Anasayfa / İçtihat / Yargıtay Karar No : 7576 - Karar Yıl 2015 / Esas No : 26621 - Esas Yıl 2014





İcra Hukuk MahkemesiDAVA TÜRÜ : İstihkakYukarıda tarih ve numarası yazılı Mahkeme kararının müddeti içinde temyizen tetkiki temyiz eden tarafından istenmesi üzerine bu işle ilgili dosya mahallinden Daire'ye gönderilmiş olup, dava dosyası için Tetkik Hakimi tarafından düzenlenen rapor dinlendikten ve dosya içerisindeki tüm belgeler okunup incelendikten sonra işin gereği görüşülüp düşünüldü: KARARDavacı üçüncü kişi vekili, İcra Müdürlüğü’nün 2013/5114 sayılı Takip dosyasında yazılan talimat uyarınca, ....İcra Müdürlüğü’nün 2014/147 sayılı talimat dosyasında yapılan 17.01.2014 günlü hacze konu mahcuzların davacı üçüncü kişiye ait olduğunu, haciz adresinin ve mahcuzların borçlu şirket ile ilgisinin bulunmadığını belirterek istihkak iddiasının kabulü ile haczin kaldırılmasına ve tazminata karar verilmesini istemiştir.Davalı alacaklı vekili; borçlu şirket ile davacı 3. kişi şirket arasındaki ilişkinin muvazaalı olduğunu, aralarında organik bağ bulunduğunu, her iki şirketin aynı yerde faaliyet gösterdiğini, davacı 3.kişi şirketin ortağı ve yetkili müdürünün borçlu şirket çalışanı olduğunu, haciz mahallinde borçlu şirkete ait evraklar bulunduğunu, borçlu şirketin iflas kararı çıkacağını bilerek mal kaçırma kastıyla hareket ettiğini belirterek istihkak iddiasının reddi ile tazminata karar verilmesi gerektiğini savunmuştur.Davalı borçlu şirket, usulüne uygun davetiye tebliğine rağmen duruşmalara katılmadığı gibi cevap da vermemiştir. Mahkemece toplanan delillere göre; davacı tarafından ibraz edilen defterlerin açılış ve kapanış tasdiklerinin yapıldığı, yasal defterlerin birbirlerini doğruladığı, kanunlara uygun tutulduğu, haczedilen menkullerin faturalarının defter ve belgelerde kayıtlı olduğu, borçlu şirketin yetkilisi ....'in davacı şirketin eski ortağı olmasının, organik bağ bulunduğunu ispata yeterli olmadığı gerekçesi ile davanın kabulüne karar verilmiş; hüküm, davalı alacaklı vekili tarafından temyiz edilmiştir.Dava, üçüncü kişinin İİK’nun 96. vd. maddeleri uyarınca açtığı istihkak davası niteliğindedir. Davalı alacaklı vekili, 18.09.2014 tarihli ilk duruşmada; ''delilerimizi toplamadan dosya bilirkişiye gönderilmiştir, ayrıca delillerimizin toplanmayacağına dair de ara karar tesis edilmiştir. Mahkeme hakiminin tarafsızlığından şüphe duyulmaktadır, reddi hakim talebinde bulunacağız dilekçemizi hazırlamak üzere süre verilsin.'' şeklindeki beyanla reddi hakim talebinde bulunmuş olup, Mahkemece, hakimin reddi talebinin yargılamayı uzatmaya matuf soyut iddiadan ibaret olduğu gerekçesi ile talebin reddine dair ara karar verilmiş, aynı oturumda duruşmaya son verilerek davanın kabulüne dair hüküm kurulmuştur.6100 sayılı HMK'nun 38/1 maddesine göre, hâkimin reddi sebebini bilen tarafın, ret talebini en geç ilk duruşmada ileri sürmesi gerekir. Taraf, ret sebebini davaya bakıldığı sırada öğrenmiş ise, en geç öğrenmeden sonraki ilk duruşmada, yeni bir işlem yapılmadan önce bu talebini hemen bildirmek zorundadır. Belirtilen sürede yapılmayan ret talebi dinlenmez. Hâkimin reddi, dilekçeyle talep edilir. Bu dilekçede, ret talebinin dayandığı sebepler ile delil veya emarelerin açıkça gösterilmesi ve varsa belgelerin eklenmesi gerekir. Hâkimi reddeden taraf, dilekçesini karşı tarafa tebliğ ettirir. Karşı taraf bir hafta içinde cevap verebilir. Bu süre geçtikten sonra