Anasayfa / İçtihat / Yargıtay Karar No : 9107 - Karar Yıl 2014 / Esas No : 15374 - Esas Yıl 2013





MAHKEMESİ : İzmir 1. Sulh Hukuk MahkemesiTARİHİ : 28/05/2013NUMARASI : 2012/1221-2013/508S.. B..'nın mirasçılık belgesi istemiyle açılan davanın reddine dair İzmir 1. Sulh Hukuk Mahkemesi'nden verilen 28.05.2013 gün ve 1221/508 sayılı hükmün Yargıtay'ca incelenmesi davacı vekili tarafından süresinde istenilmiş olmakla; dosya incelendi, gereği düşünüldü: KARARDavacı vekili dava dilekçesinde, Özetle; Ödemiş 1.Asliye Hukuk Mahkemesi (İş)'nin 2012/411 Esas sayılı dava dosyası ile mirasbırakan H.. Ç..'nun mirasçıları aleyhine itirazın iptali davası açıldığını, Mahkemenin 27.09.2012 tarihli ara kararı ile miras bırakanın veraset belgesinin sunulması için kendilerine kesin süre verildiğini, vekil edeni adına kendilerine yetki verildiğini açıklayarak mirasbırakan H.. Ç..'nun mirasçılarını ve miras hisselerini gösterir veraset belgesi verilmesini talep etmiştir. Mahkemece talepte bulunan ilgilinin B.. Ç.. hakkındaki ölüm araştırmasını sonuçlandırmak için herhangi bir girişimde bulunmaması gerekçesiyle davanın reddine karar verilmiştir.Hüküm davacı vekili tarafından dilekçesinde yazılı nedenlerle süresi içerisinde temyiz edilmiştir. 4721 sayılı Türk Medeni Kanunu'nun 30.maddesi hükmünde doğum ve ölümün nüfus sicilindeki kayıtlarla ispat olunabileceği, nüfus kütüklerinde kayıt bulunmaması veya bulunan kaydın doğru olmadığının anlaşılması halinde gerçek durumun her türlü delille kanıtlanabileceği açıklanmıştır. Hukukumuzda çekişmeli yargıya tabi davalarda taraflarca hazırlama ilkesi geçerli olup Hakim tarafların talepleri ile bağlıdır. Çekişmesiz yargıya tabi davada ise re'sen araştırma prensibi egemendir. Hasımsız açılan ve çekişmesiz yargıya tabi olan davalarda verilen kararlar kesin hüküm teşkil etmediği gibi bu kararlar açılacak bir iptal davası sonucunda değiştirilebilir veya ortadan kaldırılabilir. Diğer yandan, 5490 sayılı Nüfus Hizmetleri Kanunu’nun 31 ve devam eden maddelerinde kimlerin ölüm bildiriminde bulunabilecekleri, ölüm kaydının hangi hallerde nüfus kütüklerine işleneceği açıklandıktan sonra 33. maddesinde ölmüş olduğu halde aile kütüklerinde sağ görülenlere ait ölüm tutanaklarının, ölüm olayını gösterir belge ile başvurulması halinde Nüfus Müdürlükler'ince düzenlenerek gerekli işlemin yapılacağı, herhangi bir belge ibraz edilememesi durumunda ölüm beyanının doğruluğunun Nüfus Müdürlükler'ince araştırıldıktan sonra düzenlenecek ölüm tutanağının Mülkî İdare Amiri'nin emri ile işleme konulacağı, bu kanuna dayanılarak çıkartılan yönetmeliğin 69. maddesinin 3. bendinde de ölüm bildirimi sırasında herhangi bir belge verilemediği takdirde; ölünün hısımlarının ve ölüm olayını bilenlerin kimlikleri ile yerleşim yeri adreslerinin tespit edileceği, bu belgelerin Mülkî İdare Amirliği aracılığı ile güvenlik makamlarına gönderilerek kişinin ölümünün araştırılmasının isteneceği, kütüklere ilgilinin ölüm araştırmasının yapıldığı açıklamasında bulunulacağı, bu araştırma sonuçlanıncaya kadar kayıt üzerinde işlem yapılamayacağı, kişinin öldüğünün tespit edilmesi halinde ölüm olayının aile kütüğüne tescil edileceği, hakkında araştırma yapılan kişinin sağ olduğunun anlaşılması halinde ise yapılan açıklamanın silineceği, 4. bendinde de genel müdürlükçe, MERNİS ve adres kayıt sisteminde yer alan bilgilerden yararlanılarak uzun süredir işlem görmeyen ve ölü olması muhtemel olup da aile kütüklerinde sağ görülenlerin araştırılmasının, üçüncü fıkrada belirtilen usule göre Nüfus Müdürlükleri'ne yaptırılacağı belirtilmiştir. Bütün bu maddeler birlikte değerlendirildiğinde nüfus kütüğünde kayıtlı bir kişinin ölüm kaydı kütüklere işlenmedikçe veya Asliye