Kanun Detayı

Anasayfa / İçtihat / Yargıtay Karar No : 726 - Karar Yıl 2014 / Esas No : 2435 - Esas Yıl 2013





MAHKEMESİ : Kızıltepe 1. Asliye Hukuk MahkemesiTARİHİ : 08/06/2012NUMARASI : 2012/61-2012/788Davacı - karşı davalı Hazine ile davalı - karşı davacılar A.. Ö.., L.. Ö.. ve K.. K.. aralarındaki tescil davasının kısmen kabulüne ve kısmen reddine dair Kızıltepe 1. Asliye Hukuk Mahkemesi'nden verilen 08.06.2012 gün ve 61/788 sayılı hükmün Yargıtay'ca incelenmesi davacı Hazine vekili tarafından süresinde istenilmiş olmakla; dosya incelendi, gereği düşünüldü:KARARDavacı Hazine vekili, mevkii ve sınırlarını dava dilekçesinde gösterdiği tapusuz taşınmazın Devletin hüküm ve tasarrufu altında olup, hiç kimsenin zilyetlik ve tasarrufu altında bulunmadığını belirterek Hazine adına tesciline karar verilmesini istemiştir. Birleştirilen 2006/452 Esas ve 2006/454 Esas sayılı dava dosyalarında ise, davacılar A.. Ö.. ve L.. Ö.. vekilleri aynı taşınmazın değişik bölümlerini vekil edenlerinin ayrı ayrı imar – ihya ederek tarıma elverişli hale getirdiklerini ve 20 yılı aşkın süreden beri malik sıfatıyla davasız, aralıksız zilyet olduklarını ileri sürerek vekil edenleri adına tesciline karar verilmesini talep etmişlerdir. Davalı K.. K..'ni temsilen yargılama oturumuna katılan olmadığı gibi davaya cevap da vermemiştir.Mahkemece, birleştirilen dosya davacıları Adnan ve L.. Ö..’in leyhlerine zilyetlikle kazanma koşullarının oluştuğu gerekçesiyle Hazine'nin açtığı tescil davasının reddine, 26.02.2007 tarihli krokide gösterilen 79.860,24 m2 yüzölçümündeki taşınmazın davacı A.. Ö.., 79.681,80 m2 yüzölçümündeki taşınmazın ise diğer davacı L.. Ö.. adına tesciline karar verilmiştir. Hüküm, süresinde davacı – davalı Hazine vekili tarafından temyiz edilmiştir.Dava konusu bitişik iki parça tapusuz taşınmaz 1967 yılında yapılan tapulama çalışmasında "taşlık" niteliği ile tespit harici bırakılmıştır. Asıl davada davacı Hazine, Devletin hüküm ve tasarrufu altında bulunan taşınmazın Hazine adına tesciline, birleştirilen dosya davacıları ise, imar – ihya ve kazanmayı sağlayan zilyetlik hukuksal nedenlerine dayanarak tescili isteğinde bulunmuşlardır.Hemen belirtmek gerekir ki; taşlık nitelikli bir taşınmazın imar - ihya ve zilyetlik yoluyla kazanılması mümkündür. Bunun için bu yerin imar ve ihyasının yoğun emek ve para harcanarak tamamlanması zorunludur. İmar - ihya tamamlandıktan sonra zilyetlik süresinin aralıksız, davasız en az yirmi yıl süreli olması gerekir. Somut olaya gelince; Mahkemece, yapılan araştırma ve inceleme hüküm vermeye yeterli görülmemiştir. Şöyle ki, taşınmazlar başında yapılan keşiflerde dinlenen yerel bilirkişi ve tanıklar, imar – ihyanın tamamlanmasından sonra dava tarihine kadar birleştirilen dosya davacılarının 20 yılı aşkın süre ile malik sıfatıyla davasız ve aralıksız zilyetlik ve tasarruflarında olduğunu bildirmişler ise de, birinci keşif sonunda ziraat mühendisi H. S. tarafından düzenlenen 15.11.2006 ve ikinci keşif sonunda ziraat mühendisi A. T. tarafından düzenlenen 25.03.2007 tarihli raporlarda tescile konu taşınmazların killi, tınlı yapıya sahip olup, su geçirgenliği ve su tutma kapasitesinin orta derecede olduğu, orta eğimde ve taşlı orta derecede su erezyonuna maruz kaldığı, tarla olarak tasarruf edildiği, ikinci sınıf tarım arazisi niteliğinde olduğunu bildirdikleri halde, 18.10.2010 tarihinde yapılan keşif sonunda Yardımcı Doç. Dr. A. R. Ö. ve jeolog O. K. tarafından müştereken düzenlenen 07.03.2011 tarihli rapor ve krokide, taşlı, sığ toprak derinliğinde beşinci sınıf kuru tarım arazisi olduğu bildirilmiştir. Diğer yandan hava fotoğrafı uygulaması da denetime açık nitelikte değildir. Görüldüğü gibi, ilk iki ziraatçi raporu ile akademik ünvanlı son uzman bilirkişi raporları arasında özellikle taşınmazın sınıflaması ve öteki nitelikleri bakımından aykırılık olduğu açıktır. Ayrıca, son keşifte uzman bilirkişilerce çekilip rapora eklenen renkli fotoğrafların incelenmesinde nizalı taşınmazların yoğun