Anasayfa / İçtihat / Yargıtay Karar No : 8069 - Karar Yıl 2014 / Esas No : 17262 - Esas Yıl 2013





MAHKEMESİ : Bafra İcra Hukuk MahkemesiTARİHİ : 29/04/2013NUMARASI : 2012/195-2013/74Yukarıda tarih ve numarası yazılı Mahkeme kararının müddeti içinde temyizen tetkiki davacı tarafından istenmesi üzerine bu işle ilgili dosya mahallinden Daire'ye gönderilmiş olup, dava dosyası için Tetkik Hakimi tarafından düzenlenen rapor dinlendikten ve dosya içerisindeki tüm belgeler okunup incelendikten sonra işin gereği görüşülüp düşünüldü: KARARAlacaklı tarafından borçlu aleyhine Sinop Asliye Hukuk Mahkemesi'nin 2006/543 Esas ve 2006/621 Karar sayılı nafaka alacağı ilamına dayanılarak ilamlı takip başlatılmış borçlu İcra Mahkemesi'ne başvurarak, boşanmayı takiben 3 ay süreyle ve 2007 yılı Nisan ayından 2009 yılına kadar müşterek çocuğun yanında kalması nedeniyle infak ve iaşesinin tarafınca karşılandığını, ayrıca 26.12.2006 tarihli belgeyle nafaka borcuna karşılık 40.000 TL toplu ödeme yaptığını açıklayarak, borcun itfa edildiğinin kabulü ile icranın ertelenmesini ve yapılan harcamaların nafaka borcundan mahsubunu istemiştir. Mahkemece, borçlunun sunduğu belge altındaki imzanın alacaklının eli ürünü olmadığından bahisle şikayetin reddine ve alacaklı lehine inkar tazminatına karar verilmiştir. Hüküm, borçlu vekili tarafından temyiz edilmiştir.İcra İflas Kanunu'nun 33/1. maddesinde “İcra emrinin tebliği üzerine borçlu yedi gün içinde dilekçe ile İcra Mahkemesi'ne başvurarak borcun zamanaşımına uğradığı veya imhal veya itfa edildiği itirazında bulunabilir. İtfa ve imhal iddiası yetkili mercilerce re'sen yapılmış veya usulüne göre tasdik edilmiş yahut İcra Dairesi'nde veya İcra Mahkemesi'nde veya Mahkeme önünde ikrar olunmuş senetle tevsik edildiği takdirde icra geri bırakılır” hükmü düzenlenmiştir.Borçlunun itfa yönündeki belgeleri alacaklı tarafından kabul edilmemişse, altındaki imzanın incelenmesi yoluyla sonuca gidilmesi mümkün değildir. Ancak borçlunun boşanma kararı sonrası 3 ay ve 2007 yılının Nisan ayından 2009 yılına kadar çocuğun kendisinde kaldığına yönelik iddiası her türlü delille ispatlanabileceğinden, varsa bu konudaki davacı tanıkları dinlenilerek hüküm kurulmalıdır. Eksik inceleme ile yazılı şekilde sonuca gidilmesi doğru olmadığı gibi, ilamlı takiplerde icranın geri bırakılmasına ilişkin İİK'nun 33 ve devamı maddelerinde tazminat öngörülmediğinden inkar tazminatına yönelik hüküm kurulması da doğru değildir. SONUÇ: Davacı-borçlu vekilinin temyiz itirazının kısmen kabulü ile Mahkeme kararının yukarıda yazılı nedenlerle İİK'nun 366. ve 6100 sayılı HMK'nun Geçici 3. maddesi yollamasıyla 1086 sayılı HUMK'nun 428. maddesi uyarınca BOZULMASINA, taraflarca HUMK'nun 388/4. (HMK m.297/ç) ve İİK'nun 366/3. maddeleri gereğince Yargıtay Daire ilamının tebliğinden itibaren ilama karşı 10 gün içinde karar düzeltme isteğinde bulunulabileceğine, 24.04.2014 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.