Anasayfa / İçtihat / Yargıtay Karar No : 7761 - Karar Yıl 2014 / Esas No : 4779 - Esas Yıl 2013





MAHKEMESİ : Burdur 2. Asliye Hukuk MahkemesiTARİHİ : 30/11/2012NUMARASI : 2009/275-2012/367K.. B.. ile T.. M.. ve dahili davacı H.. H.. aralarındaki tapu iptali ve tescil davasının reddine dair Burdur 2. Asliye Hukuk Mahkemesi'nden verilen 30.11.2012 gün ve 275/367 sayılı hükmün Yargıtay'ca incelenmesi davacı tarafından süresinde istenilmiş olmakla; dosya incelendi, gereği düşünüldü:K A R A R Davacı 09 Kasım 2009 havale tarihli harcı tahsil edilen dava dilekçesinde özetle: babası V.. B..'nın öldüğünü, tek mirasçısı kendisinin kaldığını, dava konusu 201 ada parsel sayılı taşınmazı miras bırakanının 12.02.1946 tarihinde H.. H..'den tapu ile satın aldığını, ne var ki, 1969 yılında yapılan şehir kadastrosunda bu yerin ölü olan eski malikleri adına tespit ve tescil edildiğini, zilyetliğni 1946 yılından beri devam ettiğini açıklayarak iptal ve tescil istemiştir.Davalı, Tapu Müdürlüğü'nü temsilen H.. H.. vekili davanın reddine karar verilmesini savunmuştur.Mahkemece, TMKnun 713/2. maddesindeki düzenlemeye göre, maliki tapu kütüğünden anlaşılamayan veya yirmi yıl önce ölmüş ya da hakkında gaiplik kararı verilmiş bir kimse adına kayıtlı bulunan taşınmazın tamamının veya bölünmesinde sakınca olmayan bir kısmının zilyedi o taşınmazın tamamı veya bir parçası üzerinde mülkiyet hakkının tapu kütüğüne tesciline karar verilmesini isteyebileceği, Yargıtay 8. Hukuk Dairesinin yerleşmiş içtihatları da gözönünde bulundurularak son malikin veraset belgesine göre H.. H.. olduğu anlaşıldığından H.. H..'ye ait bir yerin kazanılamayacağı, kadastro öncesi sebebin ise 3402 sayılı Yasa'nın 12/3 maddesine göre geçmiş olduğu, taşınmazın malikinin kim olduğunun belli olmaması sebebine dayalı olarak açılmış olan davanın ise malikinin tapu kayıtlarına göre kim olduğu anlaşıldığından vs. gerekçelerle ispatlanamayan davanın reddine karar verilmiştir.Hüküm, süresi içerisinde davacı tarafından dilekçesinde yazılı sebeplerle temyiz edilmiştir.Toplanan deliller tüm dosya kapsamından; davacı dilekçesi ekinde Noterlikçe onanmış tapu senedini ibraz etmiştir. Yapılan incelemede 48,8 m2 alanlı hane vasıflı, sınırları yazılı taşınmazın 12.02.1946 gün 46-4/222 sayıları gereğince tescil edildiği, malikinin A.. oğlu V.. B.. olduğu belirlenmiştir. Davacının nüfus aile tablosu getirilmiştir. F.. ve V.. oğlu K.. B..'nın 04.09.1991 doğum tarihli olduğu belirlenmiştir. Babası V..B..'nın ise 08.06.1956 tarihinde öldüğü, kardeşleri H.. ve G..'ün bekar olarak öldükleri görülmüştür. Nizalı taşınmaza ilişkin kadastro beyannamesi getirilmiştir. T sani 323 tarih sıra nolu tapu kaydı esas alınarak avlulu ahşap ev niteliğiyle 76,81 m2 olarak 09.11.1968 tarihinde tam mülkiyet üzere baba adı yazılı olmayan E.. adına tespit yapıldığı, beyanlar hanesinde E..'nın ölü olduğu açıklaması yapılarak itiraz edilmediğinden 27.11.1969 tarihinde kesinleştiği görülmüştür. Çap kaydı, 29.01.2010 tarihi itibariyle halen ölü E.. adınadır. Burdur Sulh Hukuk Mahkemesi'nin 30.09.1987 tarih 1987/686-887 esas karar sayılı veraset belgesi dosyadadır. V.. oğlu F..'dan olma 1939 doğumlu H.. B..'nın 30.07.1987 tarihinde anasız, babasız, bekar ve çocuksuz olarak vefat ettiği, mirasının anne baba bir kardeşi (davacı) K.. B..'ya kaldığı saptanmıştır. Burdur Sulh Hukuk Mahkemesi'nin 11.09.2012 tarih 2011/529 esas 2012/558 karar sayılı mirasçılık belgesinde tapu kayıt maliki Tekeli oğlu S.. zevcesi E..'nın hiçbir mirasçısı tespit edilemediğinden murisin mirasının H.. H..'ye intikali ile aidiyetine biçiminde yazılı olduğu tespit edilmiştir.Keşif