Anasayfa /
İçtihat /
Yargıtay Karar No : 6218 - Karar Yıl 2014 / Esas No : 13571 - Esas Yıl 2013
MAHKEMESİ : İstanbul 10. İcra Hukuk MahkemesiTARİHİ : 16/04/2013NUMARASI : 2012/886-2013/297Yukarıda tarih ve numarası yazılı Mahkeme kararının müddeti içinde temyizen tetkiki temyiz eden tarafından istenmesi üzerine bu işle ilgili dosya mahallinden Daire'ye gönderilmiş olup, dava dosyası için Tetkik Hakimi tarafından düzenlenen rapor dinlendikten ve dosya içerisindeki tüm belgeler okunup incelendikten sonra işin gereği görüşülüp düşünüldü:K A R A RDavacı üçüncü kişi vekili, İstanbul 7. İcra Müdürlüğü’nün 2009/27171 takip sayılı dosyasında yazılan talimat uyarınca, Kadıköy 6. İcra Müdürlüğü’nün 2009/2184 Talimat sayılı dosyasında kendisinin ailesi ile oturduğu Akis Apt. No: sayılı dairede yapılan 24.09.2009 günlü hacze konu menkullerin tamamının ve 08.10.2009 günlü hacze konu menkullerin ise 850,00.-TL’lık kısmının kendisine ait olduğunu, eşinin rahatsızlığı ve küçük çocuklarının olması nedeni ile kayınvalidesi olan borçlunun oturduğu binada ev kiraladıklarını, ancak borçlunun numaralı dairede oturduğunu ve mahcuzlarla da ilgisinin bulunmadığını belirterek istihkak iddiasının kabulü ile haczin kaldırılmasına karar verilmesi istemi ile iki ayrı hacze yönelik iki ayrı dava açılmış, Mahkemece aralarındaki bağlantı nedeni ile davaların birleştirilerek yargılamaya 2009/2020 Esas sayılı dava dosyası üzerinden devam edilmesine karar verilmiştir.Davalı alacaklı vekili, davacının eşinin borçlunun kızı olduğunu, hasta ve bakıma muhtaç olması nedeni ile borçlunun yanında kaldığını, ve numaralı dairelerin borçlu tarafından dubleks olarak kullanıldığını, mahcuzların da borçluya ait olduğunu, ikinci hacizde numaralı dairede hazır bulunan borçlunun numaralı dairenin kapısını içeriden açmasının da bunu kanıtladığını, yine numaralı dairede borçluya ait belgelerin ele geçtiğini, belirterek davanın reddine ve tazminata karar verilmesi gerektiğini savunmuştur.Davalı borçlu vekili, istihkak davasının kabulü gerektiğini savunmuştur.Davanın kabulüne ilişkin önceki hükmün, davalı alacaklı vekilinin temyizi üzerine; Yüksek Yargıtay 17. Hukuk Dairesi'nin 03.11.2011 tarih 2011/9529 Esas ve 2011/9529 Karar sayılı ilamı ile "...temyiz konusu dava değeri dava konusu edilen her bir haciz için ayrı ayrı belirleneceğinden, somut olayda 08.10.2009 tarihli hacze ilişkin dava değeri mahcuzların değeri olarak kesin nitelik taşıdığından alacaklı vekilinin temyiz itirazlarının reddine; 24.09.2009 tarihli hacze yönelik istihkak iddiası bakımından ise; takibe konu borç ile ilgili Kadiköy 4. Asliye Ticaret Mahkemesi'nde 2010/837 Esas sayı ile devam eden menfi tespit davasının bulunduğu, bu davada verilecek kararın istihkak davasının sonucunu etkileyecek nitelikte olduğu, bu nedenle anılan dava sonucunun bekletici mesele yapalarak hasıl olacak sonuca göre karar verilmesi gerektiği gerekçesiyle bozulmasına karar verilmiştir..." Mahkemece bu kez hükmüne uyulan bozma kararı doğrultusunda; 11.02.2013 tarihinde kesinleşen Kadıköy 4. Asliye Ticaret Mahkemesi'nin 