MAHKEMESİ : İstanbul 15. İcra Hukuk MahkemesiTARİHİ : 11/06/2013NUMARASI : 2012/966-2013/606Yukarıda tarih ve numarası yazılı Mahkeme kararının müddeti içinde temyizen tetkiki davalı tarafından istenmesi üzerine bu işle ilgili dosya mahallinden Daire'ye gönderilmiş olup, dava dosyası için Tetkik Hakimi tarafından düzenlenen rapor dinlendikten ve dosya içerisindeki tüm belgeler okunup incelendikten sonra işin gereği görüşülüp düşünüldü: K A R A R İİK'nun 152. maddesinde ipotekli taşınmaz satılıp da tutarı takip olunan alacağı karşılamaya yetmezse, alacaklının geri kalan alacağı için bir belge verileceği, alacaklının satışın kesinleşmesi tarihinden itibaren bir sene içinde haciz yolu ile takip talebinde bulunması halinde ise yeniden icra veya ödeme emri tebliğine gerek olmayacağı şeklinde düzenlenmeye yer verilmiştir. İİK'nun 179/b maddesinde ise, “Erteleme kararı üzerine borçlu aleyhine 6183 sayılı Kanuna göre yapılan takipler de dahil olmak üzere hiçbir takip yapılamaz ve evvelce başlamış takipler durur; bir takip muamelesi ile kesilebilen zamanaşımı ve hak düşüren müddetler işlemez. Erteleme sırasında taşınır, taşınmaz veya ticari işletme rehniyle temin edilmiş alacaklar nedeniyle rehnin paraya çevrilmesi yoluyla takip başlatılabilir veya başlamış olan takiplere devam edilebilir; ancak bu takip nedeniyle muhafaza tedbirleri alınamaz ve rehinli malın satışı gerçekleştirilemez. Bu durumda erteleme süresince işleyecek olup mevcut rehinle karşılanamayacak faizler teminatlandırılmak zorundadır.” hükmü getirilmiştir. Somut olayda takip, limit ipoteğine dayalı olup takipte asıl alacak, faiz ve masraflar toplamı limiti aşamayacağından fazlası için bu takip üzerinden alacaklının takibe devam imkanı yoktur. İpotekli malın satış bedelinin limite ulaşmaması halinde ise satış bedeli ile limit arasındaki farkın asıl borçlu yönünden rehin açığına konu olabileceği kabul edilmelidir. Muhtıraya esas alınan Kadıköy 1. Asliye Ticaret Mahkemesi'nin 2011/318 E. sayılı iflas erteleme davasında 17.05.2012 tarihli duruşmada verilen kısa kararda “... ancak rehinli ve ipotekli alacaklar için, ipoteğin paraya çevrilmesi yolu ile yapılan takipler için alacaklı tarafın satış talep etmesi ve satış gününün icra müdürlüğünce tayini halinde erteleme süresinden kalan süre için işleyecek faizin ipotekle karşılanamayan kısmının icra müdürlüğü tarafından hesaplanacak faizinin davacı tarafça teminatlandırılması halinde satışın durdurulmasına, aksi takdirde satışın durdurulamayacağına” şeklinde karar verilmiştir. Alınan erteleme kararıyla satışı gerçekleştirilemeyecek ipotekli malın bedelinden mahrum kalınacağından, maddenin ikinci fıkrasının son cümlesinde yer verilen rehinle karşılanamayacak faizler için rehinli malın muhammen bedeli matrah alınmalıdır. Bu durumda son cümle gereği, alacaklının icra dosyasında yer alan 22.05.2012 tarihli talebinde de belirtildiği üzere, iflasın ertelenmesi kararı içeriğine göre “alacaklı tarafın satış talep etmesi ve satış gününün icra müdürlüğünce tayini halinde” hükmü gereği maddede yazılan teminatın hesabı alacaklı vekilince satışın talep edildiği 22.05.2012 tarihinden başlatılmalıdır. Bu teminatın hesaplanmasında mahrum kalınacak olan değerin, ipotekli malın muhammen değeri olarak esas alınması ve faizin erteleme süresinin sonuna kadar hesaplanması ve muhtıranın buna göre düzenlenip gönderilmesi gerekir. Mahkemece muhtıranın anılan kurallar çerçevesinde denetlenerek gerektiğinde bilirkişi incelemesine başvurulması ile sonuca gidilmesi gerekirken yukarıda belirtilen ilkelerle uyuşmayan gerekçelere dayanılarak hüküm kurulması isabetsizdir.SONUÇ: Alacaklı vekilinin temyiz itirazlarının kabulü ile mahkeme kararının yukarıda yazılı nedenlerle İİK'nun 366. ve 6100 sayılı HMK'nun Geçici 3. maddesi yollamasıyla 1086 sayılı HUMK'nun 428. maddeleri uyarınca BOZULMASINA, taraflarca HUMK'nun 388/4. (HMK m.297/ç) ve İİK'nun 366/3. maddeleri gereğince Yargıtay Daire ilamının tebliğinden itibaren ilama karşı 10 gün içinde karar düzeltme isteğinde bulunulabileceğine, 17.04.2014 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.