Anasayfa /
İçtihat /
Yargıtay Karar No : 9160 - Karar Yıl 2004 / Esas No : 8386 - Esas Yıl 2004
... ile Hazine, A.... Büyükşehir Belediye Başkanlığı ve A.... Köyü Tüzel Kişiliği aralarındaki tescil davasının kısmen kabulüne dair (Ankara On sekizinci Asliye Hukuk Hakimliği)nden verilen 14.7.2004 gün ve 388/707 sayılı hükmün Yargıtayca incelenmesi davalı Hazine vekili tarafından süresinde istenilmiş olmakla, dosya İncelendi, gereği düşünüldü:Davacılar vekili, imar-ihya ve kazanmayı sağlayan zilyetlik nedeniyle kadastro çalışmaları sırasında tespit dışı bırakılan dava dilekçesinde mevkii ve sınırlan yazılı taşınmaz bölümlerinin vekil edenleri adına tapuya tesciline karar verilmesini istemiştir.Davalı Hazine vekili, davanın reddine karar verilmesini savunmuştur. Mahkemece, 25.2.2003 günlü krokide belirtilen 100.000 m2'lik yere ait 836 parselin tapu kadının iptali ile davacılar adına, A harfi ite gösterilen 44.000 m2 yerin Hazine adına tapuya tesciline, davalı A.... Büyükşehir Belediye Başkanlığı hakkındaki davanın atiye terk edilmesi nedeniyle konusu hakkında karar verilmesine yer olmadığına karar verilmesi üzerine; hükmün, kabule ilişkin bölümü davalı Hazine vekili tarafından temyiz edilmiştir..Dava dilekçesinde dava konusu taşınmazın TMK.nun 713/1. maddesine dayanılarak tescili istenilmiştir. Yargılamanın devam eden aşamalarında tescili istenen bölümlerin Hazineye ait 836 parsel kapsamında kaldığının belirlenmesi üzerine, dava iptal ve tescil davası olarak yürütülmüş ve sonuçlandırılmıştır.Kadastro Müdürlüğünün karşılık yazısı ve tapu kaydına göre, tescili istenilen taşınmaz 1955 yılında yapılan kadastro çalışmaları sırasında "ekilemez arazi" niteliğiyle tespit dışı bırakılmış, 16.6.1999 tarihinde ham toprak niteliğiyle ihtasen Hazine adına tapuya tescil edilmiştir.Davacılar vekili, imar ihya ve kazanmayı sağlayan zilyetliğe dayanarak iptal ve tescil isteğinde bulunmuş, yerel bilirkişi ve tanıklar davacıların dava konusu taşınmaz bölümlerini düzeltmek, taşlarını temizlemek ve traktörle sürmek suretiyle kültür arazisi haline getirdiklerini, bu olgunun tamamlandığı 1965 yılından dava tarihine kadar koşullarına uygun olarak tasarrufta bulunduğu, ziraatçı uzman bilirkişide 50-60 yıldan bu yana tarım arazisi olarak tasarruf edildiğini bildirmesi üzerine mahkemece, yazılı şekilde davanın kabulüne karar verilmiştir.Mahkemece, yapılan araştırma ve inceleme hüküm vermeye yeterli bulunmamaktadır. "Ekilemez arazi" niteliğiyle tespit dışı bırakılan bir yer, ancak imar-ihya yoluyla kazanılabilir. İmar ve ihyanın koşulları 3402 sayılı Kadastro Kanununun 17. maddesinde belirtilmiştir. Anılan maddeye göre diğer koşullar yanında taşınmazın kamu hizmetine tahsis edilmeyen yerlerden olması gerekir. Hazine vekilinin layihasına ekli olarak dosyaya sunulan Milli Emlak Müdürlüğünün 4.1.2001 günlü yazısına göre dava konusu taşınmazın Adalet Bakanlığı Eğitim Tesislerine tahsis edildiği bildirilmiştir. Mahkemece, tahsisin hangi tarihte yapıldığı, o tarihe kadar kazanma süresi ve koşullarının oluşup oluşmadığı araştırılmadığı gibi tahsis amacına uygun olarak tesis yapılıp yapılmadığı hususu üzerinde de durulmamıştır. Tüm bunlardan ayrı taşınmazın niteliğinin tasarruf durumunun, kültür arazisi olarak işlenip işlenmediğinin belirlenmesine esas olmak üzere bu yere ait değişik cephelerden çekilmiş, yakın tarihlere ait hava fotoğraflarıyla, topoğrafik haritaların yöntemine uygun biçimde uygulanması gerekmektedir. Bu açıklamaların ışığı altında değinilen hususların araştırılması, belgelerin getirtilmesi, ondan sonra yerel, teknik ve ziraatçı bilirkişiler aracılığıyla dava konusu taşınmazın bulunduğu yerde keşif yapılması, yukarıda belirtilen belgelerin yerlerine uygulanması, bu uygulamalara göre taşınmazın niteliğinin kesin olarak belirlenmesi, ondan sonra uyuşmazlık hakkında hüküm kurulması gerekmektedir.Mahkemece 25.2.2003 günlü krokiye yollamada bulunarak iptal ve tescile karar verilmiş ise de, böyle bir kroki dosya arasında bulunmamaktadır. Aynı tarihli rapora ekli pafta üzerine tescil edilen taşınmaz bölümleri işaret edilmişse de, krokiye işaretleme ölçeksiz olup taşınmazın kapsamını belirleme yönünden yetersiz olduğu gibi uygulamada da güçlük yaratacak niteliktedir. Tüm bunlardan ayrı Hazine adına tapuda kayıtlı bulunan taşınmazın A harfi ile gösterilen bölümün yeniden Hazine adına tayupa tesciline karar verilmiş olması çifte tapuya yol açacağından bu hususta doğru görülmemiştirDavalı Hazine vekilinin temyiz itirazları bu bakımdan yerinde olduğundan kabulü İle hükmün kabule ilişkin bölümlerinin açıklanan nedenlerle HUMK.nun 428. maddesi uyarınca (BOZULMASINA), 24.12.2004 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.