Kanun Detayı

Anasayfa / İçtihat / Yargıtay Karar No : 6060 - Karar Yıl 2014 / Esas No : 19913 - Esas Yıl 2013





MAHKEMESİ :Aile MahkemesiDAVA TÜRÜ : Mal rejiminin tasfiyesi kapsamında alacak, birleşen tapu iptali ve tescil ... ile davalı ... ve birleşen dosya davalısı ... aralarındaki mal rejiminin tasfiyesi kapsamında alacak ve birleşen dava tapu iptali ve tescil isteğine ilişkin davaların asıl davanın kısmen kabulüne, kısmen reddine ve davanın açılmamış sayılmasına dair .... 3. Aile Mahkemesi'nden verilen 22.05.2012 gün ve 557/479 sayılı hükmün Yargıtay'ca incelenmesi davalı ... vekili ile birleşen dosya davalısı .... vekili taraflarından süresinde istenilmiş olmakla; dosya incelendi, gereği düşünüldü: K A R A RDavacı ... ... vekili, asıl davada; tarafların evlilik birliği içerisinde çalışarak ortak kazançları ile dava konusu 949 ada 25 sayılı parseli satış yoluyla edinildiğini, taşınmazın tapusunun davalı adına tescil edildiğini, sonrasında anılan parsel üzerine iki katlı bina inşa ettirildiğini, vekil edeninin işyerinden ayrılırken almış olduğu tazminat ile.... plakaklı aracı satın aldığını, sonrasında bu aracın satılması ile dava konusu....plakalı aracın edinildiğini açıklayarak mal rejiminin tasfiyesi kapsamında 50.000 TL'nin davalıdan tahsiline ; yargılama esnasında 07.03.2012 tarihli dilekçe ile de ; 22.250.80 TL'nin dava tarihinden itibaren yasal faizi ile birlikte davalıdan alınarak vekil edenine karar verilmesini istemiştir.Birleşen davada davacı ... ... vekili; davalı ...'ün dava konusu 949 ada 25 parsel sayılı taşınmazı sırf vekil edeninin boşanma ve mal rejiminin tasfiyesi kapsamında doğması muhtemel borçlarını ifa etmemek için muvazaalı olarak tapuda diğer davalı ...'e satış göstererek devrettiğini açıklayarak, nizalı taşınmazın tapu kaydının iptali ile davalı ... adına yeniden tapuya tesciline karar verilmesini istemiştir.Karşı dava davacı, asıl ve birleşen davalar davalı ... vekili, dava konusu 949 ada 25 parsel sayılı taşınmazın tarafların ortak geliri ile yaptırılmadığını ve taşınmazın ...'e ...'ün bilgisi dahilinde satıldığını, satış bedelinden 13.000,00 TL'nin ...'e verildiğini, satışın muvazaalı olmadığını açıklayarak, asıl ve birleşen davaların reddine, karşı davaları kapsamında ...'e ödenen 13.000,00 TL'den mal rejiminin tasfiyesi kapsamında alacak miktarlarının belirlenerek ...'ten tahsiline karar verilmesini istemiştir.Birleşen dava davalı ... vekili, dava konusu taşınmazın satışının muvazaalı olmadığını savunarak davanın reddini istemiştir. Mahkemece; karşı davalı ...'ün karşı davasının 21.09.2007 tarihinde takip edilmemesi nedeniyle işlemden kaldırıldığı ve süresi içerisinde yenilenmediği gerekçesiyle açılmamış sayılmasına, asıl dava davacısı ...'ın davasının kısmen kabulü ile 22.580,80 TL'nin dava tarihi olan 02.10.2002 tarihinden itibaren yasal faiziyle davalı ...'ten tahsiline, koşulları oluşmadığından .... plakalı araç yönünden katkı payı alacağı isteğinin reddine; ispat edildiği gerekçesiyle birleşen davanın kabulüne ve 949 ada 25 parsel sayılı taşınmazın davalı ... adına olan tapu kaydının iptali ile davalı ... adına tapuya tesciline karar verilmiştir. Hüküm, asıl ve birleşen dava davalı-karşı dava davacı ... ve birleşen dava davalı ... vekili tarafından ayrı ayrı temyiz edilmiştir.Toplanan deliller ve tüm dosya kapsamından, taraflar 13.05.1980 tarihinde evlenmişler ve 02.10.2002 tarihinde açılan boşanma davasının kabulü ve hükmün 27.10.2009 tarihinde kesinleşmesiyle boşanmışlardır. Uyuşmazlık konusu parselin edinim ve parsel üzerindeki binanın yapım tarihi 01.01.2002 tarihinden önce olduğundan taraflar arasında uyuşmazlık konusu değildir. Bu nedenle, taraf arasındaki uyuşmazlığın 743 sayılı TKM'nin 170. maddesi uyarınca Borçlar Kanunu'nun genel hükümlerine göre çözüme kavuşturulması gerekmektedir.Karşı dava yönünden,karşı