MAHKEMESİ :. İcra Hukuk MahkemesiYukarıda tarih ve numarası yazılı Mahkeme kararının müddeti içinde temyizen tetkiki davacılar tarafından istenmesi üzerine bu işle ilgili dosya mahallinden Daire'ye gönderilmiş olup, dava dosyası için Tetkik Hakimi tarafından düzenlenen rapor dinlendikten ve dosya içerisindeki tüm belgeler okunup incelendikten sonra işin gereği görüşülüp düşünüldü:K A R A R Borçlu aleyhinde başlatılan ve devam eden icra takibine karşı, takip dayanağı ilamın temyiz edilmesi sonucunda bozulduğunu belirtip, takibin iptaline karar verilmesini talep etmiştir. Mahkemece ilamın bozulmasından sonra verilecek kararın kesinleşmesi beklenmiş, ilgili karar dosyasında 25.04.2011 tarihinde davanın açılmamış sayılmasına dair karar verildiği ve 12.01.2012 tarihinde kesinleştiği tesbit edildikten sonra da, talebin reddine, takibin devamına karar verilmiştir. İİK'nun 40.maddesi 1. fıkrasında; bir ilâmın temyizen bozulmasının icra muamelelerini olduğu yerde durduracağını, 2. fıkrasında ise; ilâm hükmü icra edildikten sonra Yargıtayca bozulup da aleyhine icra takibi yapılmış olan kimsenin hiç veya o kadar borcu olmadığı kesin bir ilâmla tahakkuk ederse, ayrıca hükme hacet kalmaksızın icra tamamen veya kısmen eski hâline iade olunacağı hususu düzenlenmiştir. Somut olayda takip dayanağı .... İcra Mahkemesi'nin 2003/10958 Esas sayılı ilamında, alacaklı lehine İİK'nun 89. maddesi gereğince 44.611.666.670 TL tazminatın faiziyle tahsiline karar verildiği, temyiz edilmesi üzerine bu kararın, takipten sonra 26.06.2007 tarihinde Yargıtay 16. Hukuk Dairesi'nce borçlu lehine bozulduğu, bozmaya uyularak verilen kararın da temyizi sonucu dosyanın yeni bir esasa (2011/88) kayıt edildiği ve bu dosya üzerinde yapılan yargılama sonucunda, 25.04.2011 tarihinde davanın açılmamış sayılmasına karar verildiği ve kararın 12.01.2012 tarihinde kesinleştiği anlaşılmaktadır. Yargıtay bozma kararından sonra Mahkemesi'nce yeni bir hüküm kurulmadığı, davanın açılmamış sayılmasına karar verildiği, bu durumda bozma ile ortadan kalkan önceki ilama dayanılarak takibe devam edilemeyeceği nazara alınarak, takibin iptaline karar verilmesi gerekirken, bu talebin reddiyle takibe devam edilmesi yönünde hüküm kurulması isabetsizdir. Borçlu vekilinin temyiz isteminin kabulü ile Mahkeme kararının yukarıda yazılı nedenlerle 6100 sayılı HMK'nun Geçici 3. maddesi yollamasıyla 1086 sayılı HUMK'nun 428. maddesi uyarınca BOZULMASINA, taraflarca HUMK'nun 388/4. (HMK m. 297/ç) ve İİK'nun 366/3. maddeleri gereğince Yargıtay Daire ilamının tebliğinden itibaren ilama karşı 10 gün içinde karar düzeltme isteğinde bulunulabileceğine 28.01.2013 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.