MAHKEMESİ : Bingöl 1. Asliye Hukuk MahkemesiTARİHİ : 28/09/2012NUMARASI : 2007/851-2012/355A.. Ö.. ve asli müdahiller M.. G.., S.. K.. ile Hazine ve G.. K.. aralarındaki tapu iptali ve tescil davasının kısmen karar verilmesine yer olmadığına ve kısmen reddine dair Bingöl 1. Asliye Hukuk Mahkemesi'nden verilen 28.09.2012 gün ve 851/355 sayılı hükmün Yargıtay'ca incelenmesi davacılar vekili tarafından süresinde istenilmiş olmakla; dosya incelendi, gereği düşünüldü:K A R A RDavacılar vekili, 19.10.2007 havale tarihli dava dilekçesinde özetle; Bingöl ili Merkez Gökçeli Köyü 120 ada nolu parsel ile 122 ada nolu parsellerin çok uzun yıllardan beri önce miras bırakanları daha sonra ise müvekkilleri tarafından ekilip biçilmek suretiyle zilyetlikleri altında iken kadastroda Hazine adına tespit ve tescil edildiğini öğrendiklerinden davalı Hazine adına olan tapu kaydının dilekçede yazılı payları oranında iptal ile vekil edenleri adına tapuya kayıt ve tesciline karar verilmesini talep ve dava etmiştir.Davacılar vekili, aynı havale tarihli bir başka dava dilekçesi ile Bingöl ile merkez Gökçeli Köyü 110 ada ve nolu parseller ile 109 ada nolu parselin kadastrodan önce miras bırakanları tarafından ekilip sürülür iken daha sonra davacılar tarafından ekilip sürülmeye başlandığını, ne var ki kadastro çalışmalarında Hazine adına tespit ve tescil edildiğini ileri sürerek, Hazine adına olan tapu kayıtlarının iptali ile dava dilekçesinde belirtilen paylarla vekil edenleri adına tapuya kayıt ve tesciline karar verilmesini istemiştir. Söz konusu bu dava diğer dava dosyası ile birleştirilmiş, yargılamalara 2007/851 Esasta kayıtlı dosya üzerinden devam edilmiştir.Davalılara dava dilekçeleri ayrı ayrı tebliğ edilmiş, davalı köy tüzel kişiliği oturumlara katılmamış ve cevap vermemiştir. Diğer davalı Hazine ise, kadastro tespitlerinin doğru olduğunu, davanın reddine karar verilmesini savunmuştur. Mahkemece, asıl davanın ve birleşen davanın konusu olan 110 ada 1 ve 109 ada 5 ile 122 ada nolu parsellerle ilgili olarak davacılar taleplerinden vazgeçtiklerinden bu taşınmazlar yönünden karar verilmesine yer olmadığına, asıl dava ve birleşen davaya konu 120 ada 4 ve parseller yönünden davacıların açmış oldukları davalar sübut bulmadığından bu parsellerle ilgili davanın reddine, asli müdahil M.. S.. G.. ile S.. K..’nin davalarının reddine karar verilmiştir. Hüküm, süresi içerisinde davacılar vekili tarafından dilekçesinde yazılı nedenlerle bozma istekli olarak temyiz edilmiştir. Toplanan deliller ve tüm dosya kapsamından; asıl dosya ve birleşen dosyadaki dava konusu parsellere ilişkin kadastro tutanakları ve çap kayıtları getirilmiştir. 120 ada nolu parsel: senetsizden, 7 hektar 8582,36 m2 olarak “ham toprak” niteliğiyle, 3402 sayılı Kadastro Kanunu’nun 18. maddesi gereğince Hazine adına 03.10.1997 tarihinde tespit görmüş, itirazsız olarak, 09.12.1997 tarihinde kesinleşmiştir. 122 ada 1 nolu parsel: mera niteliğiyle 29 hektar 4780,04 m2 olarak, senetsizden, 3402 sayılı Kadastro Kanunu’nun 16. maddesi gereğince orta malı olarak tespit görmüş ve itirazsız olarak 04.12.1997 tarihinde kesinleşmiştir. 110 ada 1 nolu parsel: “ham toprak” niteliğiyle 950,90 m2 olarak, senetsizden, 3402 sayılı Kadastro Kanunu’nun 18. maddesi gereğince, Hazine adına, 06.10.1997 tarihinde tespit görmüş ve itirazsız olarak 04.12.1997 tarihinde kesinleşmiştir. 110 ada 4 ve 5 nolu parseller: mera niteliğiyle, sırasıyla 13 hektar 3984,65 m2 ve 6 hektar 3895,79 m2 olarak 3402 sayılı Kadastro Kanunu’nun 16. maddesi gereğince orta malı olarak tespit görmüş, dava açıldığından kesinleşmedikleri görülmüştür. 