Anasayfa / İçtihat / Yargıtay Karar No : 606 - Karar Yıl 2013 / Esas No : 4763 - Esas Yıl 2012





MAHKEMESİ :Aile Mahkemesi...le ... aralarındaki katılma alacağı davasının reddine dair .... Aile Mahkemesi'nden verilen 08.03.2012 gün ve 980/220 sayılı hükmün Yargıtay'ca incelenmesi davacı vekili tarafından süresinde istenilmiş olmakla; dosya incelendi, gereği düşünüldü: KARARDavacı vekili dava dilekçesinde; 761 ada 3 ve 4 sayılı parsellerin evlilik birliği sırasında edinildiğini ve davalı vekil edeninin eşi adına tapuda kayıtlı bulunduğunu, 17 Şubat 2004 tarihinden bu yana söz konusu taşınmazlar ve varsa davalı adına kayıtlı diğer taşınmazlar hakkındaki tapu kaydı dökümünün istenmesine, bu kayıtlar çerçevesinde ada, pafta ve parsel bilgilerinin belirlenmesine, rayiç değerlerinin saptanması ve böylece taraflar arasında geçerli olan yasal mal rejimi gereğince edinilen malların tasfiyesine ve katılma alacağı olarak şimdilik 10.000 TL'nin talep tarihinden itibaren yasal faiziyle birlikte davalıdan alınarak davacıya verilmesine, fazlaya ilişkin haklarının saklı tutulmasına karar verilmesini istemiştir.Davalı vekili, davayı kabul etmediğini bildirmiştir.Mahkemece, ada ve parsel numaraları belli olmayan taşınmazlar bakımından açıklamada bulunması nedeniyle davacı vekiline kesin süre verildiğini, ancak kesin süre içerisinde istenilen yeterli açıklamada bulunulmadığını gerekçe göstermek suretiyle kesin süre nedeniyle davanın reddine karar verilmesi üzerine hüküm, davacı vekili tarafından temyiz edilmiştir.Dava, mal rejiminin tasfiyesinden kaynaklanan alacak isteğine ilişkindir.Mahkemece, yazılı gerekçeyle davanın reddine karar verilmiş ise de, mahkemenin bu görüşüne katılma olanağı bulunmamaktadır. Davacı vekili dava dilekçesinde dava konusu yaptığı 761 ada 3 ve 4 sayılı parsellerde bulunan bağımsız bölümler ile birlikte ada ve parsel numaralarını tespit edemediği ancak, davalı adına kayıtlı bulunan taşınmazların mahkemece belirlenmesini istemiştir. Mahkemece, 17.11.2011 tarihli yargılama oturumu ara kararı ile; davacı vekilinin dava dilekçesinde isteklerini açık olarak belirtmediğinden HMK. nun 107 ve 119. maddeleri gereğince, isteklerini açık bir şekilde açıklaması için kendisine bir haftalık kesin süre verildiği, bunun üzerine, davacı vekilinin 24.11.2011 tarihli dilekçesiyle 761 ada 3 ve 4 sayılı parselleri tekrarlamakla birlikte .... İlçesi TapuSicil Müdürlüğü'nden davalı adına kayıtlı taşınmazlara ait tapu kayıtlarının dökümünün istendiği, davalının evlilik tarihinden sonra adına tescil edilen tüm gayrimenkullerin tasfiyesi ile taşınmazların yarı payları oranında katılma alacağının istek tarihinden itibaren yasal faiziyle birlikte davalıdan alınarak davacıya verilmesi, alacak miktarının belirsiz olması nedeniyle ve hesaplama gerektirdiğinden bu nedenle katılma alacağı olarak 10.000 TL'nin şimdilik istenildiği açıklamasında bulunmuştur. Mahkemece, bu açıklamanın ve dilekçenin yeterli görülmemesi nedeniyle 7.12.2012 tarihli yargılama oturumu ara kararı ile; davacı vekiline iki haftalık kesin süre verildiği ve