MAHKEMESİ :Asliye Hukuk (Aile) Mahkemesi... ile ... (....) aralarındaki katılma payı alacağı davasının reddine dair....Asliye Hukuk (Aile) Mahkemesi'nden verilen 12.12.2011 gün ve 278/785 sayılı hükmün Yargıtay'ca incelenmesi davacı vekili tarafından süresinde istenilmiş olmakla; dosya incelendi, gereği düşünüldü: KARARDavacı ... vekili dava dilekçesinde; davacı ve davalının 1982 yılında evlendiklerini, davacının evlendikten sonra bir süre.... adlı şirkette çalışıp ardından .... Giyim adlı işyerini kurup buradan elde ettiği gelirle 2462 parsel 2 nolu bağımsız bölümü satın alarak eşi olan davalı adına tescil ettirdiğini, yine evlilik birliği içinde kurulan işyeri için gerekli olan .....plaka sayılı kamyoneti taksitle satın aldığını ve eşi üzerine yaptığını açıklayarak taşınmaz ve kamyonetin 1/2 payının iptali ile davacı adına tesciline karar verilmesini aksi halde 1/2 değerinin davalıdan tahsiline karar verilmesini istemiş, 31.03.2003 tarihinde dava değeri olarak 50.000 TL' yi bildirmiştir. Davalı vekili, davalı adına kayıtlı bulunan taşınmaz evlenmeden önce öğretmen olan davacının biriktirdiği para ve ailesinin yardımı ile edinildiğinden davanın reddine karar verilmesini savunmuştur.Mahkemece, araçtan kaynaklanan talebin feragat nedeniyle ve dava konusu taşınmaz mal ayrılığı döneminde edinilmiş olup davacı katkısı ispatlanamadığından davanın reddine karar verilmesi üzerine; hüküm, davacı vekili tarafından taşınmaza ilişkin olarak temyiz edilmiştir. Taraflar 26.10.1992 tarihinde evlenmişler, 19.09.2002 tarihinde açılan boşanma davasının kabulüne ilişkin kararın 26.06.2006 tarihinde kesinleşmesi ile boşanmışlardır. Eşler arasındaki mal rejimi TMK'nun 225/son maddesi gereğince boşanma davasının açıldığı tarihte sona ermiştir. Bu durum karşısında evlilik tarihinden 4721 sayılı TMK'nun yürürlüğe girdiği 01.01.2002 tarihine kadar 743 sayılı TKM.nin 170.maddesi uyarınca eşler arasında mal ayrılığı rejimi, 01.01.2002 tarihinden boşanma davasının açıldığı 19.09.2002 tarihine kadar 4722 sayılı Kanunun 10. maddesi gereğince, eşler başka bir mal rejimini seçtiklerini ileri sürmediklerinden TMK'nun 202. maddesine göre edinilmiş mallara katılma rejimi geçerlidir.Dava dilekçesinin içeriği davacının talebi ve dava konusu taşımazın edinme şekli ve tarihine göre davacının talebi 743 sayılı TKM'nin 170. maddesi uyarınca mal ayrılığı rejiminin geçerli olduğu dönemde edinilen mallara yapılan katkı payı alacağı isteğine ilişkindir.Uyuşmazlık konusu 2462 parsel 2 nolu bağımsız bölüm 27.09.1996 tarihinde satıştan davalı adına tescil edilmiş, dosyadaki belge ve bilgilere ve özellikle davacı ile davalının aksi iddia edilmeyen beyanlarına göre taşınmazın edinme tarihinde gerek davacı gerekse de davalı çalışmakta olup dava konusu taşınmazın edinmesinde davacının katkısının bulunduğunun kabulü gereklidir. Mahkemece yapılan yargılamada davalı tanıkları 1996 yılında edinilen taşınmazın davalının evlilik öncesi biriktirdiği para ve ailesinin yardımı ile edinildiğini iddia etmiş ise de davacı ve davalının 1982 yılında evlendiği, taşınmazın alım tarihi ile evlenme tarihi arasında 14 yıllık bir süre bulunduğu dikkate alındığında davalının evlilik öncesi biriktirdiği paranın bu şekilde bu taşınmazın edinmesinde kullanılması hayatın olağan akışına aykırıdır. Öte yandan davacı tanıklarından taşınmazın önceki maliki ..... beyanında taşınmazın satış bedelinin davacı tarafından ödendiğini bildirmiş olup bu somut beyan karşısında diğer tanıkların soyut beyanlarına itibar edilemez. Bu halde öncelikle öğretmen olan davalının evlilik tarihinden taşınmazın edinme tarihine kadar almış olduğu maaş ve para kabilinden ödemelere dair belgeler ile davacının bu tarihler arasında almış olduğu aylık ve.... adlı işyerine ilişkin resmi makamlara bildirmiş olduğu gelire ilişkin belgelerin eksiksiz olarak getirtilmesi, taşınmazın edinildiği tarihteki, toplam gelirinden tarafların sosyal statüleri ile konumlarına göre yapabilecekleri kişisel harcamaları ile davacı kocanın 743 sayılı TKM’nin 152. maddesi uyarınca evi geçindirme yükümlülüğü uyarınca yapması gereken harcamalar çıktıktan sonra yapabilecekleri tasarruf miktarının ne olacağının belirlenebilmesi için konunun uzmanı bilirkişi kurulundan rapor alınması suretiyle davacı ile davalının çalışmaları karşılığında elde ettikleri gelirle sağlayabilecekleri katkı miktarının ayrı ayrı saptanması, daha sonra toplam tasarruf miktarı karşısında davacının katkı oranının bulunması, bulunan bu oranın taşınmazın dava tarihindeki değeri ile çarpılarak katkı payı alacağının tespit edilmesi, gerekirken yazılı şekilde eksik inceleme ve araştırma ile hüküm kurulmuş olması doğru değildir. Yukarıda açıklanan nedenlerle davacı vekilinin temyiz itirazları yerinde görüldüğünden kabulüyle, Yerel Mahkeme hükmünün 6100 sayılı HMK'nun Geçici 3. maddesi yollaması ile halen yürürlükte bulunan 1086 sayılı HUMK'nun 428.maddesi uyarınca BOZULMASINA, taraflarca HUMK'nun 388/4, HMK m.297/ç) ve 440/I. maddeleri gereğince Yargıtay Daire İlamının tebliğinden itibaren ilama karşı 15 gün içinde karar düzeltme isteğinde bulunulabileceğine ve 21,15 TL peşin harcın istek halinde temyiz eden davacıya iadesine 24.01.2013 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.