taşlıklı olduğu gözlemlenmiştir. Bu durumda tek kişilik bilirkişiler ile uzman heyet raporu arasında çelişki oluşmuştur. Çelişki giderilmeden ve detaylı, kapsamlı rapor alınmadan hüküm kurulması isabetsizdir. Hal böyle olunca, uzman bilirkişilerin dışında seçilecek akademik ünvanlı en az iki ziraatçi bilirkişi ile bir jeodezi ve fotogrametri uzmanı harita mühendisinden oluşturulacak bilirkişi heyeti huzuruyla çekişmeli taşınmazların bulunduğu yerde yeniden keşif yapılarak önceki tarihli uzman bilirkişi raporlarında belirtilen maddi bulgular ve arazi sınıflandırmaları ile tarafların itiraz etmedikleri son keşifte çekilen taşınmazlara ait panoramik fotoğraflardan da yararlanmak suretiyle taşınmazların dava tarihinden en az 20 - 30 yıl öncesine ait niteliklerinin belirlenilmesine, önceki bilirkişi raporları arasındaki aykırılığın giderilmesine, ayrıca yanların, Yerel Mahkemenin ve Yargıtay’ın denetimine açık olacak şekilde tescile konu taşınmazların yerlerinin 1984 tarihli hava fotoğrafında işaretlenilmesine ve niteliklerinin belirlenilmesine bundan sonra oluşacak duruma göre dava konusu taşınmazların tarım arazisi sınıflandırılmalarının yapılmasına, yapılacak toprak sınırlandırılmasına göre de ekonomik amaca uygun zilyetliğin mümkün olup olmadığının belirlenmesi zorunludur. Tüm bunlardan ayrı olarak ve Dairenin uygulamalarına göre 5. sınıf taşınmazların zilyetlik ve imar ihya yoluyla kazanılmaları mümkün değildir. Son keşifte dava konusu taşınmazlardan birisi 5. sınıf olup, diğerinin sınıfı belirlenmemiştir. Kaldı ki, taşınmazların kuru - sulu durumu 3083 sayılı Yasaya göre değil 5403 sayılı Yasa hükümlerine göre saptanmalıdır. Noksan soruşturmayla ve nitelemeyle hüküm verilemez. Davacı Hazine vekilinin temyiz itirazları açıklanan tüm bu nedenlerle yerindedir. Kabulüyle hükmün 6100 sayılı HMK'nun Geçici 3. maddesinin yollamasıyla 1086 sayılı HUMK'nun 428. maddesi uyarınca BOZULMASINA, taraflarca HUMK'nun 388/4. (HMK m.297/ç) ve HUMK'nun 440/I maddeleri gereğince Yargıtay Daire ilamının tebliğinden itibaren ilama karşı 15 gün içinde karar düzeltme isteğinde bulunulabileceğine, 21.01.2014 tarihinde Bilmeniz halinde fark yaratacak kararlar İŞ KAZASI NEDENİYLE SGK TARAFINDAN AÇILAN RÜCU DAVASI ZAMANAŞIMI Davacı, iş kazası sonucu vefat eden sigortalının hak sahiplerine yapılan yardımlardan, ilk rücu davasından kalan kusur farkı ile kanun ve katsayı artışları nedeniyle oluşan Kurum zararının, 506 Sayılı Kanun’un 26. maddesi gereğince davalılardan tahsiline karar verilmesini istemiştir.Mahkemece, hüküm Kesinleşmeden icraya konulamayacak kararlar Taraflar arasındaki “şikayet” kanun yolundan dolayı yapılan yargılama sonunda; Ankara 11.İcra Hukuk Mahkemesince davanın reddine dair verilen 22.03.2013 gün ve 2013/294 E., 2013/251 K. sayılı kararın incelenmesi şikayetçiler vekili tarafından istenilmesi üzerine, Yargıtay 8. Hukuk Dairesinin 22.11. Avukatın dilekçeye yanında çalıştığı avukatın imzasını atması-resmi belgede sahtecilik -sahtecilik kastı MAHKEMESİ :Asliye Ceza MahkemesiSUÇ : Resmi belgede sahtecilikHÜKÜM : MahkumiyetAvukat olan sanığın, davacısı olduğu ... Asliye Hukuk Mahkemesinin 2012/95 esas sayılı dosyasında, avukat olan katılanı, kendi vekili olarak göstererek düzenlediği suça konu dava dilekçesine katılan adına imza atıp mahke Yargıtay Yargıtay Karar Arama Yargıtay Hukuk Dairesi Kararları Arama Yargıtay Ceza Dairesi Kararları Arama Yargıtay Karar Arama Nasıl Yapılır ? Yargıtay Daire Bilgileri İle Dosya Sorgulama Yargıtay Yerel Mahkeme Bilgileri İle Dosya Sorgulama Yargıtay Kanunu Yargıtay İş Bölümü Yargıtay Haberleri Karar Arama Yargıtay Kararları Yargıtay Hukuk Dairesi Kararları Yargıtay Ceza Dairesi Kararları BAM Kararları Danıştay Kararları Anayasa Mahkemesi Kararları Uyuşmazlık MAhkemesi Kararları Karar Arama Nasıl Yapılır? Emsal Karar ve Emsal Karar Arama Nedir? Yargıtay Karar Arama Nasıl Yapılır? BAM Karar Arama Nasıl Yapılır? Danıştay Karar Arama Nasıl Yapılır? Anayasa Mahkemesi Karar Arama Nasıl Yapılır?