Anasayfa / İçtihat / Yargıtay Karar No : 7308 - Karar Yıl 2015 / Esas No : 19999 - Esas Yıl 2014





MAHKEMESİ :Aile MahkemesiDAVA TÜRÜ : Boşanmadan sonra açılan (katkı payı) alacak (esasen katılma alacağı)... ile ... aralarındaki boşanmadan sonra açılan (katkı payı) alacak (esasen katılma alacağı) davasının kabulüne dair ..... Aile Mahkemesi'nden verilen 06.05.2014 gün ve 2/317 sayılı hükmün duruşma yapılması suretiyle Yargıtay'ca incelenmesi davalı vekili, katılma yolu ile duruşmasız olarak davacı vekili tarafından istenilmiştir. Dosya incelenerek işin duruşmaya tabi olduğu anlaşılmış ve duruşma için 31.03.2015 Salı günü tayin edilerek taraflara çağrı kağıdı gönderilmişti. Duruşma günü temyiz eden davalı vekili Avukat ... ve karşı taraftan davacı vekili Avukat ......... geldiler. Duruşmaya başlanarak temyiz isteğinin süresi içinde olduğu anlaşıldıktan ve hazır bulunanların sözlü açıklaması dinlendikten sonra duruşmaya son verilerek; dosya incelendi, gereği düşünüldü:KARARDavacı ... vekili, dava dilekçesinde açıkladığı nedenlerle fazlaya ilişkin hakları saklı kalmak üzere dava konusu taşınmazın davalı adına alınan 1/2 payıyla ilgili 55.000 TL katkı payı bedelinin davalıdan dava tarihinden geçerli yasal faizi ile tahsiline, ayrıca davacının kendi adına kayıtlı olan 1/2 hissesini davalıya bağışlaması ve eşine yapmış olduğu bağıştan rücu etmesi sebebiyle bu hisseye ilişkin olarak da bu payın davalı adına tapu kaydının iptali ile davacı adına tesciline bu mümkün olmadığı takdirde bu 1/2 hisse değerinin denkleştirici adalet ilkesi de gözetilerek bugünkü reel karşılığı olan şimdilik 60.000 TL'nin dava tarihinden itibaren işleyecek yasal faizi ile birlikte davalı tarafından davacıya ödenmesine karar verilmesini istemiştir.Davalı ... vekili, bağıştan rücuya ilişkin hak düşürücü sürenin geçtiğini, dava konusu 1/2 payın ise davalının ziynet eşyalarının satışından gelen para ve babasından alınan borçla satın alındığını açıklayarak davanın reddini savunmuştur.Mahkemenin, davanın kısmen kabulü ile 16.032,00 TL'nin dava tarihinden itibaren işleyecek yasal faizi ile birlikte davalıdan tahsiline, fazlaya ilişkin taleplerin reddine ilişkin kararı davacı vekilinin temyizi üzerine Dairenin 08.10.2013 tarih 2013/8608 esas 2013/14459 karar sayılı ilamı ile bağışlamadan rücu ile ilgili talebe konu 1/2 pay bakımından Aile Mahkemesi'nin görevinde olmaması sebebiyle görevsizlik kararı verilmesi gerektiği, diğer 1/2 payla ilgili olarak artık değere esas oranın % 45,50 olduğunun dikkate alınması gerektiği açıklanarak bozulmuştur. Bozma ilamına uyularak yapılan yargılama sonunda Mahkemece, bağışlamadan rücu talebine konu 1/2 payla ilgili görevsizlik kararı verilerek bu dosyadan tefrik edilmiş, diğer mal rejimi tasfiyesine konu 1/2 payla ilgili olarak ise davanın kabulüyle 55.000 TL'nin karar tarihinden itibaren işleyecek yasal faiziyle davalıdan tahsiline karar verilmesi üzerine, hüküm davalı vekili ve katılma yolu ile davacı vekili tarafından temyiz edilmiştir. Taraflar 08.07.2000 tarihinde evlenmiş, 02.09.2009 tarihinde açılan boşanma davasının kabulüne ilişkin hükmün 