Anasayfa / İçtihat / Yargıtay Karar No : 657 - Karar Yıl 2014 / Esas No : 12938 - Esas Yıl 2013





MAHKEMESİ : Ordu İcra Hukuk MahkemesiTARİHİ : 20/02/2013NUMARASI : 2012/170-2013/46Yukarıda tarih ve numarası yazılı Mahkeme kararının müddeti içinde temyizen tetkiki davacı tarafından istenmesi üzerine bu işle ilgili dosya mahallinden Daire'ye gönderilmiş olup, dava dosyası için Tetkik Hakimi tarafından düzenlenen rapor dinlendikten ve dosya içerisindeki tüm belgeler okunup incelendikten sonra işin gereği görüşülüp düşünüldü:K A R A RTMK'nun 855. maddesinde, “Birden çok taşınmazın aynı borç için rehnedilmesi, taşınmazların aynı malike veya borçtan müteselsilen sorumlu olan maliklere ait olmalarına bağlıdır. Aynı alacak için birden çok taşınmazın rehnedildiği diğer hallerde her taşınmazın alacağın ne miktarı için güvence oluşturduğu rehin kurulurken belirtilir. Aksine bir anlaşma bulunmadıkça teminatın tevzii, muhtelif gayrimenkullerin kıymeti ile mütenasip olmak lazım gelir” hükümleri yer almaktadır. Ayrıca, aynı Yasa'nın 873/3. maddesinde “Aynı alacak için birden çok taşınmazın rehnedilmiş olması halinde rehnin paraya çevrilmesi istemi taşınmazların tamamı hakkında yapılır. Bununla birlikte icra dairesi onlardan ancak gerektiği kadarını paraya çevirir” şeklinde düzenleme getirilmiştir.Yasal düzenlemede de belirtildiği üzere bir tek alacak için birden fazla taşınmaz üzerinde her biri alacağın tamamına teminat teşkil etmek üzere kurulan rehine toplu rehin (müşterek rehin, birlikte rehin) denilir.Toplu rehin olgusu kuruluş sözleşmesinde açıkça belirtilmelidir. Açıkça belirtilmemesi ikinci bir yol olan, aynı alacak için birden fazla taşınmazın rehin yükünün, rehnedilecek taşınmazlar arasında paylaştırılıp dağıtılarak belirlenmesi gerektiği sonucunu doğurur. Burada alacak tümlüğünü korur, ancak taşınmazlardan her biri alacağın yalnız belirli bir bölümü için sorumlu olur. Bu durumda rehinli taşınmazların her biri alacağın ancak bir bölümüyle sorumlu olduğundan alacağın tümünün karşılanabilmesi için rehinli tüm taşınmazların birlikte satılması gerekir. Toplu rehinde ise amaç, tek bir alacağın tamamının, birden fazla taşınmaz ile teminat altına alınması olup, birden fazla taşınmaz üzerinde kurulu rehinler arasında hukuki bağlılık vardır ve bu bağ içerisinde alacaklının alacağını tahsil etmesi asıldır. Rehinli alacaklının teminatı nedenli fazla olursa olsun temelde alacağını ancak bir kerede elde edebileceğinin de unutulmaması gerekir. Buna göre; toplu rehin durumunda ipotek alacaklısı, alacağı gününde ödenmemiş ise açıklanan Yasa hükmü gereği taşınmazların tamamının satılmasını talep etmek zorundadır. Toplu rehin konusu taşınmazlar ister aynı kişiye ister müteselsil borçlu kişilere ait olsun aynı kural uygulanır. Bu zorunluluk alacaklının istediği taşınmazı sattırarak keyfi davranmasını önlemeye yöneliktir. İşte bu nedenledir ki yasaca satış talebi için getirilen zorunluluk satışın uygulanması yönünde getirilmemiştir. Toplu rehin halinde satışı aynı anda istenecek olsa da taşınmazlar aynı anda satılmayacak, yine yasanın açık hükmü karşısında İcra Müdürlüğü'nce ancak satışı zorunlu olanlar satılacaktır. Böylece rehinli taşınmazlardan birisinin paraya