Kanun Detayı

Anasayfa / İçtihat / Yargıtay Karar No : 7199 - Karar Yıl 2014 / Esas No : 23233 - Esas Yıl 2013





MAHKEMESİ : Perşembe İcra Hukuk MahkemesiTARİHİ : 26/03/2013NUMARASI : 2012/20-2013/13H.. U.. ve müşterekleri ile M.. A.. aralarındaki istihkak davasının reddine dair Perşembe İcra Hukuk Mahkemesi'nden verilen 26.03.2013 gün ve 20/13 sayılı hükmün duruşma yapılması suretiyle Yargıtay'ca incelenmesi davacılar vekili tarafından istenilmiştir. Dosya incelenerek işin duruşmaya tabi olduğu anlaşılmış ve duruşma için 15.04.2014 Salı günü tayin edilerek taraflara çağrı kağıdı gönderilmişti. Duruşma günü taraflardan kimse gelmediğinden incelemenin evrak üzerinde yapılmasına karar verildi. Temyiz isteğinin süresi içinde olduğu anlaşıldıktan sonra dosya incelendi gereği düşünüldü: KARARDavacı alacaklı vekili, Perşembe İcra Müdürlüğü’nün 2011/91 sayılı Takip dosyasında alacaklı M.. U..’nın M.. Turizm isimli firmanın yaptığı kazada sakat kalması nedeni ile icra takibi başlattıklarını ve haciz işlemleri yaptırdıklarını, üçüncü kişi şirketin istihkak iddiasının yerinde olmadığını belirterek davanın kabulü ile istihkak iddiasının reddine ve tazminata karar verilmesini istemiştir.Davalı üçüncü kişi vekili, Perşembe İcra Hukuk Mahkemesi’nin 2012/26 Esas sayılı dosyasında yaptıkları şikâyet başvurusunun kabul edilerek hacizlerin kaldırıldığını, böylece eldeki istihkak davasının da konusuz kaldığını belirterek davanın reddine karar verilmesi gerektiğini savunmuştur.Mahkemece toplanan delillere göre: dava konusu araçların üçüncü kişi adına kayıtlı olduğu, borçlu şirket ile ilgisinin bulunmadığı, ticaret sicil kayıtlarına göre davalının unvan değişikliği de yapmadığı gerekçesi ile davanın kabulü ile haczin kaldırılmasına karar verilmiş; hüküm, davacı alacaklı vekili tarafından temyiz edilmiştir.Dava, alacaklı tarafından İİK’nun 99. maddesi gereğince “istihkak iddiasının reddi” davası olarak açılmıştır.Dava, alacaklı tarafından doğrudan açılmıştır ki bunu engelleyen yasal bir düzenleme bulunmamaktadır. Ne var ki İcra Müdürlüğü tarafından İİK’nun 99. maddesinin uygulanması konusunda karar alınmadığı icra takip dosyası içeriğinden anlaşılmaktadır. Davacı alacaklı, istihkak iddiası üzerine eldeki davayı açtığını belirtmekle birlikte takip dosyası içine yöneltilmiş istihkak iddiasına da rastlanmamıştır. İİK’nun 96/2. maddesi uyarınca yasal prosedürün işletilmesi söz konusu ise ihtarat içeren istihkak bildirim varakasının tebliği üzerine üç günlük yasal hak düşürücü süre içinde alacaklı tarafından itiraz edilmesi gerekir. Diğer yandan icra müdürü tarafından İİK’nun 99. maddesinin uygulanması kararlaştırılmış ise yine buna ilişkin ihtarat içeren tebligatın yapılmasından itibaren 7 günlük yasal hak düşürücü süre içinde istihkak iddiasının reddi davası açılmalıdır (İİK’nun 99. md.). Bu hususlar dava şartı ile ilgili olduğu için ilgililerden ve icra müdürlüğünden sorularak bu yöndeki tereddütler öncelikle giderilmelidir. Diğer yandan dava konusu araçların trafik kaydına haciz konulması ile ilgili Perşembe İcra Hukuk Mahkemesi’nde 2012/16 Esas sayı ile yapıldığı anlaşılan şikâyet başvurusu sonucunda verilmiş bulunan ve temyiz incelemesinde olduğu anlaşılan haczin kaldırılması kararı eldeki istihkak davasının sonucunu etkileyebilecek mahiyettedir. Bu nedenle anılan davada verilen kararın kesinleşip kesinleşmediği ve temyiz incelemesi sonucu yerel Mahkemesi’nden sorulmalıdır. Bununla birlikte davacı üçüncü kişi şirketin, icra takibine dayanak borcun kaynağı olan kaza tarihinden sonra kurulduğu, borçlu şirket ile aynı alanda faaliyet gösterdiği anlaşılmaktadır. İki şirketin ilk kuruluşundan itibaren ticaret sicil kayıtları getirtilmediği için ortaklık yapısı itibarı ile ne tür bir bağ içinde bulundukları tam olarak belirlenenememiştir. İki şirket tek elden yönetiliyorsa istihkak iddiası alacaklıdan mal kaçırmak için danışıklı olarak ileri sürülmüş olabilir. Ne var ki muvazaanın sağlıklı bir biçimde değerlendirilebilmesi için öncelikle dava konusu araçların ilk tescil tarihinden itibaren kimin adına kayıtlı olduğu ve borçludan devralınıp alınmadığı da yöntemince araştırılmalıdır. Belirtilen tüm bu hususlar dikkate alınmadan eksik araştırma ve incelemeye dayalı olarak yazılı biçimde karar verilmesi isabetli olmamıştır.Yukarıda açıklanan nedenlerle davacı alacaklı vekilinin temyiz itirazlarının kabulüyle hükmün İİK'nun 366. ve 6100 sayılı HMK'nun Geçici 3. maddesi yollamasıyla 1086 sayılı HUMK'nun 428. maddesi uyarınca BOZULMASINA, taraflarca HUMK'nun 388/4. (HMK m.297/ç) ve İİK'nun 366/3. maddeleri gereğince Yargıtay Daire ilamının tebliğinden itibaren ilama karşı 10 gün içinde karar düzeltme isteğinde bulunulabileceğine ve 24,30 TL peşin harcın istek halinde temyiz edene iadesine, 15.04.2014 gününde oybirliğiyle karar verildi.