Anasayfa / İçtihat / Yargıtay Karar No : 9455 - Karar Yıl 2016 / Esas No : 1845 - Esas Yıl 2015





MAHKEMESİ :Asliye Hukuk MahkemesiDAVA TÜRÜ : Katılma ve Değer Artış Payı Alacağı ... ile ..., kayyım ... ve dahili davalılar ... ve ... aralarındaki katılma ve değer artış payı alacağı davasının kısmen kabulüne ve kısmen reddine dair ... Asliye Hukuk Mahkemesi'nden verilen .... sayılı hükmün Yargıtay'ca incelenmesi dahili davalılar vekili tarafından süresinde istenilmiş olmakla; dosya incelendi, gereği düşünüldü:KARARDavacı ... vekili, evlilik birliği içinde edinilen taşınmazın edinilmesinde ziynet eşyaları satışından elde edilen para ve çalışarak katkıda bulunduğunu belirterek 10.000,00 TL katılma ve değer artış payı alacağının davalılardan alınarak davacıya verilmesini talep ve dava etmiştir. Davacı vekili ... tarihli ıslah dilekçesi ile talep miktarını artırarak toplam 191.587,00 TL davalılardan alınarak davacıya verilmesini talep etmiştir.Davalı ...'ın kayyımı, dava dilkeçesine karşı beyanda bulunmak için süre talep etmiş olmasına rağmen davaya cevap vermemiştir.Dahili davalılar vekili, taşınmazların edinilmesinde davacının katkısı bulunmadığını, taşınmazlarının murisi babası tarafından bağışlandığını belirterek davanın reddini savunmuştur.Mahkemece, davanın kısmen kabulü ile, 49.490,00 TL değer artış payı, ....647,00 TL katılma alacağı olmak üzere toplam 165.137,00 TL alacağın davalıdan alınarak davacıya verilmesine karar verilmiştir. Hüküm, dahili davalılar vekili tarafından temyiz edilmiştir.1. Toplanan deliller ve tüm dosya kapsamından; dosya muhtevasına, dava evrakı ile yargılama tutanakları münderecatına ve mevcut deliller mahkemece takdir edilerek karar verildiğine, takdirde bir isabetsizlik bulunmadığına göre, dahili davalıların aşağıdaki 2 ve 3. bent kapsamı dışında kalan temyiz itirazları yerinde görülmemiştir.2. Maddi olayları ileri sürmek taraflara, hukuki nitelendirme yapmak ve uygulanacak kanun maddelerini belirlemek hakime aittir (6100 sayılı HMK m. 33). İddianın ileri sürülüş şekline göre dava, artık değere katılma alacağı ve değer artış payı alacağı isteğine ilişkindir.Değer artış payı alacağı; eşlerden birinin diğerine ait malın edinilmesine, iyileştirilmesine veya korunmasına hiç ya da uygun karşılık almaksızın esaslı katkıda bulunması durumunda, tasfiye sırasında bu malda meydana gelebilecek değer artışı için katkısı oranında sahip olduğu alacak hakkıdır (4721 sayılı TMK m. 227). Denkleştirme (TMK m. 230) hariç, tasfiyeye konu malvarlığında katkı tarihine göre değer kaybı söz konusu ise, katkının başlangıçtaki değeri esas alınır (TMK m. 227/1). Böyle bir malın daha önceden ./.elden çıkarılmış olması halinde hakim, diğer eşe ödenecek alacağı hakkaniyete uygun olarak belirler (TMK m. 227/2). Değer artış payı alacağı talep edebilmek için, parasal ya da para ile ölçülebilen maddi veya hizmet değeriyle katkıda bulunulmalıdır. Artık değere katılma alacağı ise; eklenecek değerlerden (TMK m. 229) ve denkleştirmeden (TMK m. 230) elde edilen miktarlar da dahil olmak üzere, eşin edinilmiş mallarının (TMK m. 219) toplam değerinden, bu mallara ilişkin borçlar çıktıktan sonra kalan artık değerin (TMK m. 231) yarısı üzerindeki diğer eşin alacak hakkıdır (TMK m. 236/1). Katılma alacağı Yasa'dan kaynaklanan bir hak olup, bu hakkı talep eden eşin gelirinin olmasına veya söz konusu mal varlığının edinilmesine, iyileştirilmesine ya da korunmasına katkıda bulunulmasına gerek yoktur.Değer artış payı ve artık değere katılma alacak miktarları hesaplanırken, mal rejiminin sona erdiği sırada mevcut olan malın, bu tarihteki durumuna göre, ancak tasfiye tarihindeki sürüm (rayiç) değeri esas alınır (TMK m. 227/1, 228/1, 232 ve 235/1.). Yargıtay uygulamalarına göre, tasfiye tarihi karar tarihidir. Belirli bir malın eşlerden birine ait olduğunu iddia eden kimse, iddiasını ispat etmekle yükümlüdür. Eşlerden hangisine ait olduğu ispat edilemeyen mallar onların paylı mülkiyetinde sayılır. Bir eşin bütün malları, aksi ispat edilinceye kadar edinilmiş mal olarak kabul edilir (TMK'nun m. 222). Yukarıdaki değer tespiti, belirleme ve hesaplamaların yapılabilmesi için gerek görülürse, konusunun uzmanı bilirkişi veya bilirkişilerden de yardım alınmalıdır.Somut olaya gelince; eşler, 23.08.2003 tarihinde evlenmiş, 30.09.2007 tarihinde eş ...'