110 ada ve nolu parsellerle ilgili olarak Bingöl Kadastro Mahkemesinin 16.06.1999 tarih 1998/57 esas, 1999/32 Karar sayılı davacıları Ahmet Biren ve Salih Kesrin, davalıları Hazine ve köy tüzel kişiliği olan kadastro tespitine itiraz davası sonunda davacıların sübut bulunmayan davasının reddine, 110 ada 4 ve 5 nolu kadastro tespitinin iptali ile bu yerlerin karar gerekçesinde yazılı olduğu üzere “mera olmadığı” anlaşıldığından Hazine adına tesciline karar verildiği, kararın taraflara tebliğ edildiği, temyiz edilmediğinden 26.01.2000 tarihinde kesinleştiği görülmüştür. 2007/851 Esasta kayıtlı ana dosya üzerinden taşınmazlarla ilgili olarak keşif yapılmıştır. Komşu Ağaçeli köyünden temyiz edilen 4 mahalli bilirkişi ile teknik bilirkişiler ve ziraatçi bilirkişinin huzuruyla yapılan keşifte 122 ada nolu parselin davacılar tarafından 20 yılı aşkın süreden beri aralıksız çekişmesiz olarak kullanıldığını söylemişlerdir. 120 ada nolu parselle ilgili olarak mahalli bilirkişi E.. K.. beyanında: bu taşınmazın eskiden Hazineye ait olduğu, buranın orman niteliğinde bulunduğunu, hiç kimse tarafından kullanılmadığını söylemiştir. Diğer mahalli bilirkişiler 120 ada nolu parselin davacılar tarafından 20 yılı aşkın süreden beri kullanıldığını açıklamışlardır. Mahkemenin bu taşınmazla ilgili gözlemine göre: doğal bitki örtüsünün bulunduğu, yer yer ağaçların ve yabani bitkilerin bulunduğu arazinin %60 eğimli olduğu belirlenmiştir. Dava konusu 110 ada ve nolu parsellerle ilgili olarak yerel bilirkişiler: davacıların zilyetliğinin 20 yılı aşkın süreden beri eklemeli olarak devam ettiğini açıklamışlardır. Mahkemenin bu parsellerle ilgili olarak gözlemi ise: 110 ada nolu parselin doğal bitki örtüsü ile kaplı olduğu, yer yer ağaçların ve yabani bitkilerin bulunduğun, 4 nolu parsel üzerinde ise davacılardan Salih Kesrin tarafından yapılmış bir adet ev ve bahçesinin olduğu saptanmıştır. Dava konusu 110 ada nolu parselin 20 yılı aşkın bir süreden beri davacılar tarafından kullanıldığı yerel bilirkişiler tarafından beyan edilmiştir. Mahkemenin bu parsele ilişkin gözleminde ise: arazi üzerinde doğal bitki örtüsünün bulunduğu, %70 eğimli olduğu, dikili ağaçların bulunduğu, yabani bitkilerin bulunduğu şeklindedir. Dava konusu 109 ada 5 parselle ilgili olarak dinlenen yerel bilirkişiler taşınmazın 20 yılı aşkın süreden beri davacılar tarafından kullanıldığını açıklamışlardır. Dava konusu 122 ada nolu parselle ilgili olarak yerel bilirkişi Hüseyin Yağbasan ise taşınmazın 20 yılı aşkın bir süreden beri davacılar tarafından kullanıldığını beyan etmiştir. Davacı tanıkları olayla ilgili bilgilerinin olmadığını açıklamışlardır. Keşifte görevlendirilen ziraat bilirkişisi dava konusu parsellerden 120 ada nolu parselin doğal çayır bitkisi ile kaplı olduğunu, %15-20 eğime sahip olduğunu, toprak derinliğinin 70/80 cm olduğunu, taşlık oranının %25-30 oranında bulunduğunu, susuz ve 4. sınıf tarım arazisi niteliği taşıdığını rapor etmiştir. 