Davacı vekili, dava dilekçesinde mevkii ve sınırlarını açıkladığı taşınmazın vekil edeni adına tapuya tesciline karar verilmesini istemiştir.Davalı Hazine vekili, uyuşmazlık konusu taşınmaz, Fransız kadastrosunda dere yatağı olarak tepsit dışı bırakılan yerlerden olup, zilyetlikle kazanılacak yerlerden olmadığını açıklayarak davanın reddine karar verilmesini savunmuştur.Davalı bulunan Ü....ve M..... Belediye Başkanlıklarına yöntemine uygun bir biçimde dava dilekçesi tebliğ edilmesine ve davaya katılmaları sağlanmalarına karşın yargılama oturumlarına katılmamışlardır.Mahkemece, davanın kabulüne karar verilmiş ise de, yapılan araştırma ve inceleme hüküm vermeye yeterli bulunmamaktadır. Her ne kadar Dairenin 23.6.2003 gün ve 2003/4439 esas ve 2003/4663 karar sayılı bozma ilamına mahkemece uyulmuş ise de, bozma doğrultusunda yeteri kadar inceleme ve araştırma yapılmadığı anlaşılmıştır. Taşınmazın niteliği konusunda halen duraksama görülmektedir. Uyuşmazlık konusu taşınmaz 1927-1932 yıllarında Fransızlar taraf ından yapılan kadastro çalışmalan sırasında Zilli çayı yatağı olarak tespit dışı bırakılmıştır. Bozma ilamında taşınmaza komşu 196 sayılı parsele ait kadastro tutanak ve ekleriyle varsa dayanağı tapu ve vergi kayıtlarının getirtilerek uygulanması istenmiş ise de, mahkemece bu husus üzerinde durulmadığı belirlenmiştir. Bozma sonrası DSİ 6. Bölge Müdürlüğünden gelen 28.05.2004 gün ve 427-6624 sayılı yazılarında "...Zilli çayının taşkınları 1977 yılında planlama düzeyinde hazırlanan Hatay-lskende-run-Arsuz Ovasının yan dereleri ıslahı başlıklı rapor kapsamında etüd edildiği, daha sonra konunun uygulama programına alındığı ve Zilli çayı dışında diğer derelerin ıslah edildiği, Hatay-lskenderun-M..,.. Kasabası Belediye Başkanlığının 17.09.1991 tarihli dilekçesi üzerine değişen şartlardan münferit olarak etüd edilmek üzere planlaması bölgenin 1992 yılı etüd programına alındığı, ancak bu güne kadar Zilli çayrnın ödeneksizlik sebebiyle ıslah edilme çalışmasının gerçekleşmediği ve DSİ kriterlerine göre rapor süresi 10 yılı geçtiğinden rapor kapsamının yeniden gözden geçirilmesi gerektiği, bu sebeple DSİ 63. Bölge Müdürlüğünce her yıl yağışlardan sonra Zilli çayında makineli'yatak tanzimi yapıldığı" bildirilmiştir.DSİ 6. Bölge Müdürlüğünün yazılarından da açıkça anlaşıldığı üzere 1992 yılında Zilli çayı ıslah çalışmalarıyla ilgili etüd programı yapıldığına göre, söz konusu çayın halen taşkın sahası olduğu, kar, yağmur ve sel sularını taşıdığı, her an için DSİ tarafından ıslah edileceği anlaşılmaktadır. Her yıl taşkınlığın önlenmesi için çay yatağının makineli çalışmalarla derinleştirildiği, suya yol verildiği, zararların doğmamasına çalışıldığı görülmektedir. Hal böyle olunca, öncelikle taşınmazın bitişiğinde bulunan 196 sayılı parsele ait kadastro tutanak ve ekleriyle kadastro sırasında revizyon gören tapu ve vergi kayıtları ile en az 1980 yılından önce mevcut bölgeye ait hava fotoğraflarıyla, topografik haritaların bulundukları yerlerden getirtilerek teknik, uzman ve yerel bilirkişiler vasıtasıyla zemine uygulanması, hava fotoğrafları ve topografik haritaların uzman bilirkişilerce stereskopik aletle incelemeye tabi tutulması, taşınmazın kesin niteliğinin belirlenmesine çalışılması, bu konuda uzman bilirkişilerden gerekçeli, karşılaştırılmalı ve denetime açık rapor istenilmesi, bundan ayrı 196 nolu parsele revizyon gören tapu ve vergi kayıtlarının taşınmaz yönünü ne şekilde gösterdiği üzerinde durulması, teknik bilirkişiye kroki üzerinde işaretlettirilmesinin sağlanması, taşınmazın içinde bulunduğu Zilli çayı yatağıyla yatak değiştirmesi sonucu aktığı yeni yatağı birlikte gösterir birleşik paftanın teknik bilirkişiye hazırlattırılması, yeni ve eski yatak yerlerinin birleşik paftada birlikte gösterilmesinin istenilmesi ve bu yöndeki raporun dosyaya eklenmesi, sel ve benzeri doğal afetler nedeniyle meydana gelebilecek taşkınlıkların çevreye verebileceği zararların önlenmesi bakımından çay yatağının bir önleyici ve su taşıyıcı görevi yerine getirip getirmediğinin değerlendirilmesi ondan sonra toplanacak tüm deliller birlikte değerlendirilerek sonucuna göre bir karar verilmesi gerekirken eksik araştırma ve inceleme sonucu hüküm kurulmuş olması doğru değildir.Davalı Hazine vekilinin temyiz itirazları bu bakımdan yerinde olduğundan kabulü ile yerel mahkeme hükmünün açıklanan nedenlerle HUMK.nun 428. maddesi uyarınca (BOZULMASINA), 06.10.2005 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.