Hukuk Mahkemesi'nce verilmiş ve kesinleşmiş bir mahkeme kararı ile kişinin ölmüş olduğu belirlenmiş olmadıkça Sulh Hukuk Mahkemesi'nce kişinin sağ olduğunun kabul edilmesi gerekir. Nüfus Müdürlükleri'nce ölüm araştırması yapılması ve buna ilişkin açıklama yazılarak kütükteki kaydın kapatılmış olması bu olguyu değiştirmez.Toplanan deliller ve tüm dosya kapsamından; Mahkemece davanın reddine karar verilmiş ise de, varılan sonuç yasal düzenlemelere uygun düşmemiştir. Bayraklı İlçe Nüfus Müdürlüğü'nün 26.11.2012 tarih 4415 sayılı yazısında kök muris H.. Ç..'nun eşi B.. Ç.. hakkında Genel Müdürlük Makamının 03.11.2008 tarihli oluru ile ölüm araştırması yapıldığının, ölüm araştırmasının Ödemiş İlçe Nüfus Müdürlüğü'nce sonuçlandırılacağının bildirildiği, Ödemiş İlçe Nüfus Müdürlüğü'nün 24.12.2012 tarih 11997 sayılı yazısında B.. Ç..'nun ölüm olayının bilen yakınlarının araştırıldığının, torunu H. B.'a ulaşıldığının, H. B.'ın ölüm olayının bildiğinin, 2005 yılında Gaziantep'te öldüğünün, ölümü ile ilgili belge bulabilirse getireceğini beyan ettiğinin, eğer belge bulamaz ise ölümü bilen şahitler vasıtası ile tahkikat yapılarak ölüm araştırmasının sonuçlandırılabileceğinin bildirildiğini, H. B.'dan 2013 Ocak ayında geri dönüş beklendiğinin bildirildiği görülmüştür. Mirasçı olduğu anlaşılan kişilere ait nüfus kayıtlarının düşünceler bölümünde o kişi hakkında ölüm araştırmasının yapıldığı hususunun yazılması halinde adı geçen kişinin sağ olduğu kabul edilerek mirasçılık belgesinin düzenlenmesinin gerekeceği, zira kişinin açıkça ölüm kaydının nüfusuna işlenmediği takdirde sağ olduğunun kabulü gerektiği, kaldı ki, ölüm araştırmasının yapılıp sonuçlandırılması idari bir işlem olup, davacı vekiline bu hususta kesin süre verilmesinin de hukuken mümkün olmadığı kuşkusuzdur. Öte yandan yargılama tutanakları üzerinde yapılan incelemede mahkemece davacı tarafa delillerini ve tanıklarını bildirmek üzere süre ve imkan tanınmadığı belirlenmiştir.Hal böyle olunca; davanın ispat imkanı kısıtlı üçüncü kişi tarafından açılmış olduğu da gözönünde bulundurularak; mahkemece davacı tarafa delillerini ve tanıklarını bildirmek üzere süre ve imkan tanınarak, tanık isim ve adresleri bildirildiği takdirde duruşmaya çağrılarak dinlenmesi, davanın sonucuna etkili olduğu ayrıca davanın re'sen araştırma prensibine tabi olduğu da gözetilerek hakkında ölüm araştırması yapıldığı anlaşılan B.. Ç.. hakkındaki araştırma sonucunun yeniden nüfus müdürlüğünden sorulması, gerekirse araştırma sonucunun beklenmesi, sonuçlandığı takdirde B.. Ç..'nun yeni nüfus kaydının getirtilmesi, daha sonra toplanan ve toplanacak tüm deliller birlikte değerlendirilerek sonucuna göre bir karar verilmesi gerektiği, ancak tüm bu araştırmalara rağmen ölüm araştırması ile ilgili neticeye varılamaması halinde mirasçılık belgesinin aksi sabit oluncaya kadar geçerli belgelerden olduğu, ileride mirasçılar çıktığı takdirde onların bu veraset belgesini her zaman iptal olanaklarının bulunduğu gözetilerek B.. Ç..'nun sağ kabul edilerek mevcut nüfus kayıtlarına göre paylar belirlenerek mirasçılık belgesi verilmesi gerektiği gözetilmelidir. Mahkemece açıklanan hususlar göz ardı edilerek yersiz gerekçelerle yazılı şekilde hüküm kurulması usul ve yasaya uygun olmamıştır.Davacı vekilinin temyiz itirazları bu nedenlerle yerinde olduğundan kabulüyle hükmün 6100 sayılı HMK'nun Geçici 3. maddesi yollamasıyla 1086 sayılı HUMK'nun 428. maddesi uyarınca BOZULMASINA, taraflarca HUMK'nun 388/4. (HMK m.297/ç) ve HUMK'nun 440/III-2. bendi gereğince Yargıtay Daire ilamının tebliğinden itibaren ilama karşı 15 gün içinde karar düzeltme isteğinde bulunulabileceğine 09.05.2014 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.