davacı ... vekilinin temyiz itirazlarının incelenmesinde; karşı davanın 21.09.2007 tarihinde takip edilmediği gerekçesiyle işlemden kaldırıldığına ve süre içerisinde yenilenmediğine göre, davanın açılmamış sayılmasına karar verilmesinde bir isabetsizlik bulunmadığından, karşı dava davacı vekilinin, hükmün karşı davaya ilişkin bölümüne yönelik tüm temyiz itirazları yerinde görülmemiştir, ONANMASINA;Asıl dava yönünden, davalı ... vekilinin temyiz itirazlarının incelenmesinde; dosya muhtevasına, dava evrakı ile yargılama tutanakları münderecatına, mevcut deliller Mahkemece takdir edilerek karar verildiğine, her ne kadar hükme esas alınan bilirkişi 28.12.2011 tarihli bilirki raporunda, davacı kadının gelirinin 743 sayılı TKM'nin 190. maddesi kapsamında %20'sinin aileye yardım olarak harcadığı kabul edilmiş ise de; anılan maddenin uygulanması kapsamında davalı kocanın talebinin ve bu yönde mahkeme kararı bulunmadığı anlaşıldığından, anılan maddenin uygulanması isabetsiz ise de temyiz edenin sıfatına göre, bu husus bozma nedeni yapılmayarak,asıl davaya yönelik davalı ... vekilinin tüm temyiz itirazları yerinde bulunmamaştır. Hüküm asıl davaya yönelik bölümü ile karşı dava olarak açılan ve açılmamış sayılmasına karar verilen kısmı bakımından davanın ONANMASINA;Hükmün; birleşen muvazaa iddiasına dayalı tapu iptali ve tescil isteğine ilişkin bölümüne ilişkin temyiz itirazlarının incelenmesinde; dava ilk kez Adana 6. Asliye Hukuk Mahkemesi'nin 2002/1230 Esas sayılı dosyası ile açılmış, yapılan yargılama sonunda, .... 6. Asliye Hukuk Mahkemesi'nin 2002/1230 Esas ve 2004/196 Karar sayılı kararı ile davanın reddine karar verilmiş, hükmün davacı vekili tarafından temyizi üzerine, Yüksek Yargıtay 4. Hukuk Dairesi'nin kararıyla bozulmuştur. Bozma sonrası, dosya görevsizlik kararı ile .... 2. Aile Mahkemesi'ne gönderilmiş, sonrasında eldeki dosya ile birleştirilmiştir.4787 sayılı Aile Mahkemelerinin Kuruluş Görev ve Yargılama Usullerine Dair Kanun'un 4. maddesi; 4721 sayılı Türk Medeni Kanunun ikinci kitabından üçüncü kısım hariç olmak üzere aile hukukundan (TMK.nun m.118-395) kaynaklanan bütün davalara Aile Mahkemesinde bakılacağı hükme bağlamıştır. Birleşen dava ise; Borçlar Kanunu kapsamında açılmış genel muvazaa nedeniyle tapu iptali ve tescil isteğine ilişkindir. Mahkemenin ve Yüksek Yargıtay 4. Hukuk Dairesi'nin de nitelendirmesi de bu yöndedir. Muvazaa, irade ile beyan arasında kasten yaratılan aykırılık olarak tanımlanabilir. Böyle bir iddia karşısında, asıl olan tarafların akitteki gerçek ve müşterek amaçlarının saptanmasıdır. Muvazaa nedeniyle açılmış bulunan temyize konu davanın kanuni dayanağı az yukarıda belirtilen Aile Hukukundan kaynaklanmadığına göre, uyuşmazlığın çözüm yeri dava .tarihine göre HMK'nın geçici 1. maddesi yollaması ile HUMK'nun 1 ve devamı maddeleri uyarınca belirlenecek genel mahkemelerdir. Görev, kamu düzenine ilişkin olup mahkemece yargılamanın her aşamasında kendiliğinden dikkate alınması gerekir. Bu kapsamda, davaya bakma görevinin Asliye Hukuk Mahkemesine ait olması nedeniyle, dosya bakımından görevsizlik kararı verilmesi gerekirken, görev hususu nazara alınmaksızın yazılı gerekçeyle davanın esası hakkında hüküm verilmesi doğru görülmemiştir.Birleşen dava davalılar vekillerinin temyiz itirazları açıklanan nedenlerle yerinde görüldüğünden kabulüyle hükmün, birleşen davaya ilişkin bölümünün 6100 sayılı HMK'nun Geçici 3. maddesi uyarınca uygulanacak olan 1086 sayılı HUMK'nun 428. maddesi gereğince BOZULMASINA, taraflarca HUMK'nun 388/4. (HMK m.297/ç) ve HUMK'nun 440/I maddeleri gereğince Yargıtay Daire ilamının tebliğinden itibaren ilama karşı 15 gün içinde karar düzeltme isteğinde bulunulabileceğine, 21,15 TL peşin harcın istek halinde davalılar Kenan ve Selma'ya ayrı ayrı iadesine, 03.04.2014 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.