Anasayfa / İçtihat / Yargıtay Karar No : 820 - Karar Yıl 2013 / Esas No : 6219 - Esas Yıl 2012





MAHKEMESİ :Aile Mahkemesi ... ile ... aralarındaki katılma alacağı davasının kabulüne dair ... Asliye Hukuk Mahkemesi'nden verilen 04.04.2012 gün ve 269/308 sayılı hükmün Yargıtay'ca incelenmesi davalı vekili tarafından süresinde istenilmiş olmakla; dosya incelendi, gereği düşünüldü: KARARDavacı vekili, tarafların 1999 yılında evlendiklerini, dava konusu 6 parsel sayılı taşınmazın karı-kocanın müşterek gelirleriyle alındığını, büyük ölçüde vekil edeninin altınlarının satılması sonucu elde edilen paranın taşınmazın alınmasında ve üzerindeki evin yapılmasında kullanıldığını açıklayarak, tapu kaydının 1/2 oranda iptaliyle müvekkili adına tapuya tesciline, olmadığı takdirde fazlaya ilişkin haklar saklı kalmak kaydıyla taşınmaz değerinin 1/2’sine tekabül eden 22.000 TL'nin davalıdan tahsiline karar verilmesini istemiştir.Davalı vekili, iddianın gerçek dışı olduğunu, taşınmazın müşterek para ve emekleriyle yapılmadığını, davacının altınlarının da satılmadığını, babasına ait 237 ada 98 parselin satışından elde edilen ve 18.07.2006 tarihinde banka havalesiyle gönderilen 25.000 TL ile alındığını, inşaatın yapılmasında babası ve kardeşlerinin çalıştığını açıklayarak hukuki dayanaktan yoksun davanın reddine karar verilmesini savunmuştur.Mahkemece davanın kabulüne, taşınmazın değeri üzerinden belirlenen 22.000 TL katılma alacağının dava tarihinden geçerli yasal faiziyle birlikte davalıdan alınmasına karar verilmiştir. Hüküm, davalı vekili tarafından temyiz edilmiştir.Taraflar, 14.04.1999 tarihinde evlenmişler, 25.02.2008 tarihinde açılan boşanma davasının kabulüne ilişkin hükmün 02.07.2009 tarihinde kesinleşmesi üzerine boşanmışlardır. 4721 sayılı TMK.nun yürürlüğe girdiği 01.01.2002 tarihinden sonra bir yıl içinde başka mal rejimi seçilmediğinden, taraflar arasında bu tarihe kadar 743 sayılı TKM.nin 170.maddesi uyarınca mal ayrılığı, bu tarihten sonra edinilmiş mallara katılma rejimi geçerlidir (TMK.nun 202). Yanlar arasındaki mal rejimi, boşanma davasının açıldığı 25.02.2008 tarihinde sona ermiştir (TMK.nun 225/2). Dava konusu 6 parsel üzerindeki 63/6720 pay 04.01.2006 tarihinde satış yoluyla davalı ... adına tescil edilmiş, 2006 yılında üzerine ev yapılmıştır.Toplanan deliller ve dosya kapsamından; taşınmaza ait payın ve üzerindeki ev inşaatının edinilmiş mallara katılma rejiminin geçerli olduğu dönemde alınıp yapıldığı anlaşılmaktadır. Davalı vekili, taşınmaz üzerine yapılan evin inşasında vekil edeninin babası tarafından banka havalesiyle gönderilen 25.000 TL'nin kullanıldığını ve bu paranın müvekkilinin kişisel malı olduğunu ileri sürmüştür. Dosya içerisindeki tapu kaydı ve banka havale makbuzuna göre, babası ... adına kayıtlı 237 ada 98 parsel 18.07.2006 tarihinde satış yoluyla 3. kişi Belgin Biçer’e devredilmiş, aynı tarihte ... tarafından davalı hesabına 25.000 TL aktarılmıştır. Yine dosyada bulunan yapı izin belgesinden taşınmaz üzerindeki binanın yapımına 07.12.2006 tarihinde başlanıldığı belirlenmiştir. Bu açıklamalar karşısında banka havalesiyle davalıya gönderilen paranın davalıya yapılan bağış niteliğinde olduğu ve davalının kişisel malı bulunduğunun kabulü ile taşınmaz borcu olarak değerinden düşülmesi gerekmektedir. Mahkemece bu hususun gözden kaçırılması isabetli olmamıştır. Davanın katılma alacağı isteği niteliğinde olduğu göz önünde bulundurulduğunda Mahkemece, eklenecek değerlerden (TMK.m.229) ve denkleştirmeden (TMK.m.230) elde edilen miktarlarda dahil olmak üzere davalı kocanın edinilmiş mallarının (TMK.m.219) toplam değerinden bu mallara ilişkin borçlar ve varsa kişisel malları çıkarıldıktan sonra kalan artık değerin (TMK.m.231) yarısı üzerinden (TMK.m.236/1) tarafların kazanılmış hakları da dikkate alınarak davacının katılma alacağının belirlenmesi gerekirken davalının kişisel malı niteliğindeki banka havalesi dikkate alınmadan yazılı şekilde karar verilmesi doğru değildir.Bundan ayrı, TMK.nun 239/son maddesi uyarınca faizin tasfiye tarihi olan karar tarihinden başlatılması gerekirken hatalı şekilde dava tarihinden başlatılması da doğru görülmemiştir. Davalı vekilinin temyiz itirazları açıklanan nedenlerle yerinde görüldüğünden kabulüyle 6100 sayılı HMK.nun Geçici 3. maddesi yollamasıyla 1086 sayılı HUMK.nun 428. maddesi uyarınca Yerel Mahkeme hükmünün BOZULMASINA, HUMK.nun 388/4. (HMK m.297/ç) ve HUMK.nun 440/I maddeleri gereğince Yargıtay Daire ilamının tebliğinden itibaren ilama karşı 15 gün içinde karar düzeltme isteğinde bulunabileceğine, 21,15 TL peşin harcın istek halinde temyiz eden davalıya iadesine 28.01.2013 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.