çevrilmesi halinde rehinli alacaklı alacağını tahsil etmişse artık diğer taşınmaz üzerindeki rehnin konusu kalmayacak ve sona erecektir. Bir başka anlatımla bu halde, alacaklı alacağın tutarını bir kez isteyebilir. Alacağı tümüyle karşılandığında da, bütün taşınmazlar üzerindeki rehin hakkının sona ermesi gerekir. (HGK 27.11.2002 T. 2002/12-823 E. - 1020 K.) ( Talih Uyar TMK. 8. cilt sayfa:12054)Somut olayda; Borçlu aleyhinde Ordu Tapu Sicil Müdürlüğü'nün 26.09.2001 tarih ve 4366 yevmiye sayılı, “O. A. Köyü Karamanlı mevki 167, 168, 1671, 1672, 1673 nolu parsellerin Mustafa Karacan'dan borç olarak alınan 50.000.000.000 TL'nin teminatını teşkil etmek üzere rehin edildiğine dair” kati borç ipoteğine dayalı olarak, temlik alacaklısı C. G. tarafından, rehnin paraya çevrilmesi yolu ile ilamsız takip başlatılmıştır. Rehinli gayrimenkul maliki borçlu takibe itiraz etmiş, alacaklı vekili tarafından İcra Mahkemesinde itirazın kaldırılması isteminde bulunulmuştur. Takip konusu rehin sözleşmesinde tek bir alacaktan 50.000.000.000 (Ellimilyar) TL'den söz edilmiş, bu alacak O.-M. Gıda San. Tic. Paz. A.Ş. adına kayıtlı birden fazla taşınmazla teminat altına alınmıştır. Bu hali ile kurulan ipotek " toplu rehin" niteliğindedir. Ve her taşınmaz borcun tamamından tahsilde mükerrerlik olmamak üzere sorumludur. Mahkemenin diğer taşınmazlar üzerindeki rehinlerin kaldırılmış olması nedeniyle takibe konu taşınmazın temin ettiği alacak miktarının bu oranda düşeceği yönündeki kabulünde bu gerekçe ile isabet bulunmamaktadır.Bunun yanısıra miktar ve parsel numaraları bildirilen ve adı geçen şirket adına kayıtlı taşınmazların şirket adına Kadir Güzen ve Ayşe Uludağlar tarafından Mustafa Karaca'dan borç olarak aldıkları 50.000.000.000 TL için kurulduğu görülmekle kesin borç ipoteği niteliği taşıdığından alacağın varlığının ve miktarının yargılamayı gerektirdiği yönündeki gerekçeye de katılmak mümkün değildir.Ancak, ipoteğin paraya çevrilmesi istenilen O. İli, M. İlçe, A. Köyü, pafta no: 2/6, ada no:2497, parsel no: 4'de tapuya kayıtlı taşınmaz ipotek akit tablosunda ipotek verilen taşınmazlar arasında sayılmamıştır. İcra Mahkemesince taraflara bu husus açıklattırılarak taşınmazların geldi ve gittileri yönünde başlatılan araştırma sonuçlandırılmalı, takibe konu edilen taşınmaz ipotek akit tablosunda yer alan diğer taşınmazlar birleştirilerek oluşturulmuş tek bir taşınmaz ise takibe devam olunabileceği, akit tablosunda sayılanlardan farklı veya tamamını kapsayan bir taşınmaz değil ise birlikte takibe konu edilme şartı gerçekleşmediğinden itirazın kaldırılması talebinin reddine karar verilmesi gerektiği düşünülmelidir. Aksine düşüncelerle ve eksik inceleme ile sonuca gidilmesi doğru değildir.SONUÇ: Alacaklı vekilinin temyiz itirazlarının kabulü ile Mahkeme kararının yukarıda yazılı nedenlerle İİK'nun 366 ve 6100 sayılı HMK'nun Geçici 3. maddesi yollamasıyla 1086 sayılı HUMK'nun 428. maddesi uyarınca BOZULMASINA, taraflarca HUMK'nun 388/4. (HMK m. 297/ç) ve İİK'nun 366/3. maddeleri gereğince Yargıtay Daire ilamının tebliğinden itibaren ilama karşı 10 gün içinde karar düzeltme isteğinde bulunulabileceğine, 20.01.2014 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.