yazı işleri müdürü tarafından ret dilekçesi, varsa karşı tarafın cevabı ve ekleri, dosya ile birlikte reddi istenen hâkime verilir. Hâkim bir hafta içinde dosyayı inceler ve ret sebeplerinin kanuna uygun olup olmadığı hakkındaki düşüncesini yazı ile bildirerek, dosyayı hemen merciine gönderilmek üzere yazı işleri müdürüne verir. Aynı Kanun'un 40. maddesine göre ise, hâkimin reddi talebi, reddi istenen hâkim katılmaksızın mensup olduğu mahkemece incelenir. Somut olayda, davalı alacaklı vekili 18.09.2014 tarihli ilk oturumda, delillerin toplanmasını talep etmiş ise de, mahkemece, ''Davacının dosyaya sunduğu delillerin hazır olduğu, davalının bir kısım delillerinin toplanmış olduğu, dosyanın delillerinin toplanmış ve dosyadaki delillerin karar vermeye yeterli olduğu'' şeklindeki ara kararla delillerin toplanmasına dair talep reddedilerek, davanın tahkikat aşamasına geçilmesine karar verilmesi üzerine, davalı alacaklı vekili tarafından reddi hakim talebinde bulunulmuştur. Bu durumda, davalı alacaklı vekilinin, ret sebebini davaya bakıldığı sırada öğrendiğini kabul etmek gerekir. Davalı alacaklı vekili, ret sebebini öğrendiği celsede, reddi hakim talebini içerir dilekçesini hazırlayarak sunmak üzere süre istemiş ise de, Mahkemece, talep dikkate alınmayarak hakimin reddi talebinin reddine karar verilmiştir. Bundan ayrı, davalı alacaklı vekili tarafından aynı celsede ''davanın uzatılması söz konusu olamaz delillerimiz toplanmamıştır, toplanmayacağına dair karar verilmiştir, delillerimiz toplanmadan iddiamızı ispatlamamız mümkün değildir, HMK gereğince dosyadan elinizi çekmenizi dosyayı Yazı İşleri Müdürüne tevdi etmenizi gerekçeli ret dilekçemizi sunduktan sonra dosyanın başka bir mahkemeye gönderilmesini talep ederiz'' şeklindeki talebi ve yukarıdaki yasal düzenlemede belirtilen ret talebinin değerlendirilmesine ilişkin prosedür gözardı edilerek ret sebeplerini inceleyecek merciine dosya gönderilmeksizin dosyanın esasına ilişkin karar verilmesi doğru olmamıştır.Kabule göre de; dosyadaki bilgi ve belgelerden, takip borçlusu .... hakkında Asliye Ticaret Mahkemesi tarafından 21.01.2014 tarih 2013/166 Esas ve 2014/16 sayılı Karar ile verilen iflas kararı bulunduğu anlaşılmaktadır. İflas kararının kesinleşmesi üzerine anılan borçlu hakkındaki takipler ve hacizler İİK’nun 193/2. maddesi uyarınca düşecektir. Ayrıca, borçlu hakkında verilen iflas kararının kesinleşmesi üzerine; konusuz kalan davada karar verilmesine yer olmadığına, maktu karar ve ilam harcı ile yargılama giderleri ve nispi vekâlet ücretinin davanın açılmasına neden olan tarafa yükletilmesine karar verilmesi gerekir. Bu durumda, iflas kararı, istihkak davasının şartlarına doğrudan etki edeceği için Mahkemece sonucunun bekletici mesele yapılması gerekir.SONUÇ: Davalı alacaklı vekilinin yukarıda açıklanan nedenlerle temyiz itirazlarının kabulüyle hükmün İİK'nun 366 ve 6100 sayılı HMK'nun Geçici 3. maddesi yollamasıyla 1086 sayılı HUMK'nun 428. maddesi uyarınca BOZULMASINA, bozma neden ve şekline göre diğer temyiz itirazlarının bu aşamada incelenmesine yer olmadığına, taraflarca HUMK'nun 388/4. (HMK m.297/ç) ve İİK'nun 366/3. maddeleri gereğince Yargıtay Daire ilamının tebliğinden itibaren ilama karşı 10 gün içinde karar düzeltme isteğinde bulunulabileceğine ve 254,90 TL peşin harcın istek halinde temyiz eden davalı Nalan'a iadesine, 02.04.2015 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.