23.07.2010 tarihinde kesinleşmesiyle, mal rejimi sona ermiştir (TMK.nun 225/2.m.). Sözleşmeyle başka mal rejimi seçilmediğinden, eşler arasında 01.01.2002 tarihine kadar mal ayrılığı (TKM.nin 170.m.), bu tarihten mal rejiminin sona erdiği boşanma davasının açıldığı tarihe kadar ise, yasal edinilmiş mallara katılma rejimi geçerlidir (TMK.nun 202, 4722 s.Y.nın 10.m.). Dava konusu yapılan İzmir Karabağlar 6462 ada 24 parseldeki 2 numaralı mesken 10.6.2002 tarihinde 1/2 paylı olarak davacı ... ve davalı ... adına satın alınarak tapuya tescil edilmiş, 07.01.2008 tarihinde ..... adına kayıtlı 1/2 payı da tapuda davalı ...’e satış göstererek devretmiştir. Bozma sonrası temyiz incelemesine konu bölüm, davalı ... adına 10.06.2002 tarihinde satın alınan 1/2 pay yönünden davacının mal rejiminin tasfiyesinden kaynaklanan katılma alacağına ilişkin bölümdür.Dosya muhtevasına, dava evrakı ile yargılama tutanakları münderecatına, uyulan Yargıtay bozma ilamı doğrultusunda mevcut deliller mahkemece takdir edilerek karar verildiğine, mahkemenin ilk kararı Daire ilamında ayrıntıları açıklandığı üzere davacının değer artış payı alacağı doğmadığı ancak katılma alacağı hakkı bulunduğu açıklanarak esası bakımından bozulduğuna, ilk karardaki faize değer artış payı alacağı olarak belirlenen miktara bağlı şekilde hükmedildiğine, kararın esasının bozulması sebebiyle bozulan kısma bağlı feri nitelikteki faizle ilgili kısmın taraflar arasında kazanılmış hak oluşturması mümkün olmadığına göre davacı vekilinin yerinde görülmeyen faize ilişkin temyiz itirazlarının reddine,Davalı vekilinin temyiz itirazına gelince; Mahkemenin, Yargıtay’ın bozma kararına uyması ile bozma kararı lehine olan taraf yararına bir usuli kazanılmış hak doğabileceği gibi, bazı konuların bozma kararı kapsamı dışında kalması yolu ile de usuli kazanılmış hak gerçekleşebilir. Yargıtay tarafından bozulan bir hükmün bozma kararının kapsamı dışında kalmış olan kısımları kesinleşir. Bozma kararına uymuş olan mahkeme kesinleşen bu kısımlar hakkında yeniden inceleme yaparak karar veremez. Bir başka anlatımla, kesinleşmiş bu kısımlar, lehine olan taraf yararına usuli kazanılmış hak oluşturur (04.02.1959 gün ve 13/5 sayılı YİBK).Kazanılmış haklar Hukuk Devleti kavramının temelini oluşturan en önemli unsurlardandır. Kazanılmış hakları ortadan kaldırıcı nitelikte sonuçlara yol açan yorumlar Anayasanın 2.maddesinde açıklanan “Türkiye Cumhuriyeti sosyal bir hukuk devletidir” hükmüne aykırılık oluşturacağı gibi toplumsal kararlılığı, hukuksal güvenceyi ortadan kaldırır, belirsizlik ortamına neden olur ve kabul edilemez.Yargıtay içtihatları ile kabul edilen “usuli kazanılmış hak” olgusunun, bir çok hukuk kuralında olduğu gibi yine Yargıtay İçtihatları ile geliştirilmiş istisnaları bulunmaktadır:Mahkemenin bozmaya uymasından sonra yeni bir içtihadı birleştirme kararı (09.05.1960 gün ve 21/9 sayılı YİBK) ya da geçmişe etkili bir yeni kanun çıkması karşısında, Yargıtay bozma ilamına uyulmuş olmakla oluşan usuli kazanılmış hak hukukça değer taşımayacaktır.Benzer şekilde; uygulanması gereken bir kanun hükmü, hüküm kesinleşmeden