Anasayfa / İçtihat / Yargıtay Karar No : 7878 - Karar Yıl 2014 / Esas No : 22643 - Esas Yıl 2013





MAHKEMESİ : Gaziantep 2. Aile MahkemesiTARİHİ : 24/04/2013NUMARASI : 2009/1194-2013/341K.. K.. ile G.. H.. aralarındaki tapu iptali ve tescil davasının reddine dair Gaziantep 2. Aile Mahkemesi'nden verilen 24.04.2013 gün ve 1194/341 sayılı hükmün duruşma yapılması suretiyle Yargıtay'ca incelenmesi davacı vekili tarafından istenilmiştir. Dosya incelenerek işin duruşmaya tabi olduğu anlaşılmış ve duruşma için 22.04.2014 Salı günü tayin edilerek taraflara çağrı kağıdı gönderilmişti. Duruşma günü temyiz eden davacı vekili Avukat Ş.. D.. geldi, karşı taraftan kimse gelmedi. Duruşmaya başlanarak temyiz isteğinin süresi içinde olduğu anlaşıldıktan ve hazır bulunanın sözlü açıklaması dinlendikten sonra duruşmaya son verilerek; dosya incelendi, gereği düşünüldü: KARARDavacı vekili, tarafların 1986 yılında evlendiklerini, evlilik birliği içerisinde satın alınan 3316 ada parselin bedelinin ortak olarak ödendiğini açıklayarak tapu kaydının 1/2 oranında iptaliyle müvekkili adına tapuya tesciline, olmadığı takdirde taşınmaz bedelinin 1/2’sinin davalıdan alınmasına karar verilmesini istemiştir.Davalı vekili, dava konusu taşınmazın 2002 yılından önce satın alındığını, davacının katkısı bulunmadığını, satışa ilişkin resmi bir belge olmadığını açıklayarak davanın reddine karar verilmesini savunmuştur.Mahkemece, kanıtlanamadığı gerekçesiyle davanın reddine karar verilmesi üzerine; hüküm, duruşma istekli olarak davacı vekili tarafından temyiz edilmiştir.Taraflar, 14.11.1986 tarihinde evlenmişler, 22.11.2007 tarihinde açılan boşanma davasının kabulüne ilişkin hükmün kesinleşmesiyle 28.05.2009 tarihinde boşanmışlardır. Taraflar arasındaki mal rejimi boşanma davasının açıldığı 22.11.2007 tarihinde sona ermiştir .Dava konusu 3316 ada parsel üzerindeki 4 nolu bölüm, 1994 yılında üyelik devri yoluyla alınan kooperatif üyeliğine dayalı olarak 22.12.2000 tarihinde ferdileşme nedeniyle davalı Gönül Karakan adına tescil edilmiştir.Dava konusu taşınmaz, evlilik birliği içinde ferdileştirme yoluyla edinilmiştir. Akdi ilişkide davacı taraf değildir. Eşler arasında Türk Medeni Kanunu'nun 706. (743 s. TKM’sinin 634.) maddesi gereğince düzenlenmiş mülkiyet aktarımı ile ilgili resmi bir sözleşme de bulunmamaktadır. Bu durumda, 07.10.1953 tarihli 8/7 sayılı İçtihadı birleştirme kararı uyarınca; taşınmazın alımına katkıda bulunduğunu iddia eden davacının bu katkısına dayanarak ayın (mülkiyet) talep edemeyeceğine göre, mahkemece tapu iptali ve tescil talebinin reddine karar verilmesinden bir isabetsizlik bulunmamaktadır. Dava; 743 sayılı TKM'nin 170. maddesi uyarınca katkı payı alacağı isteğine ilişkindir. Mahkemece, kanıtlanamadığı gerekçesiyle davanın reddine karar verilmiş ise de verilen karar usul ve yasaya uygun bulunmamaktadır. Dosyadaki bilgi ve belgelere göre, davacı K.. K.., sağlık memuru, davalı ise maliye memuru olarak çalışmaktadırlar. Dava konusu taşınmaz, 1994 yılında maliyeciler kooperatif üyeliği vasıtası ile edinilmiştir. Davalının maliye memuru olması nedeniyle kooperatif üyeliğinin davalı adına yapıldığı ve kooperatif ödemelerinin de davalı üstünden yapıldığını bildirmişlerdir. Tarafların, evlilik birliğinin kurulmasından dava konusu taşınmazın edinildiği tarihe kadar memur olarak çalıştıklarına göre, tarafların devamlı ve düzenli gelir sahibi olduğu ve davacının kooperatif ödemelerine katkıda bulunduğu hususunda duraksamamak gerekir.O halde; eşler arasında mal ayrılığı rejiminin geçerli olduğu bir tarihte alınan taşınmaz için katkı payı alacağı belirlenirken; tarafların her birinin toplam gelirinden kişisel harcamaları ile kocanın 743 sayılı TKM’nin 152. maddesi uyarınca evi geçindirme yükümlülüğü uyarınca yapması gereken harcamalar çıktıktan sonra yapabilecekleri tasarruf miktarının belirlenmesi, bundan sonra toplam tasarruf miktarı karşısında davacı eşin tasarruf oranının bulunması, bulunan bu oran dava konusu taşınmazın dava tarihindeki değeri ile çarpılarak katkı payı alacağının tespit edilmesi gerekmektedir. Mahkemece, yukarıda açıklanan ilke ve esaslar çerçevesinde davacının katkı payı alacağı belirlenmesi gerekirken, hatalı değerlendirme sonunda yazılı gerekçelerle davanın reddine karar verilmesi doğru görülmemiştir.Davacı vekilinin temyiz itirazları bu bakımdan yerinde olduğundan kabulü ile hükmün açıklanan nedenlerle 6100 sayılı HMK'nun Geçici 3.maddesi yollamasıyla 1086 sayılı HUMK'nun 428. maddesi uyarınca BOZULMASINA, Yargıtay duruşmasının yapıldığı tarihte yürürlükte bulunan Avukatlık Asgari Ücret Tarifesi hükümleri uyarınca 1.100,00 TL Avukatlık Ücreti'nin davalıdan alınarak Yargıtay duruşmasında avukat marifetiyle temsil olunan davacıya verilmesine, taraflarca HUMK'nun 388/4. (HMK. m. 297/ç) ve HUMK'nun 440/I maddeleri gereğince Yargıtay Daire ilamının tebliğinden itibaren ilama karşı 15 gün içinde karar düzeltme isteğinde bulunulabileceğine ve 24,30 TL peşin harcın istek halinde davacıya iadesine 22.04.2014 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.