MAHKEMESİ : Alanya 2. İcra Hukuk MahkemesiTARİHİ : 26/04/2013NUMARASI : 2011/281-2013/223Yukarıda tarih ve numarası yazılı Mahkeme kararının müddeti içinde temyizen tetkiki temyiz eden tarafından istenmesi üzerine bu işle ilgili dosya mahallinden Daire'ye gönderilmiş olup, dava dosyası için Tetkik Hakimi tarafından düzenlenen rapor dinlendikten ve dosya içerisindeki tüm belgeler okunup incelendikten sonra işin gereği görüşülüp düşünüldü: K A R A R Davacı alacaklı vekili, Alanya/Antalya İcra Müdürlüğü'nün 2011/6260 Esas sayılı takip dosyasında haczedilen menkullerin 3. kişiye ait olmayıp borçluya ait olduğunu, haciz adresinin borçlunun Ticaret Siciline bildirmiş olduğu adresi olduğunu, 3. kişinin borçlu ile aynı adreste aynı alanda faaliyette bulunduğunu, işyeri devrinin sözkonusu olup 3. kişinin borçlardan sorumlu olduğunu ileri sürerek 3. kişinin istihkak iddiasının reddini istemiştir.Davalı üçüncü kişi vekili, haciz adresinin 3. kişi şirketin kiralayarak faaliyete başladığı şube adresi olduğunu, borçlu ile aralarında hiçbir bağ bulunmadığını, mahcuzları adrese taşınmadan önce ve sonrasında fatura karşılığı almış olduklarını belirterek davanın reddini savunmuştur.Davalı borçlu şirket vekili, haciz adresinde borçlu faaliyet göstermekte iken 3. kişi şirketin alacaklarına mahsuben işyerine elkoyup adreste faaliyette bulunmaya başladığını, haczedilen mahcuzların davacı şirkete ait olduğunu belirterek davanın kabulüne karar verilmesini talep etmiştir.Mahkemece toplanan delillere göre: dava konusu haciz borçlu şirketin Ticaret Sicilde kayıtlı adresinde yapılmış ise de, haciz mahallinde muvazaaya veya işyeri devrine karine teşkil edecek bilgi bulunmadığından mülkiyet karinesinin 3. kişi lehine olduğu, alacaklının mülkiyet karinesinin aksini kanıtlamasının gerektiği, faturaların tek başına mülkiyet karinesinin aksini ispata elverişli olmadığı gibi faturalarda yeterli detaylı bilgilere yer verilmediği, borçlu şirket vekili mahcuzların borçlu şirkete ait olduğunu iddia etmiş ise de Alanya 2. Sulh Ceza Mahkemesi'nin 2011/237 Esas sayılı dava dosyası içeriğinden borçlu şirket yetkilisinin de yer aldığı kişilerin istihkak iddiacısı şirket yetkilisine karşı teşebbüs aşamasında kalan iş ve çalışma hürriyetini ihlal suçunu işledikleri sabit kabul edilerek cezalandırılmalarına karar verildiği anlaşıldığından borçlu şirket yetkilisinin beyanına itibar edilemeyeceği gerekçesiyle davanın reddine karar verilmiş; hüküm, davacı alacaklı vekili tarafından temyiz edilmiştir.Dava, alacaklının İİK’nun 99. maddesi uyarınca açtığı “istihkak iddiasının reddi” davası niteliğindedir. Dava konusu haciz, borçlu şirketin Ticaret Sicilinde kayıtlı adresinde yapılmıştır. Borçlu şirket adına çıkartılan ödeme emrinde haciz adresi yazmakta olup ödeme emri TK 35. maddesi uyarınca haciz adresinde tebliğ olunmuştur. İİK’nun 97/a maddesindeki mülkiyet karinesinin borçlu, dolayısıyla alacaklı yararına olduğunun kabulü gerekir. Alacaklı tarafından İİK’nun 99.maddesine dayalı olarak dava açılmış olması ispat külfetinin yer değiştirmesine neden olmaz. İspat yükü altında olan davalı 3.kişiler karinenin aksini her türlü delille kanıtlama olanağına sahiptir. Somut olayda, davalı 3. kişi şirket haciz adresinde borcun doğumundan sonra borçlu ile aynı alanda şube adresi olarak faaliyet göstermeye başlamıştır. Davalı 3. kişi tarafından sunulan her zaman ve isteyen her kişi adına düzenlenmesi olanaklı bulunan borcun doğumundan sonra düzenlenmiş fatura yasal karinenin aksini ispata yeterli değildir. Yine borcun doğumundan sonra haciz adresinde şube açılışı yapıldığını gösteren vergi levhası da beyan üzerine düzenlenmiş olup karinenin aksini ispatla yeterli değildir. O halde, Mahkeme'ce bu maddi ve hukuki olgular göz önüne alınarak, alacaklının davasının kabulü ile davalı 3. kişinin istihkak iddiasının reddine karar vermek gerekirken, yazılı şekilde hüküm kurulması doğru görülmemiştir.Yukarıda açıklanan nedenlerle davacı alacaklı vekilinin temyiz itirazlarının kabulüyle hükmün İİK'nun 366. ve HUMK'nun 428. maddesi gereğince BOZULMASINA, taraflarca HUMK'nun 388/4. (HMK m.297/ç) ve İİK'nun 366/3. maddeleri gereğince Yargıtay Daire ilamının tebliğinden itibaren ilama karşı 10 gün içinde karar düzeltme isteğinde bulunulabileceğine, 24,30 TL peşin harcın istek halinde temyiz edene iadesine, 01.04.2015 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.