Anasayfa / İçtihat / Yargıtay Karar No : 7198 - Karar Yıl 2014 / Esas No : 23934 - Esas Yıl 2013





MAHKEMESİ : Denizli 2. İcra Hukuk MahkemesiTARİHİ : 16/07/2013NUMARASI : 2011/27-2013/565Pamukkale Cam Sanayii Tic. Ltd. Şti ile A.. K.. ve R.. A.. aralarındaki istihkak davasının kabulüne dair Denizli 2. İcra Hukuk Mahkemesi'nden verilen 16.07.2013 gün ve 27/565 sayılı hükmün duruşma yapılması suretiyle Yargıtay'ca incelenmesi A.. K.. vekili tarafından istenilmiştir. Dosya incelenerek işin duruşmaya tabi olduğu anlaşılmış ve duruşma için 19.04.2014 Salı günü tayin edilerek taraflara çağrı kağıdı gönderilmişti. Duruşma günü temyiz eden davalı vekili Avukat E.. H.. ve karşı taraftan davacı vekili Avukat T.. E.. geldiler. Duruşmaya başlanarak temyiz isteğinin süresi içinde olduğu anlaşıldıktan ve hazır bulunanların sözlü açıklaması dinlendikten sonra duruşmaya son verilerek; dosya incelendi, gereği düşünüldü:K A R A RDavacı üçüncü kişi vekili, Denizli 9. İcra Müdürlüğü’nün 2010/3751 sayılı Takip dosyasında yapılan 06.01.2010 günlü hacze konu menkullerin tamamının davacı üçüncü kişi Şirkete ait olduğunu, borçlu ve üçüncü kişi Şirketlerin bir kısım ortakları aynı olsa da farklı alanlarda çalıştıklarını, hacizli eşyaların ise üçüncü kişi Şirketin faaliyet alanı ile uyumlu olduğunu, kaldı ki borçlunun 18.05.2006 tarihinden itibaren gayri faal olduğunu belirterek istihkak iddiasının kabulü ile haczin kaldırılmasına karar verilmesini istemiştir.Davalı alacaklı vekili, icra takibinin borçlu şirketin ortağı olan alacaklının ortaklıktan çıkarılması nedeni ile açılan davada verilen ilama dayandığını, borçlu Şirketin borcun doğumundan sonra şirket malvarlığının önemli bir kısmını sonradan kurulan üçüncü kişi Şirkete devrettiğini, davacı üçüncü kişi ve borçlu şirketler arasında, aynı adreste faaliyet göstermeleri ve ortaklık yapısı itibarı ile organik bağ bulunduğunu, alacaklıdan mal kaçırmak için muvazaalı işlemler yapıldığını, kaldı ki dava konusu haczin borçlu Şirketin yetkilisi ve ortağı huzurunda yapıldığını, sunulan delillerin de istihkak iddiasını kanıtlamaya elverişli olmadığını, bir kısım mahcuz için hiçbir belge dahi sunulmadığını belirterek davanın reddine ve tazminata karar verilmesi gerektiğini savunmuştur.Mahkemece toplanan delillere göre: davacı üçüncü kişi ve borçlu Şirketlerin iki ortağının aynı kişiler olmasına rağmen, kuruluş tarihlerinin ve faaliyet alanlarının farklı olduğu, hacizli rodaj ve bizote makinelerinin finansal kiralama sözleşmesi uyarınca kiralandığı, kira süresi dolmuş ve kira bedelleri ödenmişse mülkiyetin üçüncü kişiye geçeceği, aksi halde kiralayan şirkette kalacağı, her iki durumda da söz konusu mahcuzların borçluya ait olmadığı, 31.12.2010 tarihli fatura kapsamında kalan diğer mahcuzların da borçluya ait olmadığı gerekçesi ile davanın kabulüne karar verilmiş; hüküm, alacaklı vekili tarafından temyiz edilmiştir.Karar başlığında R.. A..'nin davalı olarak gösterilmesi, mahallinde