, şikayetçi hakkında nezarethaneden çıkışı ile ilgili olarak düzenlenen adli rapordaki tıbbi bulguların ne şekilde gerçekleştiği ve yaralanmaların niteliği hakkında kesin rapor alınmadığı, sahte olduğu iddia edilen üst arama ve yakalama tutanaklarındaki şikayetçi adına atfen atılan imzalar hakkında Ankara Kriminal Polis Labaratuvarı Müdürlüğü tarafından; imzaların sadece şikayetçiye ait olup olmadığı hususunda inceleme yapıldığı ve düzenlenen 27.03.2013 tarihli raporun yeterli ve soruşturmayı aydınlatıcı bir rapor olmaması nedeniyle, söz konusu belgeler üzerindeki imzaların şüpheliler ve şikayetçinin eli ürünü olup olmadığının kesin olarak tespitine çalışılması için başka bir kuruma inceleme yaptırılması gerektiği gözetilmeden verilen Kovuşturmaya Yer Olmadığına Dair Kararın, etkili bir soruşturma yapılmadan verildiği gözetilerek CMK.nun 173/3 maddesi uyarınca itirazın kabulü yerine, yazılı şekilde reddine karar verilmesi, Yasaya aykırı ve Adalet Bakanlığı'nın Kanun Yararına Bozma istemine dayalı Yargıtay Cumhuriyet Başsavcılığının ihbarname içeriği bu itibarla yerinde görüldüğünden Sincan 1. Ağır Ceza Mahkemesinin 29.07.2013 gün, 2013/2803 değişik iş nolu itirazın reddine ilişkin kararının CMK.nun 309. maddesi gereğince (BOZULMASINA), müteakip işlemlerin mahallinde yapılmasına, dosyanın Adalet Bakanlığına gönderilmek üzere Yargıtay C.Başsavcılığına tevdiine, 12.05.2014 gününde oybirliğiyle karar verildi.