Anasayfa / İçtihat / Yargıtay Karar No : 6875 - Karar Yıl 2014 / Esas No : 11806 - Esas Yıl 2013





MAHKEMESİ : Antalya 5. Sulh Hukuk MahkemesiTARİHİ : 02/04/2013NUMARASI : 2010/606-2013/342M.. A.. tarafından açılan mirasçılık belgesi istemi davasının reddine dair Antalya 5. Sulh Hukuk Mahkemesi'nden verilen 02.04.2013 gün ve 606/342 sayılı hükmün Yargıtay'ca incelenmesi davacı vekili tarafından süresinde istenilmiş olmakla; dosya incelendi, gereği düşünüldü:KARAR4721 sayılı Türk Medeni Kanunu'nun 30.maddesi hükmünde doğum ve ölümün nüfus sicilindeki kayıtlarla ispat olunabileceği, nüfus kütüklerinde kayıt bulunmaması veya bulunan kaydın doğru olmadığının anlaşılması halinde gerçek durumun her türlü delille kanıtlanabileceği açıklanmıştır. Hukukumuzda çekişmeli yargıya tabi davalarda taraflarca hazırlama ilkesi geçerli olup, hakim tarafların talepleri ile bağlıdır. Hakim, talepte bulunan tarafların iddia ettiği olaylar ve ileri sürdüğü deliller ile yetinerek karar vermek zorundadır. Çekişmesiz yargıya tabi davalarda ise re'sen araştırma prensibi egemendir. Hasımsız açılan ve çekişmesiz yargıya tabi olan davalarda verilen kararlar kesin hüküm teşkil etmediği gibi bu kararlar açılacak bir iptal davası sonucunda değiştirilebilir veya ortadan kaldırılabilir.Somut olaya gelince, davacı tarafından nüfus kayıtlarında annesinin babası İbrahim'in, babası olan M..'in mirasçılık belgesinin istendiği, miras bırakan Antalya Aksu İlçesi, Macun Mahallesi, cilt 84, hane 19'da kayıtlı davacının annesinin babası İ..'in babası olarak nüfus kayıtlarında göründüğü, dosya kapsamındaki parsel sayılı taşınmazın tapulama tutanağında 1/5 hissenin A.. oğlu M.. mirasçıları adına kayıtlı olduğu, miras bırakan M.. ile davacı arasında soybağı ilişkisi nüfus kayıtları ve parsel sayılı taşınmazın tapu kaydı ile tapulama tutanağına göre kurulduğu anlaşılmaktadır.Az yukarıda açıklanan hukuksal olgu dikkate alındığında mirasçılığın her türlü delille kanıtlanabileceği kuşkusuzdur. Mirasçılık belgesi istenen miras bırakan M..'in İ..'in nüfus kaydında babası olarak göründüğü ve 21.05.1321 tarihinde yapılan genel nüfus yazımında H.. İ..'in baba hanesinde M.. ölü olarak yazıldığına göre, miras bırakan A.. oğlu M..'in 21.05.1321 tarihinden önce bilinmeyen bir tarihte öldüğünün kabulü gerekmektedir. Dosya kapsamındaki nüfus kayıtları ile bilirkişi Hüseyin Erdoğan tarafından çizilerek dosyaya ibraz edilen soy ağacına göre mirasçılarının bulunduğu anlaşılmaktadır. Şu halde Mahkemece yapılacak iş; dosyayı Feraiz ve İntikal hükümlerinden anlayan bir bilirkişiye rapor tanzimi için tevdi ederek, murisin 1321 yılından önce bilinmeyen bir tarihte öldüğü kabul edilerek mülkte Feraiz hükümlerinin, arazide ise 06.03.2012 tarihine kadarki ölümlerde 17 M.. 1284 ilk Tevsii İntikal Nizamnamesi, 06.03.1912 ile 04.10.1926 tarihleri arasındaki ölümlerde 21.02.1328 tarihli ikinci Tevsii İntikal Nizamnamesi hükümlerinin uygulanması, mirasçılardan 743 sayılı TKM ve 4271 sayılı TMK'nun yürürlüğünden sonra ölenler olduğu taktirde, mülk ve arazi ayırt edilmeksizin Medeni Kanun hükümlerinin uygulanması bu suretle mirasçıların paylarının belirlenmesinden ibarettir. Açıklanan yönler gözönünde tutulmadan yazılı biçimde karar verilmesi usul ve yasaya aykırıdır.Yukarıda açıklanan nedenlerle, davacı vekilinin temyiz itirazları yerinde görüldüğünden kabulü ile hükmün 6100 sayılı HMK'nun Geçici 3. maddesi yollamasıyla 1086 sayılı HUMK'nun 428. maddesi uyarınca BOZULMASINA, taraflarca HUMK'nun 388/4. (HMK m.297/ç) ve HUMK'nun 440/III-2. bendi gereğince Yargıtay Daire ilamının tebliğinden itibaren ilama karşı 15 gün içinde karar düzeltme isteğinde bulunulabileceğine ve 24,30 TL peşin harcın istek halinde temyiz eden davacıya iadesine 11.04.2014 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.