her zaman düzeltilmesi mümkün maddi hata olarak kabul edilmiştir.Dava, üçüncü kişinin İİK’nun 96. vd. maddeleri uyarınca açtığı “istihkak” davası niteliğindedir.Davacı üçüncü kişi Şirket borcun doğum tarihinden sonra borçlu ile aynı yerde faaliyet göstermek üzere kurulmuştur. İki şirketin iştigal alanları farklı olmakla birlikte ortaklık yapısı ve aynı yerde faaliyet göstermeleri nedeni ile aralarında sıkı bir organik bağ vardır.Davalı alacaklı taraf, borçlunun mal varlığının borcun doğum tarihinden sonra örtülü olarak davacı üçüncü kişiye aktarıldığını savunmaktadır. Davacı üçüncü kişi Şirket de tüm aşamalarda, borçlu Şirketin 2006 yılından beri gayri faal olduğunu doğrulamaktadır. Mahkemece örtülü iş yeri devri ile ilgili gerekli araştırmalar yapılıp tamamlanmadan eksik inceleme ile karar verilmiştir.Gerçekten de; borçlu Şirkete ait demirbaşların, taşınmazların, varsa araçların üçüncü kişi Şirkete devredilip devredilmediği iki şirketin ticari kayıtları üzerinde yaptırılacak bilirkişi incelemesi ile saptanırsa, borcun doğum tarihinden sonra örtülü iş yeri devri yapıldığı sonucuna varılmalı ve İİK’nun 44. maddesindeki gereklerin yerine getirildiğinin iddia ve ispat edilememesi karşısında TBK’nun 202. maddesi uyarınca, devralanın da iki yıl süre ile işletmenin borçlarından sorumlu olacağı kuralı dikkate alınarak tüm mahcuzlar yönünden istihkak iddiası reddedilmelidir.Aksi kanaate varılması halinde davacının dayandığı finansal kiralama sözleşmeleri ve ekli proforma faturaların temini ile bunlara ilişkin satın alma hakkının kullanılıp kullanılmadığı öncelikle belirlenmelidir. Davacı taraf mahcuzlara ilişkin satın alma hakkını kullanmamışsa mülkiyet kendisine geçmeyeceği için taraf sıfatının bulunmadığı gözetilerek bu mahcuzlar yönünden davası reddedilmeli, mülkiyet üçüncü kişiye geçmişse bu kez mahcuzların sözleşmeler kapsamında kalıp kalmadığı keşif ve bilirkişi incelemesi ile araştırılmalıdır. Bununla birlikte davacının sunduğu faturaların mahcuzlara uygunluğu yönünde de keşif ve bilirkişi incelemesi yapılarak sonucuna göre karar verilmelidir.Belirtilen tüm bu hususlar dikkate alınmadan eksik araştırma ve incelemeye dayalı olarak yazılı biçimde karar verilmesi hatalı olmuştur. Yukarıda belirtilen nedenlerle davalı alacaklı vekilinin temyiz itirazlarının kabulüyle hükmün İİK'nun 366. ve HUMK'nun 428. maddeleri gereğince BOZULMASINA taraflarca HUMK'nun 388/4. (HMK m. 297/ç) ve İİK'nun 366/3. maddeleri gereğince Yargıtay Daire ilamının tebliğinden itibaren ilama karşı 10 gün içinde karar düzeltme isteğinde bulunulabileceğine, Yargıtay duruşmasının yapıldığı tarihte yürürlükte bulunan Avukatlık Asgari Ücret Tarifesi hükümleri uyarınca 1.100,00 TL Avukatlık Ücreti'nin davacıdan alınarak Yargıtay duruşmasında avukat marifetiyle temsil olunan davalı A.. K..'ya verilmesine ve 2.626,25 TL peşin harcın istek halinde temyiz eden davalıya iadesine, 15.04.2014 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.