Anasayfa / İçtihat / Yargıtay Karar No : 7201 - Karar Yıl 2014 / Esas No : 21564 - Esas Yıl 2013





MAHKEMESİ : Ankara 25. Asliye Hukuk MahkemesiTARİHİ : 05/06/2012NUMARASI : 2009/340-2012/265S.. Ç.. ile Ankara Defterdarı Kayyum H.. A.. aralarındaki tapu iptali ve tescil davasının kabulüne dair Ankara 25. Asliye Hukuk Mahkemesi'nden verilen 05.06.2012 gün ve 340/265 sayılı hükmün Yargıtay'ca incelenmesi davalı Hazine vekili tarafından süresinde istenilmiş olmakla; dosya incelendi, gereği düşünüldü: KARAR Davacı vekili dava dilekçesinde, davalının kayyımı bulunduğu D.. adına kayıtlı bulunan 157 parsel sayılı taşınmazın 650 m2 yüzölçümündeki kısmını 25 yılı aşıkın süredir vekil edeninin zilyet ve tasarrufunda bulundurduğunu, tapu maliki Dudu'nun tapu kaydında baba adı ve soyadı olmadığından bu kişinin ve mirasçılarının kim olduğunun bilinmediğini ve açıkça anlaşılamadığını, kadastro tutanağındaki bilgilere göre de, kendisinden 68 yıldır haber alınamayan kayıt malikinin muhtemelen vekil edeninin zilyetliğinden çok önce öldüğünü, çünki davacıyla hiç muhatap olmadığı gibi, hiç bir mirasçısının da ortaya çıkıp, zilyetliklerine itiraz etmediklerini, davada; hem ölüm tarihi üzerinden 20 yıl geçmiş olması, hem kayıtta kim olduğunun açıkça anlaşılamaması ve hem de hakkında gaiplik kararı verilebilecek şartlarda kaybolması hali olduğunu, TMK'nun 713/2 maddesine göre, tapu kaydının hükmünü yitirdiğini belirterek zilyetliklerinde bulunan 650 m2 yere ilişkin tapu kaydının iptaliyle davacı adına tapuya tesciline ve kayyım hazine tarafından davacıdan istenilen 1911,92 TL ecrimisile ilişkin kayyum işleminin durdurulmasına karar verilmesini talep etmiştir.Davalı Kayyım Ankara Defterdarı Hazine vekili, davanın reddine karar verilmesini savunmuştur.Mahkemece; tüm dosya kapsamından TMK'nun 713/2 maddesi koşullarının davacı yararına oluştuğu görüşünden hareketle davanın kabulüne ve dava konusu parselden ifraz edilen "...90069 ada parselde malik Dudu'nun hissesinin 2.89 m2'sine isabet eden 289/339300 hissesi ile 90068 ada parselde bulunan 72.19 m2'sine isabet eden 7219/4166400 hissenin D.. adına olan tapu kayıtlarının iptaliyle davacı adına tapuya kayıt ve tesciline, bakiye kalan miktarların D.. üzerinde bırakılmasına, Hazine tarafından davacıdan istenilen 1.911,92 TL ecrimisilden davacının borçlu olmadığının tespitine..." karar verilmiştir. Hüküm; süresi içinde, davalı vekili tarafından temyiz edilmiştir. Uyuşmazlık konusu sayılı parselin tapulama yoluyla senetsizden "... K.. kızı S..'nin malı iken 326 tarihinde öldüğü ve taşınmazı verasetteki kızı D..'ya bıraktığı ve fakat D..'nun 8 senedir gelmediği, hiçbir şekilde satış yapmadığı anlaşılmakla ..." parselin S.. kızı D.. adına 13.09.1950 tarihinde, tespit edildiği ve tapulama tespitinin itiraz edilmeden 12.12.1951 tarihinde kesinleştiği tapulama tutanağının incelenmesinden anlaşılmaktadır. Tapu Müdürlüğü'nün mahkemeye hitaben yazdığı karşılık yazılarla tapu kayıtlarına göre de, dava konusu parselin 02.06.2008 tarihinde imar uygulaması sonucunda 9068 ada 7 ve 9069 ada parsellere gittiği, bu belirtilen parsellerde de, D..'nun sırasıyla 924/41664 ve 37/3393 müşterek pay sahibi bulunduğu anlaşılmaktadır. Dava, TMK'nun 713/2. maddesine dayalı tapu iptali ve tescil isteğine ilişkindir. Kural olarak, tapulu bir taşınmazın veya tapuda kayıtlı bir payın kazandırıcı zamanaşımı ve zilyetlik yoluyla edinilmesi mümkün değildir. Ancak, kanunun açıkça izin verdiği ve düzenlediği ayrık durumlarda tapulu bir yerin veya tapuda kayıtlı bir payın koşulları oluştuğu takdirde kazandırıcı zamanaşımı ve zilyetlik yoluyla edinilmesi mümkün olabilir. Kanun'un açıkça izin verdiği hallerden biri de TMK'nun 713/2. maddesindeki düzenlemelerdir. Anılan maddede, “aynı koşullar altında, maliki tapu kütüğünden anlaşılmayan veya yirmi yıl önce ölmüş ya da hakkında gaiplik kararı verilmiş bir kimse adına kayıtlı bulunan taşınmazın tamamının veya bölünmesinde sakınca olmayan bir parçasının zilyedi de, o