MAHKEMESİ :Asliye Hukuk Mahkemesi... ve müşterekleri ile Hazine aralarındaki tapu iptali ve tescil davasının kabulüne dair... Asliye Hukuk Mahkemesi'nden verilen 13.03.2012 gün ve 74/77 sayılı hükmün Yargıtay'ca incelenmesi davalı Hazine vekili tarafından süresinde istenilmiş olmakla; dosya incelendi, gereği düşünüldü: KARARDavacılar vekili, mirasen intikal ve kazanmayı sağlayan zilyetlik ile iskanen verilme nedenine dayanarak Hazine adına kayıtlı dava konusu 2931 parselin tapu kaydının iptali ile miras payları oranında davacılar adına tesciline karar verilmesini istemiştirDavalı Hazine vekili, dava konusu taşınmazların Devletin hüküm ve tasarrufu altında bulunan özel mülkiyete konu olmayacak yerlerden olduğunu, taşınmazın orman niteliğinde olduğunu ileri sürerek davanın reddine karar verilmesini savunmuştur.Mahkemece, dava konusu eski 1491 yeni 2931 parselin Hazineye ait olan tapusunun iptali ile davacılar adına tesciline karar verilmiştir. Hüküm, davalı Hazine vekili tarafından temyiz edilmiştir.Dava konusu 1491 parsel, senetsizden hiç kimsenin tasarrufunda olmadığı açıklanmak suretiyle 28.10.1957 tarihinde Hazine adına tespit edilmiş, Orman İdaresinin Tapulama Mahkemesine yaptığı itirazın reddi ile tespit gibi Hazine adına tesciline karar verilmiş ve taşınmaz 23.02.1977 tarihinde tarla vasfı ile 2931 parsel olarak Hazine adına tapuya tescil edilmiştir.Davacı taraf, iskan kaydına dayanarak iptal ve tescil isteğinde bulunmuştur. Az yukarıda açıklandığı gibi dava konusu taşınmazlar 23.02.1977 tarihinde Hazine adına tapuya tescil edilmiştir. Davacılar vekili, vekil edenlerinin miras bırakanları...’ın zilyetliğinin 1924 yılında başladığını bildirmiştir. Dosya arasındaki belgelere göre, taşınmaz 1924 tarihinde davacıların miras bırakanı Mustafa ve müştereklerine iskanen verilmiş ancak sonrasında tapu kaydı oluşturulmamıştır. İncelenmekte olan bu dava ise 3402 sayılı Kadastro Kanununun 12/3.maddesinde belirtilen 10 yıllık, 46/son maddesinde belirtilen Kadastro Kanununun yürürlüğe girmesinden sonraki ek 2 yıllık hak düşürücü sürelerin kaçırılmasından sonra 23.01.2001 tarihinde açılmıştır. Anılan maddelerdeki süre hak düşürücü nitelikte olup, olumsuz dava koşuludur. Hak düşürücü sürenin gerçekleşmesi, işin esasının incelenmesini önler. Hak düşürücü süre tüm def’i ve itirazlardan önce nazara alınır. Bu nedenle; yargılama bitinceye dek hak düşürücü sürenin geçtiği taraflarca ileri sürülebileceği gibi, görevden ötürü hakim tarafından kendiliğinden de gözönünde tutulur. Davanın 3402 sayılı Kadastro Kanunu'nun 12/3 ve aynı kanunun 46/son maddeleri uyarınca hak düşürücü sürenin geçmiş olması nedeniyle reddine karar verilmesi gerekirken yazılı gerekçeyle davanın kabulüne karar verilmesi kanuna aykırıdır Yukarıda açıklanan nedenle davalı Hazine vekilinin temyiz itirazları yerinde görüldüğünden kabulü ile usul ve kanuna aykırı bulunan hükmün 6100 sayılı HMK.nun Geçici 3.maddesi yollamasıyla 1086 sayılı HUMK.nun 428. maddesi uyarınca BOZULMASINA, HUMK.nun 388/4 ( HMK m.297/ç) ve HUMK.nun 440/1 maddeleri gereğince Yargıtay Daire ilamının tebliğinden itibaren ilama karşı 15 gün içinde karar düzeltme isteğinde bulunabileceğine, 24.01.2013 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.