önce Anayasa Mahkemesi’nce iptaline karar verilirse, usuli kazanılmış hakka göre değil, Anayasa Mahkemesi'nin iptal kararından sonra oluşan yeni duruma göre karar verilebilecektir (Hukuk Genel Kurulu’nun 21.01.2004 gün, 2004/10-44 E., 2004/19 K.).Bu sayılanların dışında ayrıca; görev konusu, hak düşürücü süre, kesin hüküm itirazı, harç ve maddi hataya dayanan bozma kararlarına uyulmasında olduğu gibi kamu düzeni ile ilgili konularda usuli kazanılmış haktan söz edilemez (Baki Kuru, Hukuk Muhakemeleri Usulü-6. Baskı, cilt 5, 2001). Usuli kazanılmış hakkın hukuki sonuç doğurabilmesi için; bir davada, ya taraflar ya mahkeme ya da Yargıtay tarafından açık biçimde yapılmış olan ve istisnalar arasında sayılmayan bir usul işlemi ile taraflardan biri lehine doğmuş ve kendisine uyulması zorunlu olan bir hakkın varlığından söz edilebilmesi gerekir (Yargıtay Hukuk Genel Kurulu’nun 12.07.2006 gün ve 2006/4-519-527 sayılı, 31.05.2006 gün ve 2006/10-307-337 sayılı ve 10.05.2006 gün ve 2006/4-230-288 sayılı ilamı)Bu açıklamalar karşısında davalı vekilinin temyiz itirazı irdelenecek olursa, Dairenin uyulan bozma ilamında davacının katılma alacağı bulunduğu açıklandıktan sonra artık değere esas oranın % 45,50 olduğu da belirtilmiş, ancak katılma alacağının hesaplanması ile ilgili bölümde taşınmazın tamamının karar tarihine en yakın belirlenen değeri 120.000 TL, mal rejiminin tasfiyesine konu edilen bölümün ise 1/2 pay olduğu, bu açıdan % 45,50 oranın çarpılması gereken miktarın 1/2 paya isabet eden 60.000 TL olması gerektiği halde, maddi hataya dayalı olarak 60.000 TL yerine 120.000 TL yazılmıştır. Az yukarıda açıklandığı üzere maddi hata durumunda tarafların lehine veya aleyhine usuli kazanılmış hak doğmaz. Mahkeme tarafından uyulan bozma ilamında açıklamaların tümü birlikte değerlendirilerek 120.000 TL.nin maddi hata ile yazıldığı, yazılması gereken miktarın ise 60.000 TL olduğu gözetilerek, artık değerin % 45,50 ile 60.000 TL.nin çarpılması neticesinde bulunacağı, bulunacak bu miktarın yarısının da davacının katılma alacağına isabet ettiği, diğer 1/2 payla ilgili talebin görevsizlikle dosyadan ayrıldığı dikkate alınmaksızın taşınmazın tamamına ait 120.000 TL'ye göre hesaplama yapılarak yazılı şekilde davalı aleyhine hüküm kurulması doğru olmamıştır.Yukarıda açıklanan nedenlerle davalı vekilinin temyiz itirazları yerinde görüldüğünden kabulü ile usul ve kanuna aykırı bulunan hükmün 6100 sayılı HMK'nun Geçici 3. maddesi yollamasıyla 1086 sayılı HUMK'nun 428. maddesi uyarınca BOZULMASINA, Yargıtay duruşmasının yapıldığı tarihte yürürlükte bulunan Avukatlık Asgari Ücret Tarifesi hükümleri uyarınca 1.100,00 TL Avukatlık Ücreti'nin davacıdan alınarak Yargıtay duruşmasında avukat marifetiyle temsil olunan davalıya verilmesine, taraflarca HUMK'nun 388/4. (HMK m.297/ç) ve HUMK'nun 440/I maddeleri gereğince Yargıtay Daire ilamının tebliğinden itibaren ilama karşı 15 gün içinde karar düzeltme isteğinde bulunulabileceğine ve 939,20 TL peşin harcın istek halinde davalı ve davacıya ayrı ayrı iadesine 31.03.2015 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.