taşınmazın tamamı, bir parçası veya bir payı üzerindeki mülkiyet hakkının tapu kütüğüne tesciline karar verilmesini isteyebilir” hükmüne yer verilmiştir. Kanun maddesinde de açıkça yazılı olduğu üzere, yazılı her üç neden ayrı davaların konusudur. Davacı taraf, TMK’nun 713/2. fıkrasında yer alan maliki tapu kütüğünden kim olduğu anlaşılamayan, hakkında gaiplik kararı verilmiş ve aynı zamanda, maliki 20 yıl önce ölmüş bulunan her üç hukuki sebebe dayalı olarak, tapu iptali ve tescil davası açmıştır. Mahkemece, her ne kadar işin esası incelenerek TMK’nun 713/2. madde koşullarının oluştuğu görüşünden hareketle davanın kabulüne karar verilmiş ise de, Mahkemenin bu görüşüne katılma olanağı bulunmamaktadır.Kanun maddesinde yazılı her üç neden ispat koşulları nedeniyle ayrı davaların konusudur. Bu nedenle davacı her üç dava sebebine de aynı davada dayanamaz. Öncelikle davacının davasını TMK'nun 713/2. maddesinde bulunan hukuki sebeplerden hangisine dayandırdığının açıklattırılması ve dayanılan dava sebebine göre taraf teşkilinden sonra taraf delillerinin toplanması gerekir.Ayrıca; Her ne kadar, kayıt maliki davalı olarak gösterilmemiş ve sadece, hükmen kayyım olan Ankara Defterdarı'na dava yöneltilerek açılmış ve Hazine vekili tarafından takip edilmiş ise de, TMK’nun 713/2. fıkrasına dayalı olarak açılan tapu iptali ve tescil davalarında ancak kayıt malikinin mirasçı bırakmadan ölmüş olması halinde TMK’nun 501. maddesi uyarınca son mirasçı sıfatıyla dava Hazine’ye yöneltilerek açılır veya daha sonra bu durumun anlaşılması halinde anılan madde gereğince dava Hazine’ye yöneltilir. Dava TMK’nun 713/1 ve 2. maddelerine dayalı olarak açıldığına göre, yargılama sırasında da taraf teşkilinin sağlanması mümkündür. Çünkü bu tür davalar kamu düzeni ağırlıklı davalar olup, bir bakıma re’sen araştırma ve inceleme ilkesine tabi bulunmaktadırlar. Davada taraf teşkili sağlanmadan işin esası hakkında hüküm kurulamaz (HGK'nun 22.02.2012 tarih, 2011/8-763 E. 2012/85 sayılı kararı) TMK.nun 713/2. maddesinde belirtilen hukuki sebeplerden birine dayanılarak açılan davalarda, bu tür davaların niteliği ve özelliği gereği husumetin yargılama sırasında tamamlanması mümkün ise de kayıt malikine kayyım atanmak suretiyle davanın yürütülmesi olanaklı değildir. Şu aşamada, kayıt malikinin sağ olup olmadığı, mirasçı bırakıp bırakmadığı henüz anlaşılamamaktadır. Tapu iptali ve tescil davalarında kural olarak dava kayıt malikine, kayıt maliki ölü ise mirasçılarına yöneltilerek açılır. Bu nedenle öncelikle, kayıt maliki Sabire kızı Dudu'nun hasımlı veraset belgesinin alınması için davacı tarafa süre ve imkan tanınması, veraset davasında Hazine’nin hasım olarak gösterilmesi, alınacak veraset belgesine göre mirasçılarının bulunduğunun anlaşılması durumunda davanın mirasçılarına yöneltilmesi, taraf teşkilinin açıklandığı biçimde sağlanması gerekli araştırma ve incelemenin yapılması gerekmektedir. Mahkemece; yukarıda ayrıntıları açıklandığı şekilde TMK.nun 713/2. maddesinde yazılı bulunan üç hukuki sebepten hangisine dayandığının davacı tarafa, açıkça sorularak tespit ettirilmesi ve dayanılan hukuki sebebe göre usulüne uygun taraf teşkili yapılması ve daha sonra dayanılan dava sebebi doğrultusunda gerekli taraf delilleri toplanması gerekirken, bunlar yapılmadan işin esasına girilerek, yazılı gerekçeyle davanın kabulüne karar verilmiş olması doğru görülmemiştir.Yukarıda açıklanan nedenlerle davalı vekilinin temyiz itirazları yerinde görüldüğünden kabulüyle, Yerel Mahkeme hükmünün 6100 sayılı HMK'nun Geçici 3. maddesi yollaması ile halen yürürlükte bulunan 1086 sayılı HUMK'nun 428. maddesi uyarınca BOZULMASINA, davanın esasına ilişkin sair hususların şimdilik incelenmesine yer olmadığına, taraflarca HUMK'nun 388/4. (HMK m.297/ç) ve HUMK'nun 440/I maddeleri gereğince Yargıtay Daire ilamının tebliğinden itibaren ilama karşı 15 gün içinde karar düzeltme isteğinde bulunulabileceğine, 15.04.2014 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.