yapılmıştır, dinlenen yerel bilirkişi ile tanık davacı lehine açıklamalarda bulunmuşlardır. Bilirkişi raporu dosya içerisindedir. Davacı asıl, 10.05.2011 günlü oturumda aynen “ben bu davayı açarken iki sebebe dayandım; birinci sebebim tapuda malikin kim olduğunun belli olmadığı, ikinci sebebimde yirmi yıldan fazladır bu taşınmazı benim tarafımdan kullanılmaktadır. dedi. Beyan okundu imza alındı” biçiminde özgülemede bulunmuş ve duruşma zaptına imzası alınmıştır. Sair bilgi ve belgeler dosya içerisindedir. Açıklanan olgular tarafların ve mahkemenin bilgisi dahilindedir. Uyuşmazlık tapuda ölü E..adına kayıtlı taşınmazın 4721 sayılı TMKnun 713/2. maddesindeki sebeplere dayalı olarak iptal ve tescilinin istenip istenemeyeceğinde toplanmaktadır. Bilindiği üzere, anılan maddede Kanunun yayımı tarihinden itibaren Anayasa Mahkemesi'nin “ölmüş” sözcüğü iptal edilinceye kadar üç ayrı hukuki sebep bulunmaktadır. Bunlardan birincisi, tapu kütüğünden malikin kim olduğunun bilinememesi, ikincisi, yasanın değinilen bölümü iptal edilinceye kadar tapu kayıt malikinin ölmüş olması ve ölüm tarihi ile birlikte en az yirmi yıllık zilyetlik süresinin aralıksız çekişmesiz davacıda bulunmasıı, üçüncüsü ise tapu kayıt malikinin gaipliğine karar verilmiş olması ve bundan sonra ilgili koşulun gerçekleşmesi gerekir. Somut olayda, dava dilekçesinde açıkça eski malikin ölü olması sebebine dayanılmıştır. Az yukarıda açıklandığı üzere 13 nolu oturumda ise ölüm sebebinin yanında tapu kayıt malikikin tapu kütüğünden kim olduğunun bilinememesi sebebine de dayanılmıştır. Dairenin yerleşmiş içtihatlarına göre, TMK'nun 713/2. maddesindeki her bir sebep ayrı birer hukuki neden sayılmaktadır. Davacı açtığı davada her üç hukuki sebebe dayanabileceği gibi, bunlardan yalnızca birine ya da ikisine dayanarak da davasını açabilir. Davada bu durumlardan hangisi söz konusu, ise, mahkemece, ona göre değerlendirme yapılır. Somut olguda davacı ıslah beyanıyla birlikte TMK'nun 713/2. fıkrasındaki ilk iki hukuki sebebe dayandığından araştırma, inceleme ve değerlendirme bu açıdan yapılmalıdır. Mahalli mahkeme hakimi hak düşürücü süreden bahsetmiş, malikin tapu kütüğünden belli olduğuna hükmetmiş ve ölüm sebebini de muğlak gerekçeyle reddetmiştir. Kural olarak, bu tür davalar öncelikle tapu kayıt maliki aleyhine, kayıt maliki ölü ise mirasçıları aleyhine açılması gerekir. Davaların hazırlanması prensibi de bunu gerektirmektedir. Davacı, davalı olarak Tapu Müdürlüğü'nü göstermiştir. Ne var ki, Tapu Müdürlüğü'nü izafeten H.. H.. vekili yargılamaları sürdürmüştür. Dava, derdest iken davacının tapu kayıt maliki ile ilgili davacı taraf olarak almış olduğu mirasçılık belgesine göre, tapu kayıt malikinin son mirasçısı H.. H..'dir. Bilindiği üzere, H.. H.. son mirasçı olduğundan ve tapulu bir H.. H.. malının zilyetlikle iktisabınında mümkün olmadığından öncelikle davanın bu sebeple reddi gerekir. Öte yandan, Dairemiz'in istikrar kazanmış uygulamalarına göre de, TMKnun 713/2 maddesindeki dava sebepleri birbirinden ayrı ispat koşulları olduğundan birlikte görülmesi ve her dava sebebini ayrı ayrı gerekçelerle reddi doğru olmamıştır. Davacının temyiz itirazları açıklanan nedenlerle yerindedir. Kabulü ile hükmün 6100 sayılı HMK'nun Geçici 3. maddesinin yollamasıyla 1086 sayılı HUMK'nun 428. maddesi uyarınca BOZULMASINA, taraflarca HUMK'nun 388/4. (HMK m.297/ç) ve HUMK'nun 440/I maddeleri gereğince Yargıtay Daire ilamının tebliğinden itibaren ilama karşı 15 gün içinde karar düzeltme isteğinde bulunulabileceğine ve 24,30 TL peşin harcın istek halinde temyiz edene iadesine , 21.04.2014 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.