MAHKEMESİ :Asliye Hukuk Mahkemesi ... ile Hazine aralarındaki tapu iptali ve tescil davasının kısmen kabulüne ve kısmen reddine dair ...Asliye Hukuk Mahkemesi'nden verilen 10.05.2011 gün ve 70/98 sayılı hükmün Yargıtay'ca incelenmesi davacı ve davalı Hazine vekili taraflarından süresinde istenilmiş olmakla; dosya incelendi, gereği düşünüldü:K A R A R Davacı, dava dilekçesinde, 07.04.1987 tarihli harici senetle satın aldığı 35 dekar yüzölçümündeki taşınmazının, bir bölümünün kadastro sırasında 220 ada 15 parsel olarak adına tespit ve tescil edildiğini, kalan 17.900 m2'lik kısmının ise Hazine adına ham toprak niteliği ile tespit ve tescil edilen ... Beldesi.... Mahallesi 220 ada 19 parsel kapsamında kaldığını; Hazine adına tespit ve tescil edilen ... Beldesi ... 138 ada 148 parsel ve .... Köyü 133 ada 10 parsel sayılı taşınmazların mirasbırakanı babasından taksim yoluyla kendisine intikal ettiğini, eklemeli zilyetliğinin yirmi yılın üzerinde olduğunu açıklayarak tapu iptali ve tescil istemiştir. Davacı, 09.05.2008 tarihli yargılama oturumunda 133 ada 10 parsele yönelik açtığı davayı takip etmediğini bildirmiş, Mahkemece aynı oturumda anılan parsel yönünden açılan davanın HUMK'nun 409/1. maddesi uyarınca işlemden kaldırılmasına karar verilmiştir. Davalı Hazine vekili, duruşmada davanın reddini savunmuştur. Mahkemece, davanın kısmen kabulüne, 220 ada 19 parsel kapsamındaki, Teknik Bilirkişiler.... ve .... tarafından düzenlenen 31.08.2010 tarihli krokide B, C, D harfleriyle işaretlenen 23.090,22 m2'lik kısmın tapu kaydının iptali ile davacı adına tesciline, aynı krokide A harfi ile işaretli 10.675,24 m2'lik kısma ilişkin davanın reddine; 138 ada 148 parsel sayılı taşınmazın tapusunun iptali ile davacı adına tesciline, 133 ada 10 parsel sayılı taşınmaz yönünden davanın açılmamış sayılmasına karar verilmiştir. Hüküm, davalı Hazine vekili ve 220 ada 19 parselde reddedilen bölüme yönelik olarak davacı tarafından temyiz edilmiştir. 138 ada 148 parsel, 02.12.2005 tarihinde yapılan kadastro çalışmaları sırasında, davacının 20 yılı aşkın süredir çekişmesiz ve aralıksız malik sıfatıyla zilyetliği altında iken, 1980 yılında terk etmesiyle ham toprak niteliğini kazandığı açıklanarak Hazine adına tespit edilmiş, tutanağın itirazsız kesinleşmesiyle 28.03.2006 tarihinde tapu oluşmuştur. Dosya muhtevasına, dava evrakı ile yargılama tutanakları münderecatına, mevcut deliller mahkemece takdir edilerek karar verildiğine, keşifte dinlenilen yerel bilirkişiler ve davacı tanıklarınca davacının taşınmazdaki zilyetliğinin 45 yılı aşkın süredir aralıksız çekişmesiz devam ettiği, kadastro tutanağındaki açıklamaların aksine taşınmazın davacı tarafından iradi olarak terk edilmediği belirlendiğine göre, Mahkemece yazılı olduğu şekildedava konusu 138 ada 148 parsel sayılı taşınmazın tapu kaydının iptali ile davacı adına tapuya tesciline karar verilmiş olmasında herhangi bir isabetsizlik görülmediğinden davalı Hazine vekilinin 138 ada 148 parsele ilişkin temyiz itirazlarının reddiyle hükmün bu bölümünün ONANMASINA, Davalı Hazine vekilinin ve davacının 220 ada 19 parsele yönelik temyiz itirazlarına gelince; 220 ada 19 parsel, 24.12.1997 tarihinde yapılan kadastro çalışmaları sırasında Devletin hüküm ve tasarrufu altında yerlerden ham toprak niteliğinde olduğu açıklanarak Hazine adına tespit edilmiştir. Dava dış...tarafından açılan tespite itiraz davası sonucunda...Kadastro Mahkemesi'nin 25.10.1999 tarih ve 1998/46 Esas – 1999/96 Karar sayılı Kararı ile, taşınmazın mera vasfında olduğu, davacının taşınmazda ekonomik amaca uygun zilyetliğinin bulunmadığı açıklanarak dava reddedilmiş, hüküm, Yargıtay 16. Hukuk Dairesi'nin denetiminden geçerek 02.01.2001 tarihinde kesinleşmiş, Hazine adına aynı nitelikle tapu oluşmuştur. ...Kadastro Mahkemesi dosyasındaki hükme esas alınan Ziraat Yüksek Mühendisi ...'ın 23.06.1999 tarihli raporunda, temyize konu eldeki davada nizalı taşınmaz yönü mer'a olarak gösterilmiş, bu yerde daha önce tarım yapılmadığı açıklanmıştır. Eş anlatımla, eldeki davada uyuşmazlık konusu taşınmazın mera niteliğinde olduğu bildirilmiştir. Hal böyle olunca; 220 ada 19 parsel kapsamındaki teknik bilirkişilerin 31.08.2010 tarihli krokili raporunda A, B, C, D harfleriyle gösterilen tüm taşınmaz bölümlerinin, Devletin hüküm ve tasarrufu altındaki kamunun yararlandığı mera niteliğindeki kamu mallarından bulunduğu ve özel mülkiyete konu edilemeyeceği gözetilerek davanın reddine karar verilmesi gerekirken, zilyetlik yoluyla kazanma koşulları oluştuğu gerekçesiyle krokide B, C ve D harfleriyle ilgili bölümleri yönünden kabulüne karar verilmiş olması doğru olmamıştır. Her ne kadar, Mahkemece, krokideki A harfi ile gösterilen taşınmazın, davacı adına tapuda kayıtlı 220 ada 15 parselin devamı olmadığı gerekçesiyle davanın reddine karar verilmesi yukarıda açıklandığı üzere doğru değil ise de, dava retle sonuçlanmış olup hüküm sonucu itibariyle doğru bulunmaktadır. Davacının temyiz itirazları yukarıda açıklanan nedenlerle yerinde görülmediğinden reddi ile davalı Hazine vekilinin temyiz itirazları ise belirtilen sebeplerle yerinde olduğundan kabulü ile hükmün 220 ada 19 parsele yönelik davanın kabulüne ilişkin bölümünün 6100 sayılı HMK'nun Geçici 3. maddesi yollamasıyla HUMK'nun 428. maddesi uyarınca BOZULMASINA, taraflarca HUMK'nun 388/4. (HMK m.297/ç) ve HUMK'nun 440/I maddeleri gereğince Yargıtay Daire ilamının tebliğinden itibaren ilama karşı 15 gün içinde karar düzeltme isteğinde bulunulabileceğine ve 18,40 TL peşin harcın istek halinde temyiz eden davacıya iadesine, 24.01.2013 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.