davacı vekili tarafından 19.12.2011 havale tarihli dilekçesiyle,....Tapu Sicil Müdürlüğü'nde davalı adına kayıtlı iken evlilik birliğinin devamı içerisinde satılarak paraya çevrilen taşınmazların bedelinden vekil edenine düşen kısım olan 200.000 TL'nin edinilmiş mallara katılma rejimi kapsamında vekil edeni adına talep ettiğini ve fazlaya ilişkin haklarını saklı tuttuğunu belirtmiştir. Mahkemece bu açıklamanın da yeterli görülmemesi nedeniyle az öncede belirtildiği üzere kesin süreden davanın reddine karar verildiği saptanmıştır. Yapılan bu açıklamalar karşısında, kesin süreden davanın reddine karar verilmesi yerinde görülmemektedir. Öncelikle dava dilekçesinde 761 ada 3 ve 4 sayılı parselleri bildirdiği ve boşanma davası sırasında üçüncü kişilere devrettiği, bu parsellerin edinildiği tarihi gösterir tapu kayıtlarının getirtilmediği, söz konusu parsellerin satışa ilişkin tapu kayıtları dosyada mevcut olup, davalı ya da davacı tarafından hangi tarihte edinildiği konusunun saptanabilmesi için 761 ada 3 ve 4 sayılı parsellere ait tapu kayıtlarının ilk oluşturulduğu günden itibaren tüm geldi ve gittileriyle birlikte kayıt maliklerini gösterir biçimde Tapu Sicil Müdürlüğü'nden getirtilerek dosya arasına konulması davanın yürütülmesi bakımından zorunludur. Taşınmazlar 4721 sayılı TMK.nun yürürlüğe girdiği 01.01.2002 tarihinden önce edinilmiş ise katkı payı alacağına konu olabilmektedirler. Bu tarihten sonra edinilmiş iseler, bu durumda, edinilmiş mallara katılma rejimi söz konusu olabilmektedir. Mal rejimi konusunda açıklandığı biçimde şu aşamada nitelendirme yapma olanağı bulunmamaktadır. En azından bu iki taşınmaz bakımından davanın yürütülmesi gerekmektedir. Kaldı ki, davacı vekili açık bir biçimde davalı adına kayıtlı olup, satılan taşınmazların olduğunu ancak bunları tespit edemediklerini belirttiklerinden, iddianın ciddiyeti ve hak aramanın zorlaştırılmaması bakımından bir müzakereyle bu hususun Tapu Sicil Müdürlüğü'nden sorulması ve sonucuna göre hareket edilmesi gerekir idi. Mahkemece, bu hususun göz ardı edilmesi doğru değildir. Tapu Sicil Müdürlüğü'nde mal sahipleri defteri bulunmaktadır. Bu defterler üzerinde yapılacak değerlendirme sonucu adı geçen kişinin adına taşınmaz bulunup bulunmadığının saptanması mümkün bulunmaktadır. Mahkemenin bu yöne ilişkin gerekçesi de açıklanan nedenlerle yerinde görülmemiştir. Belirtilen hususlar gözetilerek, iddia ve savunma doğrultusunda taraf delillerinin toplanması ve sonucuna göre bir karar verilmesi gerekirken, yazılı biçimde karar verilmesi doğru değildir. Davacı vekilinin temyiz itirazları bu nedenlerle yerinde olduğundan kabulüyle hükmün 6100 sayılı HMK. nun Geçici 3. maddesi yollamasıyla 1086 sayılı HUMK. nun 428. maddesi uyarınca BOZULMASINA, taraflarca HUMK'nun 388/4. (HMK m.297/ç) ve HUMK'nun 440/I maddeleri gereğince Yargıtay Daire ilamının tebliğinden itibaren ilama karşı 15 gün içinde karar düzeltme isteğinde bulunulabileceğine ve istek halinde 21,15 TL peşin harcın temyiz eden davacıya iadesine 22.01.2013 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.