ın ölümü ile evlilik birliği sona ermiştir. Mal rejimi eş ...'ın ölüm tarih itibarıyla sona ermiştir (TMK m. 225/1). Sözleşmeyle başka mal rejiminin seçildiği ileri sürülmediğinden evlilik tarihinden mal rejiminin sona erdiği tarihe kadar ise, edinilmiş mallara katılma rejimi geçerlidir (4722 sayılı yasanın m. 10, TMK m. 202). Tasfiyeye konu ... parsel sayılı taşınmazın 113400/907200 hissesi eşler arasında edinilmiş mallara katılma rejiminin geçerli olduğu 19.03.2007 tarihinde muris eşin babası Kaya Yıldız'dan; ... parsel sayılı taşınmazların 10080/907200 hissesi de 29.05.2007 tarihinde üçüncü kişi, ...'ten satın alınarak, muris eş adına tescil edildiği anlaşılmıştır. Mal rejiminin tasfiyesinde eşlerin bağlı bulunduğu rejime ilişkin hükümler uygulanır.Yukarda açıklanan yasal düzenleme ve ilkeler uyarınca yapılan incelemede;Temyiz eden davalılar alacak talebine konu edilen taşınmazların üçüncü kişiden bağış yoluyla edinildiğini iddia etmiş ise de; taşınmazlardan ... parseldeki 113400/907200 hisse dışındakiler ispatlanamamıştır. O halde, belirtilen bu pay dışında muris eş adına kayıtlı diğer ... parsel sayılı taşınmazların 10080/907200 hissesi edinme tarihi göz önüne alındığında edinilmiş mal niteliğindedir.Mahkemece, davacının ziynet eşyalarınından dolayı değer artış payına hükmedilmiş ise de; bu konuda mahkemece yapılan inceleme yetersizdir. Davacı eşin yukarda açıklanan ednilmiş mallarına 15 adet 35 gr bilezik, 6 adet cumhuriyet altını, 1 adet çeyrek hasır bilezik, 1 adet set ve hasır bilezik olan ziynetlerinin bedelini vermek suretiyle katkıda bulunduğu anlaşılmaktadır. Bu bakımdan davacının 'katılma alacağı' dışında TMK 227/1. maddesi gereğince 'değer artış payı alacağı' olduğu doğrudur. Ancak, mahkemece değer artış payı alacağına davacının kazancından elde ettiği birikimlerin katılması doru olmamıştır. Zira taraflar TMK'nın yürülüğü girdiği 01.01.2002 den sonra evlendiğine ve bu birikimlerin evlilikten sonra yapıldığına göre, TMK 219. maddesi gereğince bu malvarlığı da edinilmiş mal niteliğindedir. Bu bakımdan, Mahkemece, davacının değer artış payı alacağı için, öncelikle ziynetlerin katkı tarihindeki değerinin hesaplanması için kuyumcu bilirkişiden ve taşınmazların değerinin tasfiye tarihine göre hesaplanması için uzman bilirkişiden rapor alınması daha sonra yukarda açıklanan Dairemizin ilke ve uygulamaları doğrultusunda ve davacının usuli kazanılmış hakkı da dikkate alınarak hesaplama yapılarak değer artış payının hesaplanması gerekirken, yazılı şekilde karar verilmesi doğru olmamaıştır.../.3. Ayrıca gerek katılma alacağı gerekse değer artış payı alacağı, mal rejimi ölümle sona erdiğinden tereke borcu niteliğindedir. Tereke borcundan davacı altsoyla birlikte 1/4 oranında yasal mirasçıdır. Dolayısıyla davacı tereke borcundan da 1/4 oranında sorumlu olup, bu orandaki bölüm için kendisinde alacaklı ve borçlu sıfatı birleşmiştir. Diğer yandan, mirasçılar arasında tereke borcundan sorumluluk müteselsil olmayıp, miras payı oranında sorumluluk geçerlidir. O halde, hesaplanacak katılma alacağı ve değer artış payı alacağından davacının borçlu olduğu bölüm de düşülmesi suretiyle temyiz eden davalıların ölen eş için alınmış mirasçılık belgesinde gösterilen miras payları oranında ayrı ayrı sorumluluğuna karar verilmesi gerekirken yazılı şekilde fazla alacağa hükmedilmesi usul ve yasaya aykırı olup, bozmayı gerektirmiştir.SONUÇ: Temyiz edilen hükmün yukarda 2. ve 3. bentte gösterilen sebeplerle 6100 sayılı HMK'nun Geçici 3.maddesi yollamasıyla 1086 sayılı HUMK'nun 428. maddesi uyarınca BOZULMASINA; diğer temyiz itirazlarının yukarda 1. bentte gösterilen sebeplerle reddine ve HUMK'nun 440/I maddesi gereğince Yargıtay Daire ilamının tebliğinden itibaren ilama karşı 15 gün içinde karar düzeltme isteğinde bulunulabileceğine, 30.05.2016 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.