122 ada nolu parselin ise doğal çayır bitkisi ile kaplı olduğunu, %25-30 eğime sahip olduğunu, 70-80 cm derinlikte toprak bulunduğu, taşlık oranının %25-30 olduğu, 3. sınıf tarım arazisi niteliğinde bulunduğu belirtmiştir. Davacılardan Abdurrahman Kersin, kimlik bilgileri belirlenen 13.10.2011 havale tarihli dilekçe ile dava konusu 109 ada 5, 101 ada 1 ve 122 ada nolu parselle ilgili davadan vazgeçtiğini beyan etmiştir. Davacılar vekilinin noksanlık tamamlanması yoluyla getirtilen vekaletname kapsamından anlaşıldığı üzere feragat yetkisinin bulunduğu, buna göre 13.09.2011 havale tarihli ıslah dilekçesi ile dava konusu 109 ada 5, 101 ada 1 ve 122 ada nolu taşınmazlarla ilgili davadan vazgeçtiği, dava değerinin ıslah ettiği görülmüştür. Fen bilirkişileri dosyada mevcut rapor ve krokilerinin sunmuşlardır. Çap kayıtları tespit malikleri üzerinedir. Öteki bilirkişilerin raporları da dosya kapsamındadır.Açıklanan olgular tarafların ve mahkemenin bilgisi dahilindedir. Uyuşmazlık, kadastro çalışmalarında mera, çayır, ham toprak nitelikleriyle Hazine adına tespit ve tescil edilen, itiraz ve dava yoluyla kesinleşen parsellerle ilgili tespit öncesi eklemeli zilyetlik nedeniyle davacılar yararına mülk edinme koşullarının gerçekleşip gerçekleşmediğinde ve dosyada mevcut noksanın tamamlanması yoluyla getirilen nüfus aile kayıt tablosuna gör ö dava konusu yerlerin davacıların miras bırakanlarından davacılara kadastro öncesinden satış, bağış veya taksim vs. yoluyla özgülenip özgülenmediği eş anlatımla el birliği mülkiyetinin bulunup bulunamadığından toplanmaktadır. Bilindiği üzere ve kural olarak; kadastro öncesi zilyetlik hukuksal sebebine dayalı olarak açılan davaların her türlü delille ispatı mümkündür. Kaldı ki, Doğu Anadolu’nun bir çok bölgesinde ve özellikle dava konusu taşınmazın bulunduğu yerlerde doğal çayır nitelikli yerlerin üzerindeki çayır, bitki örtüsü kaldırılmaksızın zilyetlik yoluyla iktisabı olanaklıdır. Ayrıca, mer’a nitelikli yerlerin kadastro öncesinden kadim ya da tahsisli mera olup olmadığı mahkemece yöntemine uygun bir biçimde hiçbir şekilde araştırması yapılmamıştır. Kaldı ki, temyiz edilmeksizin kesinleşen Bingöl kadastro mahkemesinin dosya ekinde bulunan 16.0.61999 tarih 1998/58 esas 1999/32 Karar sayılı kararın gerekçesinde dava konusu 110 ada 4 ve nolu parsellerin mer’a niteliğinde olmadığı, tespit bilirkişiler ile mahkeme gözlemi tarafından belirlendiği bahisle davacı kişilerin davasının reddi ile kadastro tespitinin iptali ile bu yerlerin Hazine adına tesciline karar verilmiş ise de, niteliğinin ne olarak tesciline karar verildiği hüküm kısmında yazılmadığı için gelen çap kayıtlarında bu parsellerin halen mera niteliğinde olduğu görülmüştür. Tüm bunlardan ayrı olarak, davacılar dava konusu yerlerin üst ve ara murislerinden kendilerine kaldığını açıklamalarına rağmen yukarıda belirtilen şekilde bir özgülemeden bahsedilmediği ve tanık ve mahalli bilirkişi beyanlarıyla da bu husus doğrulanmadığına göre el birliği mülkiyeti bulunduğu kuşkusuzdur. Bu durumda, TMKnun 640, 701 ve 702 maddelerine göre işlem yapılması zorunludur. Mahkemece, yukarıda belirtilen tüm ilke ve kurallar göz ardı edilerek 3402 sayılı Kadastro Yasasının 14. maddesindeki norm durumları araştırılmadan taşınmazların 5403 sayılı Yasaya göre kuru ve sulu arazi olup olmadıkları belirlenmeden ve özellikle de keşifte dinlenen yerel bilirkişilerin ve ziraatçi bilirkişinin raporu göz ardı edilerek sadece mahkemenin kendi gözleminden hareketle vazgeçilmeyen diğer parsellerle ilgili olarak da davanın reddine karar verilmesi usul ve yasaya aykırıdır. Davacıların temyiz itirazları açıklanan tüm bu nedenlerle yerindedir. Kabulü hükmün 6100 sayılı HMK.nun Geçici 3. maddesi yollamasıyla 1086 sayılı HUMK’nun 428. maddesi uyarınca BOZULMASINA, 21,15 TL peşin harcın istek halinde davacılara iadesine, 25.04.2014 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.