30.12.2011 tarih 2010/837 Esas ve 2011/986 Karar sayılı kararı ile asıl takipte aleyhine takip başlatılan borçlunun, bu takip nedeniyle borçlu olmadığının tespitine karar verildiği gerekçesiyle davanın kabulüne; 24.09.2009 (maddi hata ile 2010 yazılmıştır) ve 08.10.2009 (maddi hata ile 2010 yazılmıştır) tarihlerinde haczedilen mallarla ilgili hacizlerin kaldırılmasına karar verilmiştir. Hükmün esası ve yargılama giderlerine yönelik bölümü, davalı alacaklı vekili tarafından temyiz edilmiştir.Dava, üçüncü kişinin İİK’nun 96. vd. maddeleri uyarınca açtığı “istihkak” davası niteliğindedir.Öncelikle; Mahkeme'nin 2009/2020 Esas ve 2010/1884 Karar sayılı kararı ile 08.10.2009 tarihinde haczedilen mallar üzerindeki haczin kaldırılmasına dair verilen karara yönelik temyiz itirazlarının Yüksek Yargıtay 17. Hukuk Dairesi'nin 2011/9529 Esas ve 2011/9529 Karar sayılı kararı ile reddine karar verildiği, bu şekilde hükmün anılan bölümü kesinleştiği halde Mahkemece, bozma sonrasında yeniden 08.10.2009 tarihinde haczedilen mallara yönelik istihkak davasının esası hakkında hüküm kurulması isabetsiz olmuştur.Davalı alacaklı vekilinin sair temyiz itirazlarına gelince; dava açılmadan önce haciz kaldırılmışsa dava şartı bulunmadığından davanın reddi, istihkak davasının yargılaması aşamasında kaldırılmışsa dava konusuz kaldığından işin esası hakkında karar verilmesine yer olmadığına karar verilerek maktu karar ve ilam harcı ile yargılama giderleri ve nispi vekâlet ücretinin davanın açılmasına neden olan tarafa yükletilmesi gerekecektir. Somut olaya gelince; eldeki davanın açılmasından sonra 22.10.2010 tarihinde, takip borçlusu tarafından, aleyhine yürütülen takip nedeniyle borçlu bulunmadığının tespiti için Kadiköy 4. Asliye Ticaret Mahkemesi'nde menfi tespit davası açılmıştır. Bu davanın yapılan yargılaması sonunda 30.12.2011 tarih 2010/837 Esas ve 2011/986 Karar sayılı kararı ile davanın kabulüne karar verilmiş, bu hüküm 11.02.2013 tarihinde kesinleşmiştir. Anılan bu hüküm ile, icra dosyasındaki hacizler kendiliğinden kalmıştır. Hal böyle olunca, icra dosyasında konulan hacizler istihkak davasının açılmasından sonra yargılama aşamasında kalktığından, davanın konusuz kalması nedeniyle işin esası hakkında karar verilmesine yer olmadığına karar verilerek maktu karar ve ilam harcı ile yargılama giderleri ve nispi vekâlet ücretinin davanın açılmasına neden olan tarafa yükletilmesi gerekecektir. Mahkemece, bu hususların göz ardı edilerek yazılı şekilde hüküm kurulması isabetsiz olmuştur.Bozma neden şekline göre diğer temyiz itirazlarının bu aşamada incelenmesi gerekli görülmemiştir.Yukarıda açıklanan nedenlerle davalı alacaklı vekilinin temyiz itirazının kabulüyle hükmün İİK'nun 366. HUMK'nun 428. maddeleri gereğince BOZULMASINA, taraflarca HUMK'nun 388/4. (HMK m.297/ç) ve İİK'nun 366/3. maddeleri gereğince Yargıtay Daire ilamının tebliğinden itibaren ilama karşı 10 gün içinde karar düzeltme isteğinde bulunulabileceğine ve 126,70 TL peşin harcın istek halinde temyiz edene iadesine, 04.04.2014 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.