MAHKEMESİ :Aile Mahkemesi... ile ... ve ... aralarındaki mal rejiminden kaynaklanan davasının Mahkeme'nin görevsizliğine dair... Aile Hukuk Mahkemesi'nden verilen 20.07.2010 gün ve 402/587 sayılı hükmün duruşma ypılması suretiyle Yargıtay'ca incelenmesi davacı vekili tarafından istenilmiştir. Dosya incelenerek işin duruşmaya tabi olduğu anlaşılmış ve duruşma için 29.01.2013 Salı günü tayin edilerek taraflara çağrı kağıdı gönderilmişti. Duruşma günü taraflardan kimse gelmediğinden incelemenin evrak üzerinden yapılmasına karar verildi. Temyiz isteğinin süresi içinde olduğu anlaşıldıktan sonra, dosya incelendi, gereği düşünüldü: KARARDavacı ... vekili, evlilik içinde alınan ve yaptırılan 292 ada 58 parseldeki 1 numaralı tripleks meskenin aile konutu olduğunu, alım ve yapımında iki tarafın da büyük emeklerle çalışarak katkıda bulunduklarını, eş...’ın 2009 yılında öldüğünü, mirasçıları olan önceki evliliklerinden olma kızı ve oğlunun davacı aleyhine tapu üzerindeki davacı lehine intifa hakkının kaldırılması için dava açtıklarını, davacının katkısının büyüklüğü dikkate alınarak tapuda... adına olan mesken üzerindeki davacının 1/2 katkı payının tespiti ile taşınmazın 1/2'sinin davacı adına tesciline, mümkün olmadığı takdirde taşınmazın bugünkü değerinin 1/2'sinin katkı payı olarak davalılardan tahsiline, taşınmazın geri kalan kısmı üzerinde davacının mirasçılık payının korunmasına karar verilmesini istemiş, harca esas değeri 100.000 TL. olarak göstermiştir. Davalılardan ....l’e usule uygun dava dilekçesi tebliği yapılmış, yargılama oturumlarına gelmemiş, bir cevap da vermemiştir.Davalılardan... vekili, muris ...’un villanın intifa hakkını çocuklarının tasarruf hakkını engellemek, onlardan mal kaçırmak için eşi davacıya devrettiğini, bu durum karşısında intifa hakkının terkini ve kuru mülkiyetin tam mülkiyete çevrilmesi için 2010/55 esasında ayrı dava açtıklarını, davanın derdest olduğunu, bunu gören davacının bugüne kadar açmayı düşünmediği elinde koz olarak tuttuğu katkı payı davasını açtığını, TMK 241/2.m. göre ölüm tarihinden itibaren 1 yıllık hak düşürücü sürenin geçtiğini, 01.01.2002 öncesi edinilen malların kişisel mal olduğundan katkı payı istenemeyeceğini, davacı tüm maddi kazancını eşine vakfetmediğini, kendi adına malvarlığı edindiğini, TMK 227.m.nin olayda uygulanma olanağı olmadığını, davacının karşılık almadan katkıda bulunmadığını, tescil istenemeyeceğini açıklayarak davanın reddini savunmuştur.Mahkemece, “MK'nun 652-658 maddesi gereğince Mahkemenin görevsizliğine, dava dilekçesinin görevsizlik nedeniyle reddine, karar kesinleştiğinde talep halinde dosyanın yetkili ve görevli ... Nöbetçi Sulh Hukuk Mahkemesine gönderilmesine” karar verilmesi üzerine hüküm davacı vekili tarafından temyiz edilmiştir.Davacı ile tarafların murisi... 16.1.1978 tarihinde evlenmiş, muris ...’un 18.2.2009 tarihinde ölümü ile taraflar arasındaki mal rejimi ölüm tarihi itibarıyla sona ermiştir. Dava konusu 292 ada 58 parselde 1 numaralı tripleks mesken 23.3.1989 tarihinde tarafların murisi... adına satın alınarak tapuya tescil edilmiştir.Dava dilekçesindeki açıklamalara göre dava, mal rejiminin ölüm sebebiyle tasfiyesi gereği tapu iptali ve tescil, olmadığı takdirde katkı payı alacağı isteğine ilişkindir. Davacının bu talebinin TMK’nun 652 ve 658.maddeleri ile ilgili bir ilgisi bulunmamaktadır. Bu davaların çözümü 4787 sayılı Aile Mahkemelerinin Kuruluş, Görev ve Yargılama Usullerine Dair Kanunun 4. maddesi 4721 sayılı TMK.nun ikinci kitabından üçüncü kısım hariç olmak üzere Aile Hukukundan (TMK.nun 118-395 md.) kaynaklanan bütün davalara Aile Mahkemesinde bakılacağı hükme bağlanmıştır. Aile Mahkemesi kurulmayan yerlerde Hakimler ve Savcılar Yüksek Kurulunca belirlenen Asliye Hukuk Mahkemelerinde davanın Aile Mahkemesi sıfatı ile görülüp karara bağlanması gerekir. Görev kamu düzenine ilişkin olmakla yargılamanın her aşamasında kendiliğinden gözönünde bulundurulur. Davacının açtığı davaya Aile Mahkemesi olarak bakılıp, tarafların delilleri toplanarak sonucuna göre işin esası ile ilgili bir hüküm kurulması gerekirken, davanın nitelendirilmesinde hataya düşülerek yazılı şekilde görevsizlik kararı verilmiş olması usul ve yasaya aykırıdır. Davacı vekilinin temyiz itirazları bu bakımdan yerinde olduğundan kabulü ile hükmün 6100 sayılı HMK.nun Geçici 3. maddesi yollamasıyla 1086 sayılı HUMK.nun 428. maddesi uyarınca BOZULMASINA, bozma nedenine göre diğer hususların şimdilik incelenmesine yer olmadığına, taraflarca HUMK'nun 388/4. (HMK m.297/ç) ve HUMK'nun 440/I maddeleri gereğince Yargıtay Daire ilamının tebliğinden itibaren ilama karşı 15 gün içinde karar düzeltme isteğinde bulunulabileceğine ve istek halinde 17,15 TL peşin harcın temyiz eden davacıya iadesine 29.01.2013 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.