Anasayfa / İçtihat / Yargıtay Karar No : 606 - Karar Yıl 2016 / Esas No : 17068 - Esas Yıl 2014





MAHKEMESİ :Aile MahkemesiDAVA TÜRÜ : Katılma Alacağı... ile ... ve ... aralarındaki katılma alacağı davasının kısmen kabulüne ve kısmen reddine dair ...Aile Mahkemesi'nden verilen 14.03.2014 gün ve 198/212 sayılı hükmün Yargıtay'ca incelenmesi davacı vekili ve davalı ... vekili tarafından süresinde istenilmiş olmakla; dosya incelendi, gereği düşünüldü: K A R A RDavacı ... vekili; evlilik birliği içerisinde edinilen dava dilekçesinde belirtmiş olduğu davalı adına kayıtlı bir adet taşınmaz, bir adet araçla ilgili olarak mal rejiminin tasfiyesi ile taşınmaz yönünden alacağın her iki davalıdan, araç yönünden alacağın davalı ...'ten tahsilini talep etmiştir.Davalı ... vekili; davacının katkısının bulunmadığını ve taşınmaz ile aracın kişisel malı olduğunu, davalı ... davaya konu taşınmazı satın aldığını, herhangi bir muvaazanın bulunmadığını ileri sürerek davanın reddine karar verilmesini savunmuşlardır.Mahkemece, davanın kısmen kabulü ile 32.500,00 TL katılma alacağının karar tarihinden itibaren faizi ile davalı ...'ten tahsiline ve fazlaya ilişkin talebin reddine karar verilmesi üzerine; hüküm süresi içerisinde red yönünden davacı vekili ve kabul yönünden davalı ... vekili tarafından temiz edilmiştir.1- Dosya muhtevasına, dava evrakı ile yargılama tutanakları münderecatına ve mevcut deliller mahkemece takdir edilerek karar verildiğine, üçüncü kişinin sorumluğu konusunda TMK 241 maddesi gereğince koşullarının gerçekleşmiş olmasının gerekmesine, somut olayda davalı ... yönünden bu koşullar gerçekleşmediğinden müşterek ve müteselsil sorumluluğa karar verilmemesinde bir usul ve yasaya aykırılık bulunmamasına, takdirde bir isabetsizlik bulunmadığına göre, davacı tarafın tüm ve davalı tarafın aşağıdaki bent kapsamı dışında kalan sair temyiz itirazlarının reddine karar vermek gerekmiştir.2- Dava konusu taşınmaz yönünden temyiz itirazlarına gelince; Maddi olayları ileri sürmek taraflara, hukuki nitelendirme yapmak ve uygulanacak kanun maddelerini belirlemek hakime aittir (6100 sayılı HMK 33. m). İddianın ileri sürülüş şekline göre dava, artık değere katılma alacağı isteğine ilişkindir.Mal rejiminin devamı süresince, bir eşin sahip olduğu edinilmiş malda, diğer eşin artık değerin yarısı oranında katılma alacak hakkı vardır. Artık değere katılma alacağı; eklenecek değerlerden (TMK 229.m) ve denkleştirmeden (TMK 230.m) elde edilen miktarlar da dahil olmak üzere, eşin edinilmiş mallarının(TMK 219.m) toplam değerinden, bu mallara ilişkin borçlar çıktıktan sonra kalan artık değerin (TMK 231.m) yarısı üzerindeki diğer eşin alacak hakkıdır (TMK 236/1.m). Katılma alacağı Yasa'dan kaynaklanan bir hak olup, bu hakkı talep eden eşin gelirinin olmasına veya söz konusu mal varlığının edinilmesine, iyileştirilmesine ya da korunmasına katkıda bulunulmasına gerek yoktur. Artık değere katılma alacak miktarı hesaplanırken, mal rejiminin sona erdiği sırada mevcut olan malların, bu tarihteki durumlarına göre, ancak tasfiye tarihindeki sürüm(rayiç) değerleri esas alınır (TMK 227/1, 228/1, 232 ve 235/1. m). Yargıtay uygulamalarına göre, tasfiye tarihi karar tarihidir. Belirli bir malın eşlerden birine ait olduğunu iddia eden kimse, iddiasını ispat etmekle yükümlüdür. Eşlerden hangisine ait olduğu ispat edilemeyen mallar onların paylı mülkiyetinde sayılır. Bir eşin bütün malları, aksi ispat edilinceye kadar edinilmiş mal olarak kabul edilir (TMK 222. m). Değer tespiti, belirleme ve hesaplamaların yapılabilmesi için gerek görülürse konusunun uzmanı bilirkişi veya bilirkişilerden de yardım alınmalıdır.Somut olaya gelince; eşler, 10.08.2005 tarihinde evlenmiş, 04.09.2008 tarihinde açılan boşanma davasının kabulüne ilişkin hükmün, 19.07.2010 tarihinde kesinleşmesiyle boşanmışlardır. Mal rejimi boşanma davasının açıldığı tarih itibarıyla sona ermiştir (TMK 225/son). Sözleşmeyle başka mal rejiminin seçildiği ileri sürülmediğinden evlilik tarihinden mal rejiminin sona erdiği tarihe kadar edinilmiş mallara katılma rejimi geçerlidir (4722 sayılı yasanın 10, TMK 202/1.m). Tasfiyeye konu 5 nolu mesken eşler arasında edinilmiş mallara katılma rejiminin geçerli olduğu 21.04.2008 tarihinde satış suretiyle davalı eş adına tescil olup, 02.09.2008 tarihinde diğer davalıya satılmıştır. Mal rejiminin tasfiyesinde eşlerin bağlı bulunduğu rejime ilişkin hükümler uygulanır (TMK 179.m). Mahkemece taşınmazın edinilmiş mal olarak kabulü ve devir tarihindeki değerinin yarısının tespiti ile taleple bağlı kalarak 30.000,00 TL katılma alacağına hükmedilmiş ise de; dosyadaki mevcut tapu kayıtlarının incelenmesinden; davalının cevabında kişisel mal savunmasında bulunduğu, 405 ada 715 parsel 20 nolu bağımsız bölümün yarı payının (11/345 arsa payının yarısının) evlenmeden önce 07.07.2003 tarihinde davalı tarafından satın alındığı; kalan yarı payının ise evlilik birliği içerisinde 01.05.2006 tarihinde diğer paydaştan satın alınıp tamamının 21.04.2008 tarihinde üçüncü kişiye satıldığı ve aynı gün davaya konu edilen 5 nolu meskenin satın alındığı anlaşılmaktadır. Mahkemece; davalının bu savunması üzerinde durulmamıştır. Davalının bu konuda 16.03.2011 havale tarihli delil dilekçesinde bildirdiği iki tanığının da dinlenmemiş olduğu göz önüne alınarak, bu konudaki tahkikat eksikliği tamamlanıp; davaya konu 5 nolu meskenin alımında bu şekilde davalının kişisel malından katkıda bulunduğu sonucuna varıldığı takdirde; dava dışı 20 nolu meskenin satımından gelen paranın yarı payının davalı yararına TMK'nun 230. maddesi uyarınca denkleştirilmesi suretiyle davacının katılma alacağının hesaplanması gerekirken; eksik incelemeyle yazılı şekilde hüküm tesisi hatalı olup, bozmayı gerektirmiştir.SONUÇ: Temyiz olunan kararın yukarıda (2) nolu bentte gösterilen sebeple davalı vekilinin yazılı temyiz itirazları yerinde görüldüğünden hükmün 6100 sayılı HMK'nun Geçici 3. maddesi yollaması ile HUMK’nun 428. maddesi uyarınca BOZULMASINA, davacı vekilinin tüm ve davalı vekilinin diğer temyiz itirazlarının ise yukarıda (1).bentte gösterilen sebeple reddine, 20.01.2016 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.