Anasayfa / İçtihat / Yargıtay Karar No : 6856 - Karar Yıl 2015 / Esas No : 24406 - Esas Yıl 2014





MAHKEMESİ : .....(.....) .... Asliye Hukuk (Aile) MahkemesiDAVA TÜRÜ : Katılma payı alacağı........ ile ..... aralarındaki katılma payı alacağı davasının kabulüne dair .... (......) .... Asliye (Aile) Hukuk Mahkemesi'nden verilen 16.07.2014 gün ve 477/616 sayılı hükmün Yargıtay'ca incelenmesi davalı vekili tarafından süresinde istenilmiş olmakla; dosya incelendi, gereği düşünüldü: K A R A R Davacı vekili, evlilik birliği içinde edinilen 589 ada 18 parselin davacıya ait banka hesabında bulunan kişisel mal niteliğindeki para ile satın alınarak davalı adına tescil edildiğini, taraflar arasında aynı mahkemede görülen 2006/ 362 Esas, 2012/582 Karar sayısı ile davacı lehine 200.000 TL katkı payı alacağını hükmedilmişse de, davacının taşınmazdan kaynaklanan toplam 1.340.000 TL alacağı olduğunun kesinleştiğini açıklayarak, 1.140.000 TL katkı payı alacağının davalıdan, taşınmazın edinme tarihi olan 12.03.1992 tarihinden itibaren işleyecek yasal faizi ile tahsiline karar verilmesini istemiştir. Davalı vekili, davanın reddine karar verilmesini savunmuş ve aksine karar verilmesi halinde, asıl davadaki isteğin taşınmazın değerinin ½ si olarak sınırlandırıldığının dikkate alınmasını istemiştir.Mahkemece, davanın kabulüne karar verilmesi üzerine; hüküm, davalı vekili vekili tarafından temyiz edilmiştir. Taraflar 20.09.1976 tarihinde evlenmiş, 03.02.2003 tarihinde Hollanda Breda Hukuk Mahkemesine açılan boşanma davasının kabulüne ilişkin hükmün 07.01.2005 tarihinde kesinleşmesiyle boşanmış, yabancı mahkeme kararının tanınması amacı ile açılan ve kabulle sonuçlanan ..... Aile Mahkemesi'nin 2006/ 109-352 Esas ve Karar sayılı ilamı 04.10.2006 tarihinde kesinleşmiştir. Eşler arasındaki mal rejimi TMK'nun 225/son maddesi gereğince boşanma davasının açıldığı tarihte sona ermiştir. Bu durum karşısında, eşler, başka bir mal rejimini seçtiklerini ileri sürmediklerinden evlilik tarihinden 4721 sayılı yasanın yürürlüğe girdiği 01.01.2002 tarihine kadar 743 sayılı TKM'nin 170. maddesi uyarınca mal ayrılığı ve bu tarihten boşanma davasının açıldığı 03.02.2003 tarihine kadar 4722 sayılı Kanun'un 10. maddesi gereğince, TMK'nun 202. maddesine göre edinilmiş mallara katılma rejimi geçerlidir. Dava dilekçesinin içeriği, dava konusu taşınmazın 12.03.1992 tarihinde satın alma sonucu davalı adına tescil edilmiş olmasına göre istek, taraflar arasında 743 sayılı TKM'nin 170. maddesi uyarınca mal ayrılığı rejiminin geçerli olduğu dönemde evlilik birliği içinde edinilen taşınmazın edinilmesindeki katkıdan kaynaklanan katkı payı alacağına ilişkindir. Kural olarak, 743 sayılı TKM'nin yürürlükte olduğu; 01.01.2002 tarihinden önce eşler arasında yasal mal ayrılığı rejiminin geçerli olduğu dönemde, eşlerin birbirinden katkı payı karşılığında bir tazminat isteyebilmesi için mutlaka para veya para ile ölçülebilen maddi bir değer koymak suretiyle katkısının bulunması gerekir. Somut olayda gerek davacı gerekse de davalı, evlilik tarihinden boşanma tarihine kadar yurt dışında çalışarak gelir elde ettiğinden mal ayrılığı döneminde edinilen taşınmazın tarafların müşterek geliri ile alındığının kabulü gereklidir. Başka bir anlatımla taşınmazın, davacıya ait banka hesabındaki 65.547,25 Hollanda Florini ile satın alınmış olması tamamının davacıya ait olduğu sonucunu doğurmaz. Taraflar arasında görülen 2006/362 Esas sayılı asıl davada, davacı taraf fazlaya ilişkin haklarını saklı tuttuğunu belirterek harca esas değeri 10.000 TL olarak göstermiş ve mahkemenin ara kararı doğrultusunda talebini açıkladığı 28.05.2007 tarihli dilekçede 200.000 TL olarak bildirmiştir. Bu dilekçe esas itibariyle mülga 1086 sayılı HUMK'nun 75/2 maddesi kapsamında açıklama dilekçesi niteliğinde olup ıslah dilekçesi niteliğinde bulunmadığından, mahkemenin 03.10.2011 tarihli dilekçesi 2. ıslah dilekçesi olarak kabul edilemez. Bu halde, mahkemece her iki tarafın evliliğin başından, mal varlığının edinildiği tarihe kadar ki gelirlerinin ayrı ayrı hesaplanması, tarafların sosyal statüleri ile konumlarına göre yapabilecekleri kişisel harcamaları ile kocanın 743 sayılı TKM'nin 152. maddesi uyarınca evi geçindirme yükümlülüğü sonucu yapması gereken harcamalar toplam gelirlerinden çıktıktan sonra her birinin ayrı ayrı yapabilecekleri tasarruf miktarlarının belirlenmesi, toplam tasarruf miktarı karşısında davacının tasarrufu ile yapmış olduğu katkı oranının tespit edilmesi, davacıya ait hesapta bulunan ve taşınmazın alımından kullanılan para belirlenen bu oranlarda davacı ve davalıya ait olduğundan, bu oran ile dava konusu taşınmazın dava tarihi itibariyle tespit edilen sürüm bedeli ile çarpılıp davacı lehine hükmedilecek katkı payı alacağının miktarı belirlenirken, davacı yan asıl davada taşınmazdaki katkısını % 50 ile sınırlandırmakla hüküm altına alınacak miktar ile daha önceden hükmedilen 200.000 TL nin toplamının taşınmazın dava tarihindeki değerinin %50 sinden fazla olamayacağı nazara alınarak sonucuna göre bir karar vermek gerekirken, yazılı şekilde hüküm kurulması doğru değildir.Davalı vekilinin temyiz itirazları açıklanan nedenlerle yerinde görüldüğünün kabulüyle, yerel mahkeme kararının 6100 sayılı HMK'nun Geçici 3. maddesi yollamasıyla 1086 sayılı HUMK'nun 428. maddesi uyarınca BOZULMASINA, taraflarca HUMK'nun 388/4. (HMK m.297/ç) ve HUMK'nun 440/I maddeleri gereğince Yargıtay Daire ilamının tebliğinden itibaren ilama karşı 15 gün içinde karar düzeltme isteğinde bulunulabileceğine ve 19.470,00 TL peşin harcın istek halinde temyiz eden davalıya